Ne denir ki!

Haberin Devamı ›
Çaykur Rizespor maçı oynuyorsunuz... Uzakta değil iki adım mesafede Rize’de. Ezildikçe eziliyorsunuz. İkinci yarı bitse de gitsek diye dakika sayıyorsunuz. Hatta ve hatta uzatma anlarında kazandığınız korneri vakit geçirmek için değerlendiriyorsunuz.
Ve sonra çok değil bir kaç hafta sonra Torina’ya geliyorsunuz. Rakip evinde berabere bile kalmayan, finale ev sahipliği yapacağı kupayı kaldırmak isteyen Juventus’a konuk oluyorsunuz. İtalyanlar’ın sahasında Rize’nin aksine (!) özellikle ikinci yarıda elimenin tam anlamıyla şov yapıyorsunuz. Gol fırsatları, kornerler, verilmeyen goller... Korneri vakit geçirmek için kullanan Trabzonspor gidiyor, taç anında topu erken alamadı diye kızan Bordo-Mavili futbolcular geliyor. Özet bu aslında.
Sonrasını özetlemek için söylenecek tek kelime var: Yazık!
Juventus 1-0 öndeyken 1-1’i bulabilecek, hatta tarih yazabilecek şanslar yakaladı Trabzonspor. Olmadı. Eksikliğin ne olduğu tespit etmek kolay. Ancak Trabzonspor dün gece Juventus önünde ne oynayabileceğini gösterdi aslında. Bunu oynayabilen Fırtına’nın her alanda yeri başka.
Hami Mandıralı’ya gelince. Cesurdu. Özer’e çok tahammül etse de çıkarıp sistem değiştirmekle önemli bir adım attı. En azından denedi, bir şeyler yaptı. Memur değil, yönetici olabileceğini gösterdi. Kayıp büyük ama Trabzonspor’un neler yapabileceğini göstermesi ve görmesi en az o kayıp kadar değerli.