Nereden baksan tutarsızlık!

Haberin Devamı ›
Cuma günü annesini toprağa veren Kaleci Tolga Zengin için biz de dahil tüm Türkiye gözyaşlarına boğuldu. Anne, insanın hayatındaki en önemli kadındır. Hayatının kadınını kaybettikten 48 saat sonra maça çıkabilmek için kocaman bir yürek gerek. İşte o yürek sende var Tolga. Acın acımızdır, annen için dualarımız hiç eksik olmayacak. Her yaptığınla örnek bir adamdın ama artık Türk futbol tarihinin en müstesna sayfalarında adın geçecek. Tıpkı Cristiano Ronaldo gibi.
2005 yılında Portekiz Milli Takımı Moskova’da Rusya ile grubun en kritik maçına çıkacaktı ve haliyle takımın en önemli silahı Ronaldo’ydu. Bu maçı kazanan 2006 Dünya Kupası’na gidecekti. Maçtan bir gece evvel Ronaldo babasını kaybetti ama Moskova’dan dönmek yerine ‘Babam bu maçı oynamamı isterdi’ diyerek sahaya çıktı. Maç 0-0 bitti ama sahanın en iyisi Ronaldo’ydu.
Hakem skandalı
Gelelim maça. Beşiktaş bir tempo takımı tıpkı Fenerbahçe gibi. Kasımpaşa ise tam tersi topu rakibine verip, düzensizliğe zorlayarak yetenekli ayaklarıyla gol arıyor. Gökhan Töre’nin yokluğunda Holosko yerine Oguzhan ile sağ açıkta başlamak biraz risk içerse de ilk yarının kazananı Biliç oldu.
Maçın 29. Dakikasında inanılmaz bir olay gerçekleşti. Beşiktaş hücumunda sahada bulunan 2. topu eline alan Donk, ceza sahasında Almeida’nın ayağındaki topa elindekini fırlatarak pozisyonu önledi. Hakem büyük bir yanlışa imza attı. Donk’a centilmenliğe aykırı hareketten sarı kart gösterdi. Sayet boyleyse Beşiktaş lehine ceza sahası içinde çift vuruş vermesi gerekirken, maçı hakem atışıyla başlattı. Hem de Donk’un ayağına topu vererek. Hakem el kitabinin 119. Sayfasinda der ki; oyunu bir cisimle (ayakkabı, tozluk vs.) durdurmanin cezasi serbest vurustur. Almeida Kasımpaşa ceza sahasında olduğuna göre pozisyon penaltı. Yani bu durumda bir kural hatası söz konusu. Neresinden tutsak elimizde kalıyor.
Maalesef hakemlerimiz bu sezon vasatın altında kalıyor.
Oyunun geneline baktığımızda Beşiktaş’ın beklenenin aksine uzun toplarla oynadığını ve alışılmış düzeninin dışına çıktığını gördük. Almeida’nın henüz 3. Dakikadaki golü geçen hafta Sivas’a atılan golle aynı organizasyonun ürünü. Bu kez ilk pası veren Töre değil Oğuzhan-Olcay ve bitiren Almeida.
Motta’ya kırmızıysa Almeida’ya neden sarı?
İkinci yarıda Kasımpaşa da tıpkı Beşiktaş gibi alışılagelmiş düzeninin dışına çıktı. Topa daha çok sahip olarak önde oynadı. Oscar Scarione bu ligin en yetenekli 10 numaralarından biri. Alex sonrası Batalla ile teselli bulan futbolseverler artık Oscar’ın oyunuyla gözlerinin pasını siliyor. Kasımpaşa’nın bu kadar çabuk geri dönüşünde Biliç’in de payının olduğunu unutmamak gerek. Oğuzhan bir çizgi oyuncusu değil. Geçen sezon Samet Aybaba onu Elazığ deplasmanında bir kez sağ açıkta oynatmış ve maçı 1-0’dan 3-1’e çevirmişti. Ama Oğuzhan bir çizgi oyuncusunun temposuna sahip değil. Haliyle sürekli içe kat ederek kendini Fernandes’in yanına attı.
Bu maç teknik taktik bir yana futbol dünyasının ilgisini çekecek gelişmelerin yaşandığı bir 90 dakikaydı. Donk skandalının ardından maçın sonlarına doğru bir taraftar sahaya girip Fernandes’e saldırdı. Almeida ve Motta taraftara vurdu. Kural açık sahaya giren taraftara karşılık vermek, vurmak oyundan ihracı gerektirir. Ancak anlamadığım şu; Motta’ya doğrudan kırmızı gösterip, taraftara daha sert vuran Almeida’yı ikinci sarıdan atmak ne demek? Neresinden bakarsanız bakın tutarsızlık.
İnanın ben dün geceki kadar ilginç bir maça uzun zamandır tanıklık etmemiştim.