Arama

Popüler aramalar

Selçuk ile Burak'ı De Rossi toparlar!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bizde Bülent Korkmaz, Rıza Çalımbay dışarıda Ryan Giggs, Francesco Totti, Daniele De Rossi... Liste uzayıp gider. Futbolu başladığın yerde bırakmanın büyük bir tutku gerektirdiği aşikar. 20 yılı aşkın sürede kulübün hücrelerine kadar nüfus etmek, herkesin derin saygısını kazanmak ve efsane mesabesine erişmek. İşte bunlar da tutkunun en keyifli yanları.
Roma yıllar yılı özel bir kulüptü. Öyle olmaya da devam ediyor. Roma’yı tutmak büyük keyiftir bir çok başkentli için, ama De Rossi sevgisi, Totti saygısı denen ayrı bir realite vardır oralarda.

Futbola santrfor başlasa da Fabio Capello’nun De Rossi’de gördüğü orta saha ışığının günün birinde İtalyan futbolunun kaderini belirleyeceğini kim bilebilirdi ki?

De Rossi’nin kabusu; Zeman


De Rossi çift yönlü orta saha oyuncusunun sahadaki tarifi aslında. Prandelli’nin gelişiyle 3’lü savunmaya dönen İtalyan Milli Takımı’nda Chiellini-Bonucci-Barzagli üçlüsünün önünde Gök Mavililerin sigortası olmak da De Rossi’nin görevi, Bonucci sonrası defansın göbeğine oturup 40 metrelik uzun toplar atmak da. Euro 2012’nin çeyrek finalinde İngiltere’yi elerken de, yarı finalde favori Almanlar’ı sahaya gömerken de bu rollerin adamıydı De Rossi.

Fakat De Rossi için 2012-13 sezonu tam bir kabusa döndü. Zdenek Zeman göreve geldiği andan itibaren De Rossi’nin yüzüne bakmadı. Roma’nın temel taşını yerinden oynattı. pozisyonunu değiştirdi. Hoş, kendisi de bu yüzden çok uzun ömürlü olmadı ama De Rossi’nin kendini toparlaması da hayli zaman aldı.

Şimdi De Rossi ve arkadaşları Roma’da Rudi Garcia ile tarihi yeniden yazmanın keyfini sürüyorlar. Eski Galatasaraylı De Sanctis’in kalesini koruduğu Roma’nın Maicon, Benatio, Leandro ve Dado’lu defans hattının önündeki patron koltuğunda oturuyor De Rossi. ‘Zeman kabusu’ sonrası eski günlerine dönmeyi başardı. Yine oyunu iki yönlü oynuyor ve 40 metrelik adrese teslim ters toplarıyla Rudi Garcia’nın sahadaki beyni. Tabii yanına eski Lyon’lu Pjaniç ile Hollandalı Strootman’ı alarak. İşte bu sezon 10 maç üst üste kazanarak rekor kıran Roma’nın sırrı buydu son iki haftaya kadar.

Selçuk’la Burak hemen Roma’ya uçsun


İşte tam da burada kesişiyor Burak Yılmaz ve Selçuk İnan’ın yolu De Rossi ile. Selçuk, Galatasaray’a geldiği ilk yılda 13 gol 15 asist ile şampiyonluğun en büyük mimarlarındandı, sonra Milli Takım’da Abdullah Avcı’dan ‘Zeman tavrı’ gördü. Peşinden Galatasaray’da da önüne Sneijder transferi yapıldı. İyice itilmiş hissetti, oyuna küstü, pes etti.

Burak Yılmaz’ın küskünlüğü de aynı sebeptendi. Drogba’nın gelişi alışık olduğu santrfor pozisyonundan sol açığa kadar itti son iki yılın gol kralını. De Rossi’nin de duygusal eşiği düşüktü ama bizimkilerin eşiği çok daha aşağıda. Haliyle kendilerini bir türlü toparlayamıyorlar. De Rossi için Brezilya’daki Konfederasyon Kupası can simidi olmuştu, bizimkileri Milli Takım da toparlayamıyor. Şimdi bu ikilinin yapmaları gereken ilk şey; bir an evvel De Rossi’yle Roma’da buluşmak, güzel bir restoranda yemek yemek ve Zeman sonrası Rudi Garcia ile futbola nasıl döndüğünü dinlemek.

Selçuk da Burak da Avcı sonrası Terim’le Milli Takım’da toparlandı ama şimdi Galatasaray’da Mancini’yle barış çubuğu yakmalılar. De Rossi gibi hayata tutunmalılar ve kariyerlerini yeniden inşa etmek için ter dökmeliler.

Simge olmak ayrıcalıktır

Konu Totti ve De Rossi’den açılmışken aklıma geldi. Ben oldum olası bir kulüple simgeleşmiş futbolcuların rakip takımlara transferlerine sıcak bakamadım. Belki bu benim futbola biraz fazla romantik bakış açımdan kaynaklanıyor olabilir ama tarih de hep beni doğrulayacak örneklerle dolu. Çünkü hangi camiaya ait olduğunun belli olmaması büyük bir kaostur insanın hayatında. Şimdi Tanju Çolak’a, Feyyaz Uçar’a, Hasan Vezir’e sorsanız hala içlerindeki pişmanlık kırıntılarından dem vururlar. Ama Bülent Korkmaz, Rıza Çalımbay gururla anlatırlar takımlarına olan aşklarını. Gitmedik, gidemedik derler. İyi ki de gitmemişiz derler.

Roma her yıl şampiyonluğa oynamaz, zaten müzesi de Serie A kupalarıyla dolu değildir. 1941-42, 1982-83 ve 2000-2001’de sadece üç şampiyonluğu vardır ligde. Ama Totti’yi De Rossi’yi de kendine aşık etmeyi başarması bile başlı başına bir hikayeyi barındırır Roma’nın. Totti 1992 yılında sırtına geçirdiği Sarı-Kırmızılı formayı tam 21 yıldır çıkarmadı. Totti sayesinde Roma’yı tutan binlerce çocuktan biriydi Daniele De Rossi, tabii babasının da eski bir futbolcu ve antrenör olduğunu da unutmamak gerek. O da iki idolünün peşinden gitmeyi seçti. 2000/2001 sezonunda Fabio Capello’nun dikkatini çekmeyi başardığında sadece 17 yaşındaydı. Yani Totti’nin Roma formasını ilk giydiği yaşlardaydı. O gün bugündür çıkarmadı formasını. Zeman’la kavga etmesine, Premier Lig’den devasa bir kontrat teklifi almasına rağmen bırakmadı Roma’yı. Otu çek köküne bak demiş atalarımız, futbolcunun başladığı yerde bırakmasına hayranım.