Sorun başlangıçta değil bitirişte

Haberin Devamı ›
Bir maçı kazanmak için doğru kadroyu seçmek şart ama şampiyon olmak için sistemini kemikleştirmek esastır. Simeone’nin Atletico Madrid’de yaptığı şey tam da bu aslında. Vitor Pereira, 10 numarasızlığın da etkisiyle 4-3-3’te ısrarcı olacağa benziyor. Doğrudur yanlıştır bunu zaman gösterir ama bu kadar zengin kadronun bir arada oynama pratiğini kazanması adına sistem ısrarını doğru buluyorum. Portekizli hocanın taktiğinde defolar yok değil. Başlangıç kadrosu ve ilk 45 oynama becerisi tatmin edici ama sorunlar hep 2. yarıda hortluyor.
Lazar Bolt!
Nani’nin 20’de attığı golü Lazar’a yazmak gerek. Sağ çizgiden göğsüyle önüne düşürdüğü topa 3 vites birden yükselterek hükmetmesi golün kanalını açtı. Markovic, hız limitlerini sıklıkla aşan bir kanat oyuncusu. En iyi yaptığı şeylere müsaade etmek gerek, hata yapsa bile. Çünkü hızlı ve dripling yeteneği yüksek bir forvetin ön alandaki varlığı rakibin çıkışlarına büyük tehdit. Ki bunlardan üç tanesi Pereira’nın elinde var.
Dakikada 1 pas
Fenerbahçe, Bursa’ya hiç alan vermedi, hatta ön adamlarının baskısıyla hiç top yaptırmadı. Fernandao’nun Serdar’a her pozisyonda teması pas trafiğinin sorunlu başlamasına sebep oldu. Meireles ile Ozan’ın yüksek prese dayalı orta alan oyunları, öne oynama becerileri sınırlı olan Fathy ve Hosagai’nin topu Josue’ye geçirmelerinin önündeki en büyük engeldi. 30. dakika dolduğunda Bursaspor sadece 30 pas yapabilmişti. Düşünebiliyor musunuz dakika başına bir pas. Bu iki takım açısından da inanılır bir rakam değil.
Ertuğrul hoca, Hosagai-Sercan değişikliğiyle çift santrfora dönüp oyunu da skoru da dengeye getirmişken Vitor Pereira 77’ye kadar bekledi. Portekizli’nin eleştirileceği nokta bununla sınırlı olmayacak sanırım. Asıl tartışılması gereken Van Persie’nin oyuna girişi sonrası yine 4-3-3’ün sağ kanadını oynaması. Beklenti 4-4-2’yi hamle sistemi olarak kullanması. Zira herkes Persie’nin santrfor becerilerine bakıyor ama o santrfor oynamıyorken takımını kurtarıyor. İlginç bir ironi.