Arama

Popüler aramalar

Terim'in kazanç modeli!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Süper Kupa finalinin başlangıç düdüğünden önce tüm kriterler masaya konduğunda ibreler Galatasaray'ı gösteriyordu. Hazırlık maçlarındaki pozitif futbolunu Emirates Kupası'yla taçlandıran Galatasaray dün gece vasat bir oyun karakteriyle Kayseri'deydi.

Geçen yıl ligde şampiyon olan kadroya yapılan tek büyük transfer Chedjou'nun 18'e bile alınmaması ve Kamerunlu stoperin yerine Gökhan Zan'ın oynaması başlı başına bir sürprizdi. Ama asıl şaşırtıcı gelişme yedek kulübesinde hiç defans oyuncusunun yer almayışıydı. Gökhan Zan'ın sakatlığı düşünüldüğünde o pozisyondaki tek hamle oyuncusu Ceyhun olabilirdi. Ya da Hakan Balta'nın sol stopere geçip Erman Kılıç'ın sol beke evrilmesi bir seçenek olarak düşünülebilirdi. Bu kadro tercihi, Fatih hocanın defans oyuncularına özellikle de kendini hep itilmiş hisseden Zan'a büyük bir güven göstergesiydi.

Fatih hocanın en büyük artısı insan yönetimi olsa gerek. Bir maçı kaybederken bile oyuncusunu kazanmayı başarabiliyor. Tıpkı Porto maçında Dany'yi, Arsenal karşısında Semih'i yedirmediği gibi. Dün gece de Zan'ı kazandı. Bu kazanımlar iki sezondur hocaya misliyle dönüyor zaten. Yani kazan-kazan sistemi.
Galatasaray dün gece vasatın üzerine çok fazla çıkamazken, solda Amrabat etkinliğiyle sistemin dinamosu oldu. Amrabat'a inat sağdaki Hamit'in sessizliği total futbol kalitesini aşağıya çeken en önemli unsurdu. Galatasaray'ın özellikle ilk yarıda Fenerbahçe'ye üstünlük kuramamasının sebeplerinden biri Drogba'nın tek santrfor olarak Bruno Alves'in kucağında kaybolmasıydı. Umut oyuna girene kadar Galatasaray'ın rakip sahada topa sahip olma yüzdesi de o yüzden hayli düşüktü.

Alves'in saçları beyazlar
Fenerbahçe'nin dün gece en iyi oyuncusu atılana kadar Bruno Alves'ti. Top hakimiyeti ve pozisyon bilgisiyle Drogba'ya adım attırmayan Alves peş peşe iki sarı kart görüp atılana kadar Fenerbahçe'yi ayakta tutan isimdi. Hemen sağındaki Bekir ile sağ bek Mehmet Topuz'un yaptığı hataları bertaraf etmesi bir yana solundaki Hasan Ali'yi de her pozisyonda destekledi. Gökhan Gönül gelene kadar Alves'in saçları sıkıntıdan beyazlamazsa haline şükretsin.

Ersun hoca maça 5 yabancıyla başlayana kadar Kadlec'i sol stopere koyup, Alves'i rahatlatabilirdi. Ersun hocanın takım 10 kişi kaldıktan sonra Kadlec'i oyuna sürüp sol stoperde kullanmasının etkileri de son derece pozitifti. En azından bunu test etmiş oldu. Bundan sonra özellikle de Avrupa'da stoper ikilisini Alves-Kadlec'ten oluşturmak daha kazançlı olacaktır.

Adı büyük, kalitesi düşük
Türkiye'nin açık ara en iyi kadrolarına sahip takımlarını izledik dün gece Kayseri'de. Oyun genelinde iki hoca da mecburen dengeli futboldan yana kullandı tercihini. Süper Kupa finalinde gördük ki, 6+0+4'lük yabancı kuralı takımların futbol karakteri oluşturmalarının önündeki en büyük engel.
Fatih Terim son Emirates Cup'ta her sistemi oynadı ama dün gece Fenerbahçe karşısında en önde Drogba arkasında Sneijder'li 4-2-3-1 kadar verimsizini görmedi muhtemelen.

Porto'yu devirirken oyun içinde evrilen ve takımı yüreklendiren 4-2-3-1, Arsenal önündeki başlangıç 4-4-2'si, ikinci yarıda zaferi getiren Drogba-Sneijderli 4-2-3-1. Geçen sezon Süper Kupa'yı kazandıran ve ligde şampiyonluğu getiren 4-4-2. Tüm bunların ışığında şimdi Galatasaray'ın oyun karakterini nasıl tanımlarsınız peki?

Yabancı sınırlaması belli ki sadece Galatasaray'ın değil Fenerbahçe'nin de bir ekol oluşturmasının önündeki en büyük engel. Bruno Alves liderliğinde defans hattındaki gedikler, orta sahada en ihtiyaç duyulan isimken lisansı bile çıkartılamayan Holmen ve tabii ki Emenike. PSV (hazırlık) ve ilk Salzburg maçında işe yaramayan 4-1-4-1, dün geceki Sow-Kuyt-Webo'lu 3'lü forvet dizilimi. Hangisi Fenerbahçe'nin oyun karakterini yansıtıyor?

Dün gece ayan beyan ortaya çıktı ki, bu iki dev takımın oturmuş bir futbol karakterine erişmesi hayli zaman alacak. Kadro derinliği, marka değeri, oyuncu fiyatlandırmaları baz alındığında Fenerbahçe ile Galatasaray 350 milyon Euroyu aşan bir hacime ulaşıyor.

Ligimizin genel değeri ise Avrupa'nın 6. futbol ekonomisine sahip olduğumuzu işaret ediyor. Mali göstergeler bu kadar yukarı yönlüyken futbol kalitesinin aşağıda olması ciddi anlamda tezat oluşturuyor. Oysa ki son iki hafta içinde oynanan Almanya (Bayern-Dortmund), İngiltere (Manchester United-Wigan), Fransa (PSG-Bordoeux) Süper Kupa finallerini canlı izledim. Ve fakat bizim futbol kalitemizin onlarla mukayesesi şimdilik mümkün görünmüyor.