Arama

Popüler aramalar

‘’Vurun Fenerbahçe'ye!‘’

Yıllar öncesinde olduğu gibi gece rakip futbolcuları uyutmamak için yapılan organizasyonlar. Şehirde alınan olağanüstü güvenlik tedbirleri ve buna rağmen misafir takımın otobüsüne yapılan saldırılar. Sadri’ye göre “dünyanın sonu olarak görülen bir maç”. Şenol Güneş’e göre “Güneydoğu olaylarından bile tehlikeli”. Ev sahibi Trabzon, misafir; Başkanı 309 gündür özgürlüğünden yoksun olan, bu sürede uğramadığı hakaret ve saldırı kalmayan Fenerbahçe.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, futbol için hâlâ sahada Sarı-Lacivert Çubuklular. Üstelik sezonun bitimine üç maç kala, hâlâ iki kupaya da aday olan tek takım olarak! Tarihe yazılacak ve asla unutulmayacak bir dönemin, asla unutulmayacak onurlu sporcuları...

Maç öncesi Zokora, Emre’nin elini sıkmadı! 6. dakikada Colman önce ayakta, sonra da yerde yatarken Emre’ye tekme attı! 16. dakikada Stoch çakmakla vuruldu başından! 18. dakikada Şenol Güneş sahadaydı! 27. dakikada bu kez Emre’nin başına tanımlanamayan bir cisim geldi! 28. dakikada Şenol Güneş yine sahadaydı! 34. dakikada iç çamaşırları girdi bu kez sahaya! 45+5’te Zokora hakemin üç metre önünde Emre’ye utanılacak bir tekme attı ve sadece sarı kart gördü ve benim için maç bitti!

Bu rezilliklere rağmen takımı ikinci yarıda sahaya çıkaran yöneticiler, kalan iki maça da çıkaracak anlaşılan!
Evet, iki maç kaldı. Kazansa ne olur kazanmasa! Tarih nasılsa yazacak Çubuklular’ı ve onlara yapılan rezillikleri!

Ve artık 310. gün. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünün lideri, özgürlüğünden yoksun 310 gündür.

07 Mayıs 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’307. gün!‘’

Önceki gün puan kaybeden ‘ebedi dost’un ikinci başkanı, “Maç gündemden düştü. Bu disiplin olayı maçı ikinci planda bıraktı” dedi. O zaman, aylardır çekmediği çile kalmayan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tüm branşlardaki sporcuları verdikleri mücadeleden dolayı ayakta alkışlanmalı; saygı ve hayranlık ile...

Yine dün, ‘ebedi dost’un başkanı, “Hiçbir şey zaman içinde kaybolmayacak. Hiçbir şey unutulmayacak, unutturulmayacak” dedi. Katılmamak mümkün değil bu sözlere: Asla ve asla unutulmayacak, unutturulmayacak, bilginize!

Sahaya gelince; her iki takım için de, çok kontrollü geçti ilk yarıda mücadele. Sakin, ayağa oynayarak, önce rakibe fırsat vermeden, fırsat bulunca gol arayarak geçti ilk 45 ve fırsatı iyi değerlendiren Beşiktaş’ın golüyle de kapandı.

İkinci yarıda da aynı anlayışı devam etti ezeli rakiplerin. Siyah-Beyazlılar doğal olarak daha
fazla pozisyon ürettiler ve sonunda Süper Final’de ilk kez kazanıp soyunma odasına mutlu gittiler. Tebrikler.

Tabii ki, alın terleri 10 aydır yok sayılan, saldırı ve iftiralara karşı direnmeye devam eden Çubuklular da övgülerin büyüğünü şimdiden hak ettiler. Sezon sonuna kadar kalan üç maçlarında da hangi sonucu alırlarsa alsınlar, aynı övgüye değer görülecekler. Kupalı ya da kupasız; tarih yazacak onların onur mücadelesini...

Bugün 4 Mayıs 2012. 106. yaşının ilk gününde, özgürlükler için Çağlayan’a akın edecek Fenerbahçe...

04 Mayıs 2012, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Helal olsun‘’

Sahada gerektiği gibi, bazen gereğinden fazla mücadele eden sporcular, sanki gönderme yapıyorlardı bir önceki akşama! En büyük talihsizlikleri ise, soyadına gönderme yaparcasına, ota, çoka düdük çalan Özkahya’ydı. Temponun düşük kalmasının bir numaralı nedeni, kendini futbol oynatmakla değil, araba park etmekle görevli sanan Halis’di. O kadar düdük üreten Özkahya, nedense Ernst’in Semih’e 25. dakikada ceza sahası içinde yaptığı açık faule ‘penaltı’ düdüğü çal(a)madı!

Emre ve Alex gibi çok önemli ve değerli iki oyuncusundan yoksun mücadele eden Çubuklular çok fazla fırsat üretemeseler de, ilk yarıda oyunun hakimiyeti onlardaydı.

İkinci yarıda da sürdü Sarı-Lacivertliler’in hakimiyeti. Ne var ki, ilk kaleyi tutan şutta top ağlarına gitti. Rüştü’den Toraman’a, Egemen’den Ernst’e sezonun onur mücadelesini veren Siyah-Beyazlılar öne geçmişti!
Volkan, Gökhan, Bekir, Ziegler, Selçuk, Baroni ve Stoch başta olmak üzere direnen Sarı-Kanaryalar, geri düşmelerine rağmen umudunu ve maçı kaybetmedi.

10 aydır çekmedikleri eziyet, uğramadıkları hakaret kalmayan Çubuklular, sezonun kalan dört maçına iki kupa umudu ile girerek bir kez daha büyüklük dersi verdi.

Helal olsun onlara ve helal olsun onların bu muhteşem direnişine her türlü soytarılık ve zavallılık ile direnenlere.

Tarih sizleri yazacak!

Tarih sizleri asla ve asla unutmayacak!

30 Nisan 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’296. gün!‘’

Siz, muhtemelen sadece futbol oyununa olan ilginiz için bunları okurken, 296. gün. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü liderinin, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’nın tesislere gidemediği, ailesinden, çocuklarından, hayatından, örgüt elemanlarından ve en önemlisi özgürlüğünden yoksun geçirdiği, 296. gün...

TOKİ TT Arena’da büyük stres vardı dün. Çubuklular’da sportmen olmayan savaşçı Emre yoktu, ev sahibinde sportmen savaşçı, gol sevinci sempatiği Melo vardı orta alanda! ‘Ebedi dost’un ahlak abidesi, futbol takımının Taurasi’si bu kez Alex’in üzerine vurmak istedi kilidi! Her kilit bir olmaz tabii, nasıl ki her yiğit bir olmazsa!

İlk 15 dakika ev sahibinin her alanda baskısı ve misafirin bu baskı karşısında zorlanışı ile geçti. Selçuk’un hatası ile Necati’nin yarattığı en önemli tehlikeydi. İkinci 15’te Ziegler’i Fenerbahçeli yapan gol geldi. İlk yarının son 15’i ise, parçalıların ileri uç oyuncuları ile Türkiye’nin en iyi kalecisi Volkan arasında geçti.

İkinci yarının ilk 15’inde Volkan vardı yine. İkinci 15’inde Volkan’a rağmen Selçuk’un mükemmel golü geldi ve Özer oyuna girdi!!! Maçın son 15’inde ise, Stoch Fenerbahçeli oldu.

Sahanın en iyisi kesinlikle Volkan’dı ve sonuçta Fenerbahçe geride kalan haftayı basketbol, voleybol ve futbolda ‘ebedi dost’ ile oynayarak tamamladı!

Bu arada, dün öğlen saatlerindeki ntvspor canlı yayınını Ferit Şahenk izlemiştir herhalde! Küfür, hakaret, rezalet; ne dersin Haluk Yürekli!

23 Nisan 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ana mı, ırk mı!‘’

3 Temmuz’dan bu yana 292 gün geçti. 292 gündür özgürlüğünden yoksun Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünün lideri. Geçenlerde Fenerbahçe ve ‘Üç büyükler’in teknik adamlarının bir araya geldiği televizyon programında vurgulandığı gibi, bu dönemden en çok etkilenen, zarar gören Fenerbahçe değil, ‘Üç büyükler’di! Bunu laf ya da komiklik olsun diye yazmıyoruz. İroni de yapmıyoruz; ‘Üç büyükler’in teknik direktörleri, Aykut Kocaman’ın yanında bunu söyledi!

Futbol oynamak için gittikleri bir deplasmanda, futbol oynamak için çıktıkları alana, kayıtlara göre 2032 adet yabancı madde atılmıştı Çubuklular’ın 1 Nisan’da. Bundan iki hafta sonra, bu kez Fenerbahçeliler ev sahipliği yaptı 15 Nisan’da. Örnek alınması gereken muhteşem bir gövde gösterisi ve destek vardı Saracoğlu’nda. Her şey çok güzel ve anlamlı olduğu, olay çıkmadığı için pek üzerinde durulmadı tabii. Olay, kavga, gürültü birilerinin ekmeği!
Türk futbolunun en büyük yeteneklerinden ve yeteneğinin yanına eklediği yüreği ve ciğeri ile daha da büyüyen Emre Belözoğlu, yine bir çuval inciri berbat etti! Öfke kontrolünün olmaması, ırkçı olmadığından adımız kadar emin olduğumuz bu büyük futbolcunun en önemli eksiği. Zamanında basın tribününe kol gösteren Emre’yi linç etmek için, şimdi de doğal olarak ‘ırkçılık’ suçlaması gündeme geldi. Bu arada, bilerek ya da bilmeyerek gözden kaçan ya da kaçırılan; Zokora’nın ettiği küfürler ve sarılıp helalleştikten sonra bu olayı milyonlara taşıması idi. Bu etik dışı tavır da, aynı şekilde gündeme gelmeliydi! Ancak, ülkece o kadar ilerledik ve aştık ki; ırk analardan daha önemli!

Türkiye’deki asıl ırkçıların ‘etnik kökene dayalı totaliter bir rejim’ kurmak isteyenler olduğunu bilir oysa, ülkenin % 95’i. Onların ‘önderlik’i ile sofraya oturanları da bilir ve unutmaz tabii!
Irkçılık konusunda beklenen normal gelişme ise, bu çamuru Fenerbahçe Spor Kulübü’ne de bulaştırmak için birilerinin harekete geçmesi. Dün yazılan, “..ırkçılık utancı Fenerbahçe’ye kâr kalacak” cümlesi, acaba bunun ilk adımı olarak algılanabilir mi!

Son olarak, Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Şubesi ile ilgili bir bilgi: Horace Armitage (İngiliz), 1908 yılında Çubuklu’yu giyen ilk yabancı uyruklu futbolcudur. Moussa Sow (Senegalli), 2012 yılında Çubuklu’yu giyen 106. yabancı uyruklu futbolcudur.

19 Nisan 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük Usta‘’

Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünün üyeleri, liderlerinin özgürlüğünden yoksun geçirdiği 288. günde sokaklardaydı, bilinçle. On binlerin hak ve özgürlükler için yürüdüğü saatlerde, masumiyetinden kimsenin şüphe etmediği Korcan Çelikay ise, aylar süren zulmün ardından Sivas’ta kalesindeydi yine.
Maç saati geldiğinde örgüt üyelerinin milyonlarcası televizyon ya da radyo başına geçti, şanslı olan 50 bin kadarı da tribünlere.
Ne şapkadan tavşan çıktı ne eldivenden 10 cm’lik bıçak! Ne sahte para dağıtıldı ne de iç çamaşırı atıldı ortaya binlerce! Mükemmel zeminde futbol oynanırken, üzerinde “2010-2011 Sezonu Süper Lig Şampiyonu Fenerbahçe” yazan kupa da stattaydı, ait olduğu yerde.
Futbolun iyisinin, gösterişlisinin oynandığı karşılaşmada, Sarı-Lacivert Çubuklular sahanın hemen her yerinde adeta futbol dersi verdi. Goller ise, 36 ve 61’de; yani 36. ve 61. dakikalarda geldi.
Sarı-Lacivertli taraftarların baştan sona, Fair-Play çerçevesinde sporcularına verdiği katkı, doğrusu görülmeye ve gıpta duyulmaya değerdi.
Ev sahibinde Baroni, Emre, Gökhan, Mehmet, Yobo, Caner ve Volkan çok iyiydi. Alex mi? Topçu bile değildir kendisi!

16 Nisan 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Goller ofsayt!‘’

Geçen hafta medyada Karadeniz fırtınasına tutulup, 1-1’lik hezimete uğrayan Fenerbahçe, bu hafta da Akdeniz rüzgarına kapıldı! Karadeniz’de üç şutu direklerin içinden dönerek rezil olan Sarı-Kanaryalar, Başkan’larının özgürlüğünden yoksun olduğu 280. günde de Akdeniz temsilcisi karşısında 2-0 ile ezildi!

Temponun artmasına büyük katkı veren hakem dahil, karşılaşmada futbol adına her şey vardı, inanılmazdı! Bir ara ağlamak istedim açıkçası!

Bugün gazetelerde, televizyonlarda yorum yapacak olan Erman, Ahmet Çakar, Selçuk Dereli ve Serdar Tatlı bilmeliler ki; Kanaryalar’ın her iki golü de, locada da olsa rakip kaleye daha yakın durumda olan Alex nedeniyle ofsayttı ve iptal edilmeliydi! Tıpkı geçen hafta Baroni’nin attığı ve “ofsayt” cahilliklerinin ya da bilinçlerinin tavan yaptığı, sonrasında uefa’nın ‘derslik karar’ dediği golde olduğu gibi!

Sarı-Lacivertliler’e 3 atan Samsunspor’un, Sivasspor’a yenilerek küme düşmesi ise irdelenmeli! O maçta, “Fenerbahçe kümeye” diye bağıranların düşmesi kaderin bir cilvesi mi! Sarı-Kanaryalar’ı ezip geçebilen bir takım son maçta nasıl böyle bir sonuç alır, doğrusu garip geldi! Telefonlar okunup, mailler dinlenmeli!
Bu arada milletçe gözümüz aydın; içişleri bakanı, biber gazının insan sağlığı üzerinde kalıcı etki bırakmadığını müjdeledi!

Artık 281. gün ve takipteyiz @liselimedya, yalnız değilsin!

08 Nisan 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’275 gün oldu!‘’

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı önce “şike ve teşvik” denilerek, kendi ifadesi ile bununla ilgili ‘iddialar yığını’ boş çıkıp sulanmaya başlayınca, şimdilerde Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilişkilendirilerek, özgürlüğünden yoksun bırakılmış durumda 274 gündür. “yıkılmayan son kale” olarak nitelendirdiği Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ele geçirmeye çalışanlar ve direnenlerin mücadelesiyle geçti son 274 gün.. Ve 274. günün akşamında, ‘futbol oyunu’ nedeniyle karşı karşıya geldi bir kez daha geçen sezonun şampiyonu ile geçen sezonun lig ikincisi.
Ev sahibi, savunmada Sow’u da yanına alarak 12 kişiyle oynamasına rağmen üstünlüğü bir türlü eline geçiremedi! Hatta bazen Mehmet’le 12,5’a 9,5 bile oynandı oyun!
Alex önderliğindeki Sarı-Lacivert Çubuklular, rakiplerinin stresinden de faydalanarak, 64 dakikayı istediği gibi idare etti. 55. dakikada tribünlerden şişe yiyen ‘Büyük Usta’, sonra arkadan gelen bir darbe ile sahayı terk etti ve yerine giren ne yazık ki Özer’di! Bu dakikadan sonra Fenerbahçe acemileşti!
Aslında en büyük eksikliği Sarı-Lacivertliler’in kale direkleri ile ‘tarla’, ‘havuz’, ‘inşaat’ ilişkisine girmemesiydi! Bağlanmamış direkler nedeniyle üç golleri güme gitti!
Atletler komik, meşale alışılageldikti belki, ancak bıçak hiç de hoş değildi. Ne var ki, Fenerbahçe’ye karşı yapıldığından bunlar, ‘futbol oyunu’ oynanmaya devam etti!
Daha beterlerini de hatırlar futbolseverler, Fenerbahçe maçlarında farklı yerlerde!
Neyse, siz bunları okurken, artık 275. gün!

02 Nisan 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI