Bilica candır!

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’nın özgürlüğünden yoksun olduğu 251. günde, futbol takımı Ankara’daydı, zorunlu Bank Asya yolcusu genç sporcular önünde. Sözde sezonun en kolay maçıydı Çubuklular için. Oysa futbol (özel ruh sahipleri dışında) öyle önceden kazanılan bir oyun değil! TGC mahkemelik olmuş ve emniyeten sızdırılmış, yani bir foto muhabiri tarafından çekilmemiş fotoğrafa ödül verince şaşırdık ya hafta içinde! Futboldaki herhangi bir sonuca ise, şaşırmamak gerekir! Üç sonucun da sıradan karşılanma gereği, bu oyunu popüler yapan en önemli özelliktir.
Karşılıklı kötü futbola rağmen, Fenerbahçe’nin ilk devreyi önde kapatması, Sow’un ilk hamlede topu düzeltmeyi başarıp, kaliteli sol ayağı (sanki tek ayağı) ile topu doğru yere göndermesi nedeniyledir. Yoksa, iki takım arasındaki onca farka rağmen, ilk 45’in golsüz bitmesi gerekir. İkinci 45 de ilkinden farklı görülmemelidir...
Tabii bu arada rakip kim olursa olsun, Bilica gibi bir savunmacıyla gol yemeden oyunu bitirmek de hafife alınacak bir şey değildir! Ya da tam tersine, rakipler için şaşırılacak bir başarısızlıktır bu! Üstelik, bir de Ziegler oyundayken!
Güzel futbol, kalite ve mücadele görmek isteyenler için ise, Fenerbahçe’ye maç seçme hakkı verilmelidir! Ancak, maçlarını Kadıköy’de oynama gerekliliği göz ardı edilmeden!
Ve eğer Ankaragücü’nün bir geleceği olacaksa (ki mutlaka olacaktır 102 yıllık çınarın) Bayram, İshak, Serol, Aybars gibi isimler kesinlikle değerlendirilmelidir. Ne var ki, ben yine de Başkent ekibinde en çok Bilica’yı beğendim!