Cevapsız sorular!

Haberin Devamı ›
Ne oluyoruz arkadaşlar! Yoksa, birilerinin kolay lokma olmayacağı, dört büyüklerin puanları güle oynaya toplayamayacağı ‘süpeer’ bir lig mi bekliyor bizi?2004’ün ilk beş haftasında 47, 2005’te 45, geçen sezonun ilk beş haftasında ise toplam 43 puan toplayan dört kafadarlar, bu nedenle mi şimdilik 35 puanla yetindi?Yoksa, şu anki durum sadece bir tesadüften ibaret mi? Ya da, Galatasaray’ın ön liberosunu son anda bulması, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un neredeyse yeniden yapılanması mı, kötü başlangıçlarının tek nedeni? Vestel Manisaspor’un, büyüklerden üçüyle karşılaştığı halde, seyir zevki de vererek topladığı puanlar gelecek haftalarda da devam edebilir mi? Şu sıralar bolca övgü alan teknik direktörleri, milli takımın başındayken yerden yere vurulan, lobicilerin ve işbirlikçilerinin marifetiyle görevinden kovulan Ersun Yanal değil mi? Onun takımının şampiyonluğu kovalar hale gelmesi, “Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim” pankartı gerektirebilir mi?Önceki sezonun beşincisi Kayserispor’un, bu sezon dört kafadarlardan en az birini geride bırakabileceğini düşünmek hayalcilik mi? İki yıldır ortaya koydukları çağdaş futbolun mimarı Ertuğrul Sağlam’ın, dudaklarının arasında gezdirmediği kürdan mı tek eksiği? Aslında yanlış yerde kullandık galiba? Kürdan olayı, ‘Ziya Doğan ve Beşiktaş’ ilişkisinde daha mı iyi giderdi?..Peki, Bursaspor, Sakaryaspor, Konyaspor, Gençlerbirliği gibilerinin ‘takım gibi takım’ duruşları, sezon sonuna kadar sürer mi? Sürerse, puan cetvelinin zirvesinin son haline büyük görülmeyenlerden birkaçı birden girer mi?Yoksa, yine sezonun orta yerinde, biri Martinez’i, öteki Risp’i, beriki Gökhan’ı para için satmayı düşünebilir mi? Tarih boyunca süre gelen bu satışlar, Türk futbolunda dengelerin bir türlü kurulamamasının nedenlerinden biri değil mi? Zengin şehirlerin, şehir zenginlerinin, belediyelerin, televizyon, Spor-Toto, reklam vesair gelirlerin tamamı, diğerlerinin ayakta kalabilmesi için hâlâ yeterli değil mi?Bu kadar soru sorulur da, cevap verilmeden yazı biter mi? Yoksa, cevaplar aslında soruların içinde mi gizli? Ya da daha çok soru üretilip cevap aranabilir de, sayfaya sığılmama ihtimali mi, bunun yapılmamasının nedeni?Ne dersiniz; soru sormaktan vazgeçmeden konuyu değiştirelim mi?Ali İpek’in, yani Denizlispor’un geçen sezon Fenerbahçeliler’e, bu sezon Galatasaraylılar’a uyguladığı ‘ikametgah’ zorunluluğu, başka herhangi bir medeni ülkede sorun çıkarabilir mi? Türkiye’nin başka bir bölgesinde böyle bir şey yapılsa, ortalık birbirine girer mi? Türkiye Cumhuriyeti hala bir hukuk devleti değil mi?