Sen istedin!

Haberin Devamı ›
Öncelikle ve özellikle vurgulamak gerek yazının başında; söz konusu olan 102 yıllık bir takım, kulüp ya da inanış. 102 yıllık bir duruş veya yürüyüş. Yitirilmiş bir kaç maç, bir kaç hafta ya da bir kaç sezon bile olsa çok yakın zamanlarda, ayağını buna göre uzatacaksın, buna göre tedbir alacak, buna göre davranacaksın. En azından çok konuşmayacak, halden hale geçmeyecek, havalanmayacaksın...
Alex’in neredeyse üç dakikada bir hakemin üzerine üzerine yüklenişinin, Uğur’un ipini koparmış gibi gidiş, gelişinin, taraftarın tribüne akın edişinin ve hiç susmadan destekleyişinin, bundan kaynaklandığını bileceksin. Daha önce kavga ederken hiç görmemiş olsan bile Deivid’i, şaşırmayacak, bunu senin tetiklediğini ve aslında kendi kuyunu kazdığını kabul edeceksin...
Bir kere “Fenerbahçe ligi bırakır, kupa maçını alır Sivasspor’dan” gibi, iq testi bile gerektirmeyen geri zekalılıklar üretmeyeceksin. “Şu Sivas bizi bir yense de, Aziz iyice zor durumda kalsa” hıyanetine düşmeyeceksin. İyi günde yanında olmak kolay bir tarafından tuttuğunun, asıl zor günde desteğini vereceksin...
Önceliği, Uğur Boral, Gökhan Gönül, Alex de Souza, Emre Belözoğlu, Diego Alfredo Lugano ve tribündeki 12. adama verip, böyle bir yenilgi sonrası üzülmeyeceksin. Saygılı olmayı bilmiyorsan, öğreneceksin...
Buraya kadar yazılanların, sahada onurlarıyla, güçlerinin yettiği kadar mücadele eden Sivassporlu futbolcularla hiç bir ilgisi yok. Onlar dışında, isteyen herkes, istediği kadar pay çıkarabilir kendine. Ayrıca, çarşamba akşamının favorisi de onlardır artık. Sivasspor yener, Fenerbahçe’yi eler ve Türkiye Kupası’nın en önemli özelliği devam eder...