Annelerimizi rahat bırakın

Haberin Devamı ›
50. lig sezonu nihayet perdelerini açtı. Nasıl da hasret kalmıştık futbola... Süper Kupa bile kesmedi bu özlemi. Televizyondan bu hasreti dindirmek imkansızdı. Ama o maçta tribünlerdeki görüntü muhteşemdi. Öyle ya, Fenerli ile Beşiktaşlı oyunu birlikte izlerken, dirsekleri öpüşüyordu adeta. Ne olay vardı, ne de çirkinlik. Onlar biliyordu çünkü, biz ne İngiltere ne İtalya ne de Almanya’ydık. Roma-Galatasaray maçında Lazio taraftarlarının bizi tutması hoş geliyordu belki de... Ama Türkiye olarak böyle bir lüksümüz yoktu. 2000 yılından bugüne kadar her sezon puan kayıplarından sonra artık opsiyonumuz da kalmamıştı. Bu düşünceyi dışarıda yaşayan ve bazılarımızın zaman zaman ‘geri kalmış’ diye küçümsediği vatandaşlarımız yıllar önce idrak etmişlerdi. Peki ya biz?Hala kedi-köpek gibi, elimizde olsa rakibizi bir kaşık suda boğacak yine bizdik. Statlarda pet şişelerin havada uçuşması sağlayan, birbirimize ağıza alınmayacak kelimeleri sarf eden yine bizdik. Kimi zaman Alkmaar’lı, kimi zaman Tromsölü, bazı anda Leverkusen’liydik. Artık bunların bitmesinin zamanı gelmedi mi? Herşeyden üstün tuttuğumuz, ne fedakarlıklar yapıp maçına gittiğimiz takımımızı daha ne kadar sabote edeceğiz? Buna hakkımız var mı? Başımız sıkıştığında tek adres polistir, ama maça gittiğimizde kendimizi kaybedip polise saldırırız. Hep merak etmişimdir, evde maç izlerken hakeme ya da rakibe kızıp koltuk takımınızı kırdınız mı, evinizi ateşe verdiniz mi? Hatta misafir ettiğiniz rakip takımın taraftarı olan arkadaşınızın annesinin hatırını sordunuz mu?Herkese sesleniyorum; yeter... Evlatlarımız ya da eşlerimizle daha ne kadar zaman tribünlerde beraber olamayacağız. Size kendimden bir örnek, kızım Merve 13 yaşında Fenerbahçe aşkıyla yanıp tutuşan bir genç, beni zaten biliyorsunuz. Şimdi bana Fenerbahçe hakkında düşmanca bir kelime etmek yakışır mı? Sizce...Son olarak taraftarlardan bir ricam var. Hiç değilse bu sezon lütfen; “Annelerimizi rahat bırakın...”