Yumruğunu vur artık!

Haberin Devamı ›
Milli Takım molası, Galatasaray’ın bugüne kadar futbol adına flu olan görüntüsünün netleşmesini sağlayabilecek miydi?.. Öyle ya, yıldızlar topluluğu kısa zamanda pek bir varlık gösterememişti. Rakibi Antalya’nın ise iki maçta sıfır çekmesine rağmen, kolay gol bulan bir ekip olduğunu biliyoruz. Tribünlerde yine anlamsız boşluklar. Şimdi böyle olursa, kışın nasıl geçecek. Öte yandan zenginlik başa bela. Milan Baros, Lincoln ve Mehmet Topal, Skibbe’nin yanında. Alman hoca, cesaretlenip, sahaya ilk kez duble santrfor sürmüş. İyi, güzel de... Bu hamle, adeta yardımdan yoksun kalan Ayhan’ın canını çıkarttı. Ne Kewell, ne de Arda, ‘Çorbada benim de tuzum olsun’ demeyince hem önlibero, hem de merkezin aktörü rolüne soyunan Ayhan, bir anlamda figüran durumuna düştü. Aydın ve yerini yadırgamayan Hasan Şaş dışında, kademe hatalarının bereketli olduğu, kopuk bir Galatasaray izledik ilk yarıda.
Sonrasında ise, evsahibi olmanın avantajının ve Antalyaspor’un beraberliği düşünülerek kabuğuna çekilmesiyle bir zahmet kıpırdadılar. Galatasaray’da herkes birşeyler yapmaya çalışıyor ama, sadece ve sadece kendi çaplarında. Ortak futbol dilleri sıfır. Takım olabilmek için, kaç fırın ekmek lazım, tahmin etmek zor.
Son dakikalarda adeta Antalyaspor’un tarafına kamp kuran ve kör dövüşüne dönen oyundan ekiplere bir puan çıktı. Antalyaspor’u ve bu beraberlikte en büyük katkısı olan kaleci Ömer’i tebrik ediyorum. Ama maçın sonunda yaptığı hareketlerin nedenine bir anlam veremedik.
Skibbe’ye gelirsek, Başkan’ın verdiği kontenjan daha ne kadar devam edecek, onu Allah bilir. Yalnız, her geçen dakika sabır taşının çatlamasına neden oluyor. Kaybedilen puanlar telafi edilecek mi?.. Maraton uzun, belki! Kaptan yerine miçoyu koyursunuz. Üstelik bu miçonun seyir defteri bile yok.
Perşembe akşamı UEFA Kupası’nda İsviçre’nin en zayıf takımıyla oynayacak olan Galatasaray’ın şu halini gördükçe, inanın huzursuz olmamak elde değil. Sayın Polat, masaya yumruğunuzu vurmanızın zamanı gelmedi mi?