Arama

Popüler aramalar

‘’Bu kadarı yeterli mi?‘’

Çok sayıda atak yediler. Orta alanda iyi organize olamayınca, gol pozisyonu bulmakta zorlandılar. Şayet Volkan iyi gününde olmasaydı, Fenerbahçe üç farklı yenilgiyle soyunma odasına giderdi.

İkinci yarıda Mehmet Topal, Alper, Stoch ve Mehmet Topuz’un oyuna girmesiyle Fenerbahçe’nin havası ve oyunu değişti. Alper defans ile ikinci bölge arasında iyi bağlantı kurdu. Sürekli öne doğru oynayarak ciddi pozisyonların gelmesini sağladı. Araya attığı paslarda rakip defans oyuncularını resmen bitirdi. Mehmet Topal, lakabı gibi PSV’nin hücum çıkışlarında örümcek adam oldu. Kesici görevini başarıyla yaparken, topu oyuna sokma hamlelerinde de etkiliydi. Stoch tribünleri ayağa kaldırdı. Sol çizgiden yaptığı bindirmeler, attığı şık çalımlar, verdiği gol pasları, Alper’le tam uyumu, her yönüyle pozitifti Stoch’un.

Bence Ersun Yanal hiç değilse PSV karşısına ideal 11’e yakın bir kadro ile çıkmalıydı. Çünkü Fenerbahçe 6 gün sonra deplasmanda Salzburg’la önemli bir doksan dakikaya çıkacak. Ersun Yanal kısa zaman dilimi içinde Sarı-Lacivertli ekibi toparlayabilir mi? Bu kafalarda soru işareti. Gökhan’ın yokluğunda Mehmet Topuz sanki defansın sağında Bekir’e oranla daha faydalı oluyor. Alper ile Stoch kadrodayken, Fenerbahçe’nin futbolu tribünlere keyif veriyor. Evet Fenerbahçe’nin orta sahası çok kalabalık. Bu mevki için 9 futbolcu rekabet ediyor. Ama Ersun Yanal her şeye rağmen takımın iskelet yapısını kurmalıydı. Selçuk’u defansın göbeğinde denemek yerine, o bölgenin futbolcularını tercih etmesi daha doğru olurdu. Çünkü Fenerbahçe’nin Salzburg’a elenip Şampiyonlar Ligi dışında kalması, büyük sıkıntı yaratır. Sanırım Ersun Yanal da bunun hesabını yapmıştır.

26 Temmuz 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Tek sorun CAS!‘’

Fenerbahçe’nin hazırlık dönemi 3 Temmuz süreci kadar olmasa da sıkıntılı başladı. UEFA Disiplin Kurulu tarafından verilen ceza, tüm kesimleri ister istemez huzursuzluğa itti. Samandra’dan sonra Topuk Yaylası’nın yolunu tutan Ersun Yanal ile öğrencileri günü iki antrenmanla geçirip, güç depolamak için ter döküyorlar. Tabi kafalarında UEFA’nın nasıl bir karar vereceği sorusuyla. Tahkim Kurulu’nun dünkü kararının ardından şimdi de kafalar CAS’a yapılacak başvuruyla meşgul olmaya başladı. Ersun Yanal’ın değişik antrenman programlarına futbolcular yavaş yavaş ısınıyor. Topuk Yaylası hava şartları olarak yaz ortasında ideal bir yer. Buraya ilk kez gelen yabancılar havayı, tesisleri ve ortamı anlata anlata bitiremiyor. Takım günde iki kez çalışırken, antrenmanlar genelde sabahları 30 dakika basın mensuplarına açılıyor. Yüklemeler öncesi bu sürede ısınma ve oyun ağırlıklı kurgularla futbolcular hazırlanıyor. Bu yüzden yükleme, kuvvet, çabukluk çalışmaları ile çift kale taktik maçları izleme fırsatı bulamadık. Hazırlıkların çok iyi gittiğini, yapılan testlerde genelde iyi sonuçlar çıktığını futbolcuların yanı sıra iletişim sorumlusu Orkun Yazgan’dan alıyoruz. Topuk Yaylası’nda bir kez basınla görüşen teknik patron Ersun Yanal da her şeyin aksamadan çok iyi gittiğini söyledi.

Etkileyici bir tabloydu
Yeni transferlerden Bruno Alves boylu fizik yapısının yanı sıra tekniği ile hemen ön plana çıktı. Aynı zamanda atletik özellikleri de var. Test sonuçları maksimum seviyede çıkan Portekizli iyi iş yapacak. Holmen tam bir kuzey Avrupalı; Çalışkan, saldırgan ve istekli. Futbolcu grubunun tamamı Yanal’ın programını yapma uğraşında.

Başkan Aziz Yıldırım ile yönetici
arkadaşlarının Topuk Yaylası’na gelişi, aynı gün antrenmanın taraftara açılması, Yıldırım ile futbolcuların taraftarla buluşması ve TV yapımcısı Acun Ilıcalı’nın helikopterle tesislere gelmesi yaylayı bayram yerine çevirdi. Ersun Yanal’ın çok istediği çalışma konsantrasyonu sekteye uğrasa da tablo etkileyiciydi. Topuk Yaylası dün yine hareketlendi. Sow hariç Fenerbahçe tam kadro sahadaydı. Ersun Yanal izin sonrası hızlı bir başlangıç yaptı. Kuvvet, çabukluk ve uzun mesafeli koşularla bıraktığı yerden devam etti. Sağlık kontrollerini yaptıran Sow da dün akşam Topuk Yaylası Tesisleri’ne giriş yaptı. Yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Fenerbahçe’nin tek eksiği kaldı o da Oscar Cardozo. Yanal, futbolcular ve Fenerbahçe taraftarı şimdi bu transferin bitmesini bekliyor.

16 Temmuz 2013, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Transferde tam isabet‘’

Sarı-Lacivertli ekibin böyle bir oyuncuya ihtiyacı vardı. Fenerbahçe’de defansın göbeği Alves’le ciddi bir güç kazandı. Yaşı ilerleyen ve fizik olarak düşüşe geçen Yobo’nun yerine daha iyisi geldi. Alper Potuk sorunlu bir transfer. Geçtiğimiz sezon Sarı-Lacivertli ekibe geleceğine garanti gözüyle bakılırken, parasal konularda ki gerginlikten Alper takımında kaldı. Bu kez Galatasaray’da genç futbolcuya asıldı. Hatta KAP’a bildirdiler. Ancak Fenerbahçe lobisini iyi kullanıp milli oyuncuyu kapmayı başardı. Bu transfer rekabetinden Alper etkilenir mi, etkilenmez mi zaman gösterecek. Gelelim Alper’in özelliklerine. Öncelikle genç ve uzun yıllar hizmet verecek durumda. Dikine oynayan, adam eksilten, oyun kurabilen yetenekleri var. Savunma ve ofansif yönleri eşit oranda güçlü olan bir futbolcu. Fenerbahçe’nin Türkiye’nin o bölgede ki en iyisini aldığını söylemek abartı olmaz. Başkan Aziz Yıldırım önderliğindeki Sarı-Lacivertli yönetim teknik direktör Aykut Kocaman’ın yaptığı listeden Kadlec’i tercih etti. Alves gibi Avrupa’nın öne çıkan savunmacılarından. Milli takım kariyeri ve tecrübesiyle Fenerbahçe’ye hava getirir. Artık Sarı-Lacivertli ekibin sert oynayan bir beki var. Fenerbahçe Alves, Kadlec ve Alper transferleriyle yine öne çıkmayı bildi.

Mircea Lucescu heyecanı

Kaliteli ve kariyerli futbolcuları transfer eden Fenerbahçe'de teknik adam belirsizliği herkesi şaşırtıyor. Böylesine önemli oyuncuları alan yönetimin takımı çalıştıracak hoca konusunda sonuca ulaşmaması, camiada da çok konuşuluyor. Ersun Yanal ismi çok dolaşmasına rağmen, Fenerbahçe’ye gönül verenler bu konuda açıklama bekliyor. Son dakikada Mircea Lucescu ismi yine gündeme geldi. Rumen çalıştırıcıdan yeşil ışık geldiği haberleri, Fenerbahçe cephesinde heyecan yarattı. Çünkü çoğunluğun isteği, Lucescu’nun teknik patron olması yönünde. Bence de Alper, Kadlec ve Alves takviyeli kadronun başına şu an Shakhtar Donetsk’i çalıştıran Lucescu çok yakışır. Yeni sezon hazırlıklarının başlamasına 2 haftalık bir süre kaldı. Artık Fenerbahçe’yi kimin çalıştıracağının belli olma zamanı geldi. Sanırım bu hafta içinde Sarı-Lacivertli yöneticiler teknik adam konusuna da kesin adımlar atacak.

17 Haziran 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yanal beklentisi‘’

Tabii arada Aykut Kocaman’ın istifası küçük bir sarsıntı yarattı ama transferlerin yanı sıra Löw ve Lucescu isimleri bunu unutturdu. Her şey iyi, güzel ve yolunda giderken, UEFA’nın disiplin raporu Sarı-Lacivertli camiaya bomba gibi düştü. Beklenmedik gelişme Fenerbahçe’de yeni bir cephenin açılmasına neden oldu. Çünkü raporda çok ciddi ceza maddeleri sıralanmış. Son yıllarda sayısız zor süreçler yaşayan Sarı-Lacivertliler, yine sıkıntılı bir yükün altına girdi. Bir yandan transferler, diğer yandan UEFA’ya verilecek savunma ve camiayı dik tutma sorumluluğu kapıya dayandı. Fenerbahçe bu fırtınayı da kazasız atlatırsa, yeni sezonda başarı hırsı tavan yapabilir.

Teknik adam belirsizliği

Transferler birer birer gerçekleşirken, teknik adam konusu farklı şekilde gidiyor. Aykut Kocaman’ın istifasından sonra Mustafa Denizli ve Ersun Yanal ile görüşüldü. Sonra da Löw ile Lucescu ile temaslar kuruldu. Bu dörtlem turunda Ersun Yanal’ın ağır bastığı ve Fenerbahçe’yi yeni sezonda Yanal’ın çalıştıracağı her yerde konuşuluyor. Kulüp çevresi, Faruk Ilgaz Sosyal Tesisleri, Fenerbahçe bünyesindeki herhangi bir etkinlikte, Ersun Yanal ağızlardan düşmüyor. Şu ana kadar bu duruma Fenerbahçe kurmaylarından da olumsuz bir tepki gelmedi. Aldığım duyumlara göre futbolcu transferleri bittikten sonra hocanın kim olduğu açıklanacak. Duyurmak istemediklerine göre Fenerbahçe Yönetimi’nin bir bildiği vardır. Ancak belirsizlik Sarı-Lacivertli taraftarlar ve camia içinde karamsar bir hava yaratıyor. Bana göre Fenerbahçe’yi kimin çalıştıracağı açıklansa, sanki hava daha iyi olacak.

Hedef kampta tam kadro

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım transferlerin hazırlık kampına kadar biteceği müjdesini vermişti. Alper ile Bruno Alves’le kapılar açıldı. Kadlec’le anlaşma sağlandı. Cardozo için yoğun bir çalışma olduğu duyumları var. Yeni sezon açılışına 2 haftalık bir zaman kaldı. Başkan Aziz Yıldırım ve kurmayları haziran sonuna kadar transferde konulan hedefi gerçekleştirirse, Fenerbahçe’de yıllar sonra bu anlamda bir ilk yaşanacak. Sarı-Lacivertli ekibin sezona tam kadro başlaması, hem hocanın elini güçlendirir, hem de iskelet yapının oluşturulması kolaylaşır.

15 Haziran 2013, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kuru teşekkür yeter mi?‘’

Fenerbahçe Spor Kulübü 4 yıl hizmet veren Kocaman’a resmi siteden bir teşekkürle işi bağladı. Bir şampiyonluk ve arkasından 3 Temmuz süreci. 2 lig ikinciliği, Avrupa Ligi’nde tarihi yarı final ve 29 yıl aradan sonra arka arkaya 2 kez alınan Türkiye Kupası. Kocaman’ın da hataları oldu. Bunu zaman zaman söyledi. Futbolcularıyla sorunlar yaşadı. Ama sırf Fenerbahçe’nin menfaatleri için bazı yanlışları içinde bastırdı. 3 Temmuz sürecinde başkan, yönetici, teknik adam sorumluluğunu üstlendi. Meslektaşları ile söylem düelloları yaşadı. Hiçbir zaman Fenerbahçe’yi ezdirmedi. Fenerbahçe Teknik Direktörü olduğu için medyanın bir kesiminden acımasız bir şekilde eleştirildi. Fenerbahçe’ye katkı sağlamayan transferler yaptığı sezonlar oldu. Kadro tercihlerinde hatalar yaptı. Çok güvendiği futbolculardan saha içi ve dışında hiç beklemediği davranışlar gördü. Bunları genelde cezaya çevirmeyerek disiplin tavizleri verdi.
Bunca stres, baskı, mücadele ve emeğin karşılığı kuru bir teşekkür mü almalıydı? Böylesine yavan ve basit bir hamle, Fenerbahçe Kulübü’nün büyüklüğüne gölge düşürür. Aykut Kocaman her şeye rağmen, Fenerbahçe’yi dört yıllık süreçte iyi yerlerde tuttu. Ayrıca 3 milyon Euro’luk tazminatının lafını bile etmedi. En azından bunlardan dolayı Aykut Kocaman’a özel bir veda yapılmalıdır. Ayrıca Fenerbahçe Kulübü’nün kültürü de bunu gerektirir.

09 Haziran 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Taçlandırdılar!‘’

Hatta Avrupa’da bile Fenerbahçe gibisi yoktu. Önce Süper Lig şansını yitiren Fenerbahçe, şampiyonluk dalına tutunamadı. Avrupa Ligi’ni çok isteyen Sarı-Lacivertli ekip, Lizbon’da hatalı goller sonrası kendi ipini çekti. İkinci sıçramada da Fenerbahçe finali dalından koparamadı.

Türkiye Kupası son hedefti. 60’ın üzerindeki maç performansı ve yoğun tempoya bir taç gerekiyordu. Fenerbahçe Ankara’daki finale Trabzonspor karşısına bu düşünceyle çıkarken maçın da favorisiydi. Kağıt üzerinde kadro kalitesi açısından ağır basan taraf Kadıköy’dü. Ancak karşılaşma farklı başladı. Trabzonspor ön tarafta baskı yapıp Volkan ve Olcan ile kenarları etkili kullandı. İlk net pozisyonu yakalayan taraf da Bordo-Mavili ekipti. Fenerbahçe pas yapmayı hatırlayınca dengeyi kurdu. Merkezin etkili ismi Mehmet Topal’ın milimetrik pasını Sow ağlara bırakarak Ankara’da nefis bir gol organizasyonu izlettiler. Skor üstünlüğünden sonra ciddi pozisyonları yakalayan taraf yine Fenerbahçe oldu.

Nedense Fenerbahçe gol sonrası sete dönüp tempoyu istediği gibi ayarlama yerine telaşlı, çok geri paslı anlayışta kaldı. Merkezde Emre ve Baroni bir türlü ağırlık koyamadı. Buna karşılık Zokora, Soner, Adrian üçlüsü orta sahayı etkili kullandı. Ayrıca kenarları da iyi işleten Trabzonspor yoğun baskı oluşturdu.

Fenerbahçe ceza alanı çevresinde sıkça gözüken Karadeniz takımı, son pas ve vuruşlarda sıkıntı yaşayınca golü bulamadı. Hasan Ali, Yobo ve Bekir adeta duvar ördüler. Kritik son hamlelerle pozisyonların tehlikeye dönüşmesine geçit vermediler. Fenerbahçe ara sıra ayağa paslarla çıkışlar yaptı ve Trabzonspor’u belirli anlarda zorladı. Sarı-Lacivertliler sezon boyu yapıp oturttukları çok paslı hızlı futbolu maçın genelinde yansıtamadı. Sezonun yorgunluğu Kuyt ile Baroni’de açıkça gözüktü. Cristian tutuk olmasına rağmen kalçadan müthiş şutlar çıkararak yine de finalde öne çıkmayı başardı. İkinci yarının son yarım saati müthiş mücadeleye sahne oldu. Trabzonspor baskılı oynarken, Fenerbahçe kontra ataklarla gol kovaladı. Ancak 90 dakikanın bitiminde finali kazanan Fenerbahçe oldu.

Fenerbahçe bu kez üçüncü sıçramayı iyi yaptı. Süper Lig ve Avrupa Ligi’nde hayal kırıklığı yaşayan Sarı-Lacivertliler, 64 maçlık yoğun sezonu Türkiye Kupası ile taçlandırdılar. 29 yıllık hasretin ardından Fenerbahçe iki yıl arka arkaya bu kupayı alma başarısını gösterdi.

23 Mayıs 2013, Perşembe 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Çıta yükselmeli‘’

Meireles’in görüntüleri inanılır gibi değil. Disiplin Kurulu ve Fenerbahçe yönetimi bunu konuşur ardından da ne gerekiyorsa yaparlar. Volkan, Sabri, Emre ve Meireles’i öne çıkartıp Eboue ile Melo’yu pas geçmek, hele Drogba’yı ilah gibi göstermek ne kadar doğru acaba? Fenerbahçe tribünlerinden bir taraftara muz sallaması, çok ilkel bir davranış. Savunulacak hiçbir yanı yok. Sahada Melo, Eboue, Drogba olsa ne olur olmasa ne olur. Senin takımında da Yobo, Sow ve Webo var. O taraftarın amacı ırkçılık olmasa bile artık bu suyun yolu değişmez.

Bunlar konuşulurken 19 yaşında bir gencin bıçaklanarak öldürülmesi, nedense ikinci planda kaldı. Bence esas üzerine gidilmesi gereken konu bu. Türk futbolu saha içi ve saha dışıyla, yöneticileriyle, tribünleri dolduran taraftarlarla nereye gidiyor? Öncelikle büyük kulüpler futbola düşen bu kanın muhasebesini yapmak zorunda. Başkanlar düzeyinde bir zirve vakit geçirmeden konuya el atmalı. Daha sonra da Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Suat Kılıç’ı da devre ye sokarak böyle bir olayın yaşanmaması için en sert tedbirler alınmalı. Bu durum vakit geçirmeye gelmez. Tren kaçtı mı vebali büyük olur. Futbolun kazanı kaynarken Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD gezisine gitmesini doğru bulan yok. Demirören affını isteyip şu çalkantılı günlerde görevinin başında olmalıydı.

Önceki akşam Chelsea ile Benfica finalini izlerken içim sızladı dersem yalan olmaz. Fenerbahçe karşısında Benfica’yı izledik. İstanbul’da ipten döndüler. Lizbon’da ise çok basit defans hataları yüzünden Fenerbahçe kupaya veda etti. Finaldeki Chelsea de çok üst düzeyde bir takım değildi. Fenerbahçe İngiliz takımıyla başa baş oynardı. Finali seyrederken Fenerbahçe’nin de 2. büyük kupayı alacak güç ve kalitede olduğunu hissettim. Geçtiğimiz çarşamba akşamı Amsterdam’da olmak vardı ama olmadı. Artık Fenerbahçe hedefi büyütmek zorunda. Gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’nde önce gruplara kalıp oradan çıkmalı. Sonra da final kovalamalı. Bunun içinde kaliteli nokta transferler şart.

17 Mayıs 2013, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe çok istedi‘’

Pres yüzünden orta sahada da topu dolaştıramayan Sarı-Kırmızılılar, genelde topu rakibe kaptırdılar. Galatasaray’ın Burak, Elmander ve Drogba ile üç forvet oynaması, Sarı-Lacivertliler’i ikinci bölgede daha etkili kıldı. Mehmet Topal’ın uzun pas sevdası olmasa, pozisyon olarak zenginlik Fenerbahçe’nin eline geçerdi. Meireles-Emre ikilisinin merkez paylaşımı, hatasızdı. Bu bölgede sayısal üstünlüğü iyi oyunla bütünleştiren Fenerbahçe, ilk yarıyı geriden gelip, 2-1 önde tamamlamasını bildi. Webo’nun gollerdeki fırsatçılığının ve vuruş becerisinin de hakkını teslim edelim.

Fenerbahçe önde olmasına rağmen ikinci bölümde de sistem ve taktik anlayışını değiştirmedi. Galatasaray’da ise forvette Elmander çıkıp, orta sahaya denge getirmesi düşüncesiyle Amrabat oyuna dahil oldu. Bu değişiklik Fenerbahçe’nin genel üstünlüğünü bozamadı. Orta alanının etkili isimleri Emre ile Meireles’in kısa aralıklarla sakatlanıp, çıkması bile Fenerbahçe’yi çökertemedi. Takım savunmasının, alan paylaşımının hakkını veren Fenerbahçe’ydi. Defanstan kontrollü çıkıp, orta alanı pas organizasyonu ile geçen ve pozisyon kovalayan yine Fenerbahçe’ydi.

Sarı-Kırmızılı oyuncular, ceza alanı çevresine inemedi. Disiplinli savunma karşısında uzatma dakikaları hariç ikinci yarıda pozisyon bulamadılar.

Fenerbahçe, derbiyi kazanıp, lig ikinciliğini garantiledi ve Şampiyonlar Ligi’ne gitme hakkını yakaladı.
Karşılaşmanın uzatma dakikalarında Volkan’ın Sabri ile dalaşıp, kırmızı kart görmesi, milli eldivene yakışmadı. Ayrıca Melo ve Drogba’nın maç boyunca tahrik edici rol üstlenmeleri de, enteresandı....

13 Mayıs 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI