‘’Sabun köpüğü‘’
Meşhur bir laf vardır, gerçekleşmeyen hayaller sabun köpüğüne benzer... Uçar gider. Maçtan önce çok hayal etmiştik. 113 yıllık hayal bir üst tur gelecek diye, ancak İskoç hakem ilk 10 dakika bütün hayallerimizi yıktı. Sahaya çıkan kadroya bakınca ‘tamam bu sefer olacak’ dedik. Biz Türk hakemlerini beğenmiyoruz. İskoç hakem tabiri caizse bizi yedi bitirdi. İlk yarı 4 golle birlikte film de kopmuştu. Hele Aboubakar’ın atılmasından sonra sahada kalan 9 kişilik Beşiktaş futbolcuları, daha farklı olmaması için direnirken iş işten geçtikten sonra İskoç hakemin çaldığı eyyam düdükleri bu saatten sonra ‘çalsa ne yazar çalmasa ne yazar’ dedirtti. Maçtan önce bir çok taraftarımız darbe üstüne darbe alarak maçı bile izlemeden Türkiye’ye gönderildiler. Farkeden bir şey yoktu. Daha doğrusu kaybedilen hiçbir şey yoktu. Çünkü, geri dönüş ızdırabını bir de stad içinde çekeceklerdi.
Bu taraftara yazık
Maçtan önce felaket tellalları, “Efendim hafta sonu Shaktar Donetsk maçları var, onun için sahaya ikinci takımlarını sürecekler” diyorlardı. Eğer ikinci takımları bu ise asıl takımları ne halde merak ediyorum. Dedik ya 113 yıllık beklentimiz, hayalimiz sabun köpüğü gibi uçtu gitti. UEFA Avrupa Ligi’nde devam edeceğiz. Ancak iki kayıp Beck ve Aboubakar çok önemliydi. Ve dünkü İskoç hakemi gördükten sonra ola ki bizim Türk hakemlerimize laf söylenmesin. Çarpılır herkes. Kendi arkadaşlarımızın kıymetini bilmiyoruz. Asıl üzüntüm 15 derece sıcaklıktan eksi 10 derecede sahaya çıkan, tribünlerdeki 4000 taraftarımıza yanıyorum. İnşallah, bizim hakemlerimizin kıymeti bu maçtan sonra bilinir.
‘’Hocam bu korku niye?‘’
Rakibinden korkup çekinirsen, kendi oyun anlayışından çok uzaklaşırsan, rakibinin oyununu kabul edersen beraberliğe katlanırsın. Top ayağına geldiği zaman onunla kavga eden Kerim ve Cenk, rakibe sadece eşlik etmektenbaşka birşey yapmadılar. Eğer top rakip sahada 20 saniye kalamıyorsa, defanstan çıkamıyorsun ve rakibin üstünlüğününde kabul etmiş oluyorsun.Şenol hoca “Kaybedersem hasar büyük” diyor,ancak oyun da çok küçük kaldı.
Aboubakar formdayken...
Quaresma. Huylu huyundan vazgeçmiyor. Hasan Ali’ye yaptığı faul sonrası, zaten bir şey oynamıyordu. Hocanın en doğru hareketi kemedi atıp, Q7’yi yanına almasıydı. Beşiktaş eğer dün yukarıda belirttiğim gibi kokmasaydı, biraz Fener’in üzerine gidip hep karşılayan olmasaydı Fabricio da bu kadar yere yatmazdı. Volkan Demirel ölü toplar dahil yere yatmadı. Şimdi yine Şenol Hoca’ya laf söylüyorsun diyecekler. Abobakar iyi ise kulübede oturmaz ve en zayıf halka olan Cenk sahada olmaz. Gergin, pozisyonsuz bir maç oldu. Ancak Hüseyin Göçek çok iyi niyetliydi. Bütün bu iyi niyetinin maalesef futbolcular yanlış kullandı. Eğer dünkü maçta kart sayısı daha fazla olmamışsa bu, Hüseyin Göçek’in iyi niyetindendir.
Gökhan’a haksızlık yapıldı
Haftalardır konuşuluyordu. Başakşehir’in berabere kaldığı bir haftada Fenerbahçe’den alınan bir puan başarı sayılabilir. Ancak gözle görülür bir durum vardı. O da Fenerbahçe taraftarının “sahibinin sesi” gibi, saki Gökhan vatanını satmışçasına yaptığı saygısız hareketleri. Hayır! Çok iyi biliyorum, üç ay bekledi. Şener’e verilen sözlerden dolayı Gökhan’ı kale bile almadılar. Önce iğneyi kendilerine, sonra çuvaldızı başkalarına batırsınlar. Kimse Gökhan’a kızmasın. O Beşiktaş’a Fenerbahçe yönetimini hediyesidir. Dünde sahanın en etkilil isimlerindendi.
‘’Birbirini üzmediler‘’
Beşiktaş için hep olumlu şeyler yazmak istiyorum ama olmuyor olmuyor. Pas hatalarıyla dolu bir ilk 45 dakika. Aslında ilk yarıya Emre’den öncesi ve Emre’den sonrası desek hiç de abartmış olmayız. Bir oyuncunun üstüne bu kadar oyun yapışmaması lazım. Emre Belözoğlu çıkana kadar Başakşehir sahada cirit atıyordu. Beşiktaş ne toplu ne topsuz oyunlarda hiç yok. Dedik ya ta ki Emre çıkana kadar. 21. dakikada Cengiz’in mükemmel golü. Top Başakşehir’de, mücadele yok. Top Beşiktaş’ta herkes rakip arkasına saklanıyor, arkadaşından top alan yok aksine toptan kaçıyor. İlk yarı tamamlandığında ne olur şu Beşiktaş hakkında iyi şeyler yazsak diyoruz.
Başakşehir boşuna lider değil
Gökhan İnler, Oğuzhan ve Atiba. Tanımıyoruz. Daha doğrusu tanımakta zorlanıyoruz. Hepsi rakibi seyrediyor. Gökhan İnler-Tolgay değişikliği, rakipten de Emre’nin çıkması. İşte o dakikadan sonra muhteşem seyircinin de desteğiyle Beşiktaş beraberliği yakalıyor. Ancak Aboubakar’ın sahada isminin olup kendisinin olmaması, 3 puanı bir türlü Beşiktaş’a getiremedi. Emre-Edin Visca değişikliği dedik ya Beşiktaş’a erken golü getirdi ama istediği skoru getiremedi. Beşiktaş’ta defansla orta saha arasında zaman zaman kopukluk ve ilk defa da bir maçta Beşiktaş’ı bu kadar çok top kaybıyla oynadığını gördük. Ama dünkü maç gösterdi ki Abdullah Avcı’nın öğrencileri liderlik apoletini boşuna takmamışlar. Alkışı hak ettiler. Cüneyt Çakır ismi maça ağırlığını koydu. Oyuncular hakemle oynamayıp top oynamaya kalkmaları açıkça bir hakemin maça ne derece etkili olabileceğini gösterdi.
Derbi zor geçecek
Haftaya Fenerbahçe maçı var. Dünkü maçın yansımasını sorarsanız, zor ama çok zor derim. Benfica maçından yorgun çıkan Beşiktaş, dün akşam ligin namağlup iki takımının çıkardığı 1-1’lik netice normal karşılanmalı. Ancak Şenol hocanın yine yanlış zamanda yanlış oyuncu tercihleri yine Beşiktaş’a sıkıntılar getirdi. Her zaman söylediğimiz gibi hoca galibiyetlerden sonra kahramanlıkları bir kenara bırakıp kesinlikle paylaşımcı olmalı. Tek başına bu yükü sırtlanmaması gerekir. Yarın öbür gün sitem etmemeli.
‘’Sessizliğin sesi‘’
Bir ilk daha yaşandı. 40 bin kişi ‘ırkçılığa hayır’ ve işaret diliyle ‘Kara Kartal’ diye 1 dakika boyunca tezahürat yaptı. 2017 yılında Samsun’da tertip edilecek iİşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları’nda işaret diliyle tezahürata örnek bir şekil verdiler. Daha detaylı olarak Bakanlık, açıklamasını önümüzdeki günlerde yapacak.
Evet, maça dönersek ilk yarı orada da sessizlik vardı. Seyrettiğim Beşiktaş ilk defa ilk 45 dakika dağınıktı. Şenol hocanın kadro seçiminde ‘korkaklık’ kusura bakmayın ilk 45 dakikada farkı getirdi. Bizim istediğimiz ikinci yarıdaki gibi korkmayacaktı. Tek forvetle değil yenebileceğini düşünerek, hücumda çift santrfor başlayacaksın.
Üzüldüm seyirciye
Atiba, Tolgay, Oğuzhan ilk yarı sudan çıkmış balık gibiydi. Bunda da Gökhan’ın sağ bekte başlayıp sol açıkta bitirmesi, Adriano ve Beck’in yapışık kardeşler gibi oynaması etkendi. İkinci yarı Beck yerine sol beke Adriano’nun gelmesi, Tosic’in Atınç’la yer değişikliği takıma hem ivme kazandırdı hem de arka arkaya goller geldi. Aslında 3-3’lük oyunda 3-0’dan razı mısın diye sorarsanız asla değilim. Çünkü ikinci yarıdaki oyunla, istediğimiz Beşiktaş sahadaydı. 4-5 olabilirdi. Ama buna da şükür. 3-0 dan geri gelip beraberliği yakalamak kolay iş değil. Doğru zamanda doğru değişiklikler yaparak, adama yaranmayıp yerin adamını oynatan Şenol Güneş ilk yarıdaki hatasında kusura bakmasın pek suçlu. Üzüldüm seyirciye...
Huzur istiyorsan...
Beşiktaş tribünleri mükemmel bir görüntüde. Aynı mükemmelliği takım için de sağlamak lazım. Şenol hoca idmanları kapatarak, bir yere varamayacağını anlamıştır. Şu bir gerçek her idmandan sonra gazeteci arkadaşlar bir futbolcuyla konuşmakta, yani gizli hiçbir şey kalmıyor. Sonra Şenol Hoca kızıyor. “Ben bunu söylemedim bunu yapmadım hocam” Bugün gazetelerin tamamı ikinci 45. dakika için avuçları patlarcasına seni alkışlıyor. Yani idmanları kapatmak çözüm değil. Beşiktaş ailesi diğer takımlara benzemez. Huzur istiyorsan doğru zamanda, doğru yerde, doğru hesaplar yapmalısın...
‘’Kanatsız Beşiktaş‘’
Oynamadan hiçbir maç kazanılmaz. Şenol Güneş’i eleştirmek için eleştiriyorsun diyecekler ama Tosic, Rhodolfo, Adriano’yu İstanbul’da bırakıp kenarda çıldırmanın ne anlamı vardı hocam! İlk defa Şenol hocayı bu derece stresli gördüm. Bilhassa defansta hele de göbeğinde böyle rotasyon olmaz. Rakip puan sıralamasının sonunda. Ancak unutmadan söylemek istiyorum. Bu seyirciyle Adanaspor’un niçin yalnız kaldığı da ortada. Bu gidişle başı çok ağrır bu takımın. İlk 16 dakika Oğuzhan’ın liderliğinde Aboubakar ve Cenk’in golleri Beşiktaş’ı rahatlatmış gözükse de ikinci yarı Fabricio’nun kurtarışları 3 puanı getirdi desek abartmayız.
Anlam veremedim
Beşiktaş Ali Palabıyık’la ilk defa bir deplasman kazandı. Beşiktaş lehine verdiği penaltı da, Adanaspor’un lehine verdiği penaltı da penaltı. Bekir’in kırmızı kart gördüğü pozisyonda da kırmızı kartın rengi doğruydu. Yalnız Şenol hocaya bir sitemim var. Rakip ceza alanına Beşiktaş’ı taşıyan iki tane oyuncu var. Biri Tolgay diğeri ise kanatları tek başına kullanan Quaresma değişikliğine bir anlam veremedim.
Dikkat!
Quaresma iyi oynadığı müddetce göze de hoş geliyor, takıma da katkısı büyük. Moralini bozmaya lüzum yok. Çünkü yapı olarak demoralize olan bir oyuncu. Atınç bu takımda en çok sahip çıktığım bir oyuncu. Ancak rakibe bodozlama girilmez. İdmanda kafa çalışması yapıyor mu bilmem 4 tane kornere çıktı sanki defanstan topu uzaklaştırıyor gibi. Atınç kendine takımda yer bulmak istiyorsa, daha dikkatli olmak zorunda!
‘’Haddini bil!‘’
Galatasaray yöneticisi Levent Nazifoğlu, Trabzonspor maçının ardından Querasma’nın pozisyonunu değerlendirdi, “Burada herşey ahlakla yapılır. Algı operasyonu yapılmasına müsade etmeyiz” dedi.
Öncelikle belirteyim, Q7’nin pozisyonuna biz de ‘kırmızı’ dedik. “Algı operasyonu yapılmasına müasaade etmeyiz” derken, insan önce dününe bakar. Nazifoğlu’nun, kapılarının önündeki pislikler temizlenmeden, ‘Beşiktaş’ lafını ağzına almasını yadırgadım.
Aslında yadırgamamam lazım... Çünkü hocaları belli. Gitsin üstatlarına bir sorsun, “Şerefli ikinciliklerde bile Beşiktaş’a çuvaldız sorulurken, bakıyorum bugünlerde iğnenin ucu hafif dokundu diye, feryat etmeye başladılar. Buna Trabzonspor başkanı da dahil...
Aboubakar atsaydı...
Ah Aboubakar ah... Trabzon maçında öyle goller kaçırdın ki, bugün meydanı boş bulanlara çanak tuttun. En az 2-3 gol atacak pozisyona girdin.
Ah Marcelo ah... Sen de atacaktın ki, bu kurnazlar ortaya çıkmasın.
Querasma’nın bir pozisyonu ile maçı dilinize doladınız. Evet, kırmızı görmeliydi. Ancak Beşiktaş kaçırdığı golleri atsaydı, Trabzonspor sahadan tarihi fark yiyip ayrılacaktı.
Hayret ediyorum. Biz de izledik maçı... Yapılan başka haksızlıklar da mı vardı. Yoksa başka bir karşılaşmayı mı seyrettik!..
Maç yazısında da belirttiğim gibi, “Trabzon hatayı kendinde aramalı. Yedek futbolcular dahil, nüfus kağıdında ‘Trabzon’ yazan 3 futbolcusu bile yok. Daha siz neyi tartışıyorsunuz...”
Abilerine bir sor!
Yine başa dönersek... Levent Nazifoğlu kardeşim, sen henüz küçüktün, küçücüktün... Bu kardeşin neler gördü, neler...
Para dolu çantaları, verecek muaatap bulamayan abilerinden tut da, 2-0’lık şahibeli galibiyetlere kadar uzanan süreci yazmaya kalksam, satırlar almaz. Bak, efendice davranıyorum. Senden rica ediyorum. Git o tecrübeli abilerine sor, sana neler anlatırlar neler... Önce doğruları öğren, sonra üstüne yorum yap...
‘’Q7'nin gecesi‘’
Trabzon’un Galatasaray galibiyetini belki de Vodafone Arena’ya taşımıştık. Belki tamam da Ersun Yanal’ın talebelerinin bilhassa ilk yarı, ahı gitmiş vahı kalmış. İkinci yarı için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Trabzon’un en şaşalı dönemlerinde kadrosunda en az 9 Trabzon doğumlu vardı. Ersun Yanal’a maalesef bu takımla işinin zor olduğunu söylemeliyim. Peki Mustafa Yumlu ve Mustafa Akbaş’ın dışında başka Trabzonlu yok. Ne beklersin ne umarsın. Beşiktaş dün Quaresma’nın emir komuta zincirinde ilk 15 dakika 2-0’ı buldu. Aslında film ondan sonra koptu.
Cenk ne iş yapar!
Takım biraz şımardı. Futbol oyunu şımarıklığa gelmez. Trabzonspor’u ikinci yarı takdir ettim. Orta sahadan Tolgay’ın çıkarken kaptırdığı top, Yusuf’un oyunu 2-1’e getirmesi, Beşiktaş o andan sonra pabucun pahalı olduğunu gördü. Atiba, Oğuzhan bilhassa Tolgay oyuna ağırlığını koydu. Yalnız ben mi kesin hükümlüyüm, bilmiyorum. Allah aşkına biri bana Cenk’in ne iş yaptığını anlatsın. Eğer penaltı atmak için ise penaltıyı bende tribünden iner, vallahi billahi atardım. Aboubakar için de aynı şeyleri söylemek isterim. Bakın Aboubakar, Gökhan Gönül, Adriano’nun mazilerini bilmesek, eleştirilerin en büyüğünü yaparız. Yalnız futbolda dün yoktur, şu an ve gelecek önemlidir.
Kesin kırmızı kart
Quaresma’ya geçmiş çok maçta bencil olduğu için kızmışımdır. Dün Yusuf Erdoğan’a yapmış olduğu faul sonrası yine kızdım. Hareket kesin kırmızı kart. O pozisyon bir kenara, ayakta alkışlamak istiyorum. Taraftar da hakkını verdi. Şenol hocam, her maç Tolgay’ın çıkıp, arkadaşına yer teslimi biraz da abartılı. Takımda bu kadar yürüyen varken, Tolgay’ın çıkması, ‘futbolu bilmiyoruz ama’ anlatırsa seviniriz...! Oğuzhan, kaptan. Tamam sakatlıktan çıktı. Beck’le yer değiştirmese, oynadığını farketmeyecektik. Varlığı yokluğu bir.
‘’Şanssızlığa devam‘’
Deplasmanda ilk maçta alınan 3-2’lik galibiyet Beşiktaşlı’nın ayranını kabartmıştı. Muhteşem bir seyirci desteği ile elinde beraberlik gibi bir avantaj olmasına rağmen Şenol Güneş’in dediği gibi ‘Yenemiyorsan Yenilmiyeceksin’. Ancak fırsat eline gelmiş, üç puanı almak için 8 dakikaya ihtiyacın var. Ama dayanamadılar. Şansızlık zaten Beşiktaş için 16. dakikada başladı. Son haftaların yükselen değeri Tosic yine son haftaların müzmin hastalığı ‘sakatlığa’ yakalanınca defansta Beşiktaş takımının kafası allak bullak oldu. Tosic çıkınca sol kanattaki organizasyon bitti. Dünkü maçın en iyilerinden Quaresma, bir sağ taraf bir sol taraf nereye yetişsin. Aslında şanssızlık orada başlamıştı. Adriano sola, Cenk santrfora. İşte Cenk’in hastalığı orada başladı. İdmandaki gibi defans elemanlarına refakat edince tek bir hücüm gücü kaldı Şenol hocanın, o da Aboubakar.
Yabancı hakemler affetmiyor
Gökhan İnler, Atiba, Tolgay üçlüsü Beşiktaş’ın en üstün bölgesiydi rakibe karşı. Ama dün üstüne gelen olmayınca Napoli’nin ayranı kabardı. Napoli’de bulamadıkları pozisyonları İstanbul’da buldular. Becerisizlikleri Beşiktaş’ın şansı idi. Şanssızlığı ise golden önce ayakla değil elle taç atıyorsun, rakibin ayağına. Eloğlu da affetmiyor. İngiliz hakemi bizim hakemler biraz seyretmeli. Uçana, kaçana, dokunana bizimkiler düdük çalıyor. Hal böyle olunca İngiliz hakemin her üflemesi tribünleri galeyana getiriyordu. Doğrusu İngiliz eyyam yapmadı. Penaltıyı da cart diye çaldı. Yazık oldu. Çok rahat üç puan alınacak müsabakaydı. Dedik ya son haftaların müzmin hastalığı şansızlık Beşiktaş’ın yakasını yine bırakmadı.