Mutlu veda...

Haberin Devamı ›
Ne derbiler, ne milli maçlar, ne sevinçler, ne de hüzünler yaşanmıştı. Neler yaşandı neler... Hele dün geceki Fenerbahçe’ye karşı alınan 3-2’lik galibiyet Beşiktaşlı için bambaşkaydı. Stada veda ederken, hoş geldin Mete Kalkavan diyorum. Müsabakadan önce bu genç kardeşimiz için çok şeyler yazıldı. Ama aslanlar gibi çiçeği burnunda bu FİFA hakemimiz dün İstanbul ve Türk hakemliği adına göğsünü gere gere ‘ben de artık varım’ dedi. ‘Yeter ki bizlere güvenin...’ Samet Aybaba’nın karın ağrısı var. O da sol tarafta. Hem önde hem arkada. Bu da defansif yönde. Gökhan Süzen oyundan çıkarken isyan etti ama Emre Özkan’ın yapmış olduğu kademelerdeki müdahaleleri ve hücumdaki organizasyonlarını yapamamıştı. Oyundan çıktığı ana kadar Gökhan Gönül ve Kuyt, o bölgeyi otoban yapmıştı. Fernandes geldi geleli sadece benim değil bütün Beşiktaşlılar’ın ortak bir fikri vardı: ‘Derbilerde oyna be kardeşim’ diye. Aklımızda kalan hiçbir derbisi yoktu. Ama dünkü oyunuyla aklımızdan çıkmayacak. Toraman’ın vazifesi belli, o sakat sakat oynuyor. Ama Veli, Fernandes’e yardımcı olamadı. İyi niyetinden şüphemiz yok. Ama Oğuzhan-Veli değişikliğinden sonra Beşiktaş’ın pas trafiğinde ve oyuna ağırlığını koyması yönünde önemli bir üstünlük vardı. Nitekim bu da golleri getirdi. Madem hep anılarla başladık, anılarla bitirelim. Arayıp da bulamadı Beşiktaş 75 milyon Türk’ün içinde Recep gibi bir sağbek, Kadir-İbrahim Üzülmez gibi bir solbek. Ama dün sahada ben şunu gördüm, Emre Özkan’la paraları verdiğimiz Gökhan Süzen arasında ne fark var? Bir fark formayı alamıyorsa, o da Beşiktaş’ın çocuğu olduğundan mı?