Arama

Popüler aramalar

Plazayı satarım!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Çünkü o günkü şartnamede, mütehahit firmaya verilen ile Beşiktaş’a verilen arasında inşaat kalitesi yönünde çok farklılık vardı. Konum itibariyle de farklılık vardı. Bakın; bu kadar yatırım yapılmış, yılda 1.5 milyon Dolar gelir var... Bugün kulüp ise yılda 6-7 milyon Dolar faiz ödüyor. Borç belli, Galatasaray Riva’yı satıyor, Fenerbahçe’nin ise kendi öz tapulu malı yok. Diyeceksiniz ki, ‘Stadı yaptı’... Ama neticeler bir kötü gitsin, borçlar bir açıklansın o zaman görülecek akla kara! Neyse biz Beşiktaş’a dönelim...Beşiktaş’ın borcu herkes tarafından biliniyor. Hiçbir Beşiktaşlı yöneticinin kulübün tek kuruşuna tenezzül edeceğini aklımdan bile geçirmek istemiyorum, hatta bu zor dönemlerde o koltukta görev yaptıklarından dolayı olumsuz konuşmak istemiyorum. (Taa ki Kulüpler Birliği toplantısına katılmamalarına kadar...) Burada malı götüren menacer bozuntularıdır... Diyeceksiniz ki, alan memnun satan memnun sana ne oluyor! Olan oldu, borç gırtlağa dayandı. Transferde bu kulüp yılda en fazla 30 milyon Dolar harcadı, her sezon aynı istikrarda harcadığı düşünülürse, üç senede 90 milyon Dolar. Ama Beşiktaş’ın yılda 40-45 milyon Dolar girdisi var. Yani bu da 135 milyon Dolar eder. Peki aradaki 50 milyon Dolar nereye gitti, orası bir facia. Aradaki fark yaşanan mirasyedi hovarda anlayışı. Kurtuluş nasıl? Transferde dikkatli olacaksın. Menacerleri kapıdan içeri sokmayacaksın. Altyapıya bakacaksın, ayda 600-700 milyar civarında 500 personele ödenen bir miktar var. Bu da yılda 8 milyon 400 bin Dolar, 3 senede 25-26 milyon dolar eder. Beşiktaş öyle bir hal aldı ki, bit ve kit oldu!. Bu gözler öyle şeyler görüyor ki çok üzülüyor. Fulya ile beraber yılda marka değeri olarak sponsorluklar, forma ve Beşiktaş’ın en büyük sponsoru olarak Beşiktaş Store’dan dönen gelirlerden 50 milyon Dolar’ın üzerinde kasaya bir girdi var. Bu borç insanları korkutmamalı. Kimsenin de telaşa katılmasına gerek yok. Ancak hovardalık yapma zihniyeti aynen devam ederse işte o zaman felaket olur.Ben olsam, şu anda plazayı satarım, gelen sıcak parayla acil ödenmesi gereken borcumu öderim ve Şişli, Mecidiyeköy gibi bölgelerde çok daha sağlıklı ve para getirecek bir projeyi gerçekleştiririm. Genel kurulda bu karar acilen alınmalı. Genel kurul üyelerinin de borcu yapan ödesin zihniyetinden uzaklaşmalı. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp faizli borçlar banka borçları kapandığı takdirde kulüp düzlüğe çıkabilir. İşte Beşiktaş’ın kurtuluş reçetesi:1- Plaza satılmalı2- Kulübün üzerinden geçinen menacerleri kulübe sokulmamalı3- Radikal kararlar alabilecek, Beşiktaş’ı ‘teslim değil temsil edecek’ yöneticilerle yola çıkılmalı. ılda 1.5 milyon Dolar gelir getiren Plaza’nın ihale aşamasından bitimine kadar kafamız soru işaretleriyle doluydu. Çünkü o günkü şartnamede, mütehahit firmaya verilen ile Beşiktaş’a verilen arasında inşaat kalitesi yönünde çok farklılık vardı. Konum itibariyle de farklılık vardı. Bakın; bu kadar yatırım yapılmış, yılda 1.5 milyon Dolar gelir var... Bugün kulüp ise yılda 6-7 milyon Dolar faiz ödüyor. Borç belli, Galatasaray Riva’yı satıyor, Fenerbahçe’nin ise kendi öz tapulu malı yok. Diyeceksiniz ki, ‘Stadı yaptı’... Ama neticeler bir kötü gitsin, borçlar bir açıklansın o zaman görülecek akla kara! Neyse biz Beşiktaş’a dönelim...Beşiktaş’ın borcu herkes tarafından biliniyor. Hiçbir Beşiktaşlı yöneticinin kulübün tek kuruşuna tenezzül edeceğini aklımdan bile geçirmek istemiyorum, hatta bu zor dönemlerde o koltukta görev yaptıklarından dolayı olumsuz konuşmak istemiyorum. (Taa ki Kulüpler Birliği toplantısına katılmamalarına kadar...) Burada malı götüren menacer bozuntularıdır... Diyeceksiniz ki, alan memnun satan memnun sana ne oluyor! Olan oldu, borç gırtlağa dayandı. Transferde bu kulüp yılda en fazla 30 milyon Dolar harcadı, her sezon aynı istikrarda harcadığı düşünülürse, üç senede 90 milyon Dolar. Ama Beşiktaş’ın yılda 40-45 milyon Dolar girdisi var. Yani bu da 135 milyon Dolar eder. Peki aradaki 50 milyon Dolar nereye gitti, orası bir facia. Aradaki fark yaşanan mirasyedi hovarda anlayışı. Kurtuluş nasıl? Transferde dikkatli olacaksın. Menacerleri kapıdan içeri sokmayacaksın. Altyapıya bakacaksın, ayda 600-700 milyar civarında 500 personele ödenen bir miktar var. Bu da yılda 8 milyon 400 bin Dolar, 3 senede 25-26 milyon dolar eder. Beşiktaş öyle bir hal aldı ki, bit ve kit oldu!. Bu gözler öyle şeyler görüyor ki çok üzülüyor. Fulya ile beraber yılda marka değeri olarak sponsorluklar, forma ve Beşiktaş’ın en büyük sponsoru olarak Beşiktaş Store’dan dönen gelirlerden 50 milyon Dolar’ın üzerinde kasaya bir girdi var. Bu borç insanları korkutmamalı. Kimsenin de telaşa katılmasına gerek yok. Ancak hovardalık yapma zihniyeti aynen devam ederse işte o zaman felaket olur.Ben olsam, şu anda plazayı satarım, gelen sıcak parayla acil ödenmesi gereken borcumu öderim ve Şişli, Mecidiyeköy gibi bölgelerde çok daha sağlıklı ve para getirecek bir projeyi gerçekleştiririm. Genel kurulda bu karar acilen alınmalı. Genel kurul üyelerinin de borcu yapan ödesin zihniyetinden uzaklaşmalı. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp faizli borçlar banka borçları kapandığı takdirde kulüp düzlüğe çıkabilir. İşte Beşiktaş’ın kurtuluş reçetesi:1- Plaza satılmalı2- Kulübün üzerinden geçinen menacerleri kulübe sokulmamalı3- Radikal kararlar alabilecek, Beşiktaş’ı ‘teslim değil temsil edecek’ yöneticilerle yola çıkılmalı.