Taşlar oturdu

Haberin Devamı ›
Bir tarafta Q7, Ferrari; diğer tarafta 11 tane Skoda... İşte fark ve kalite burada! Ama benim için kaliteden daha çok yürek önemli. Bu kalite farkına rağmen Beşiktaş’ta o yürek de vardı dün. Başta Quaresma... Bakın, jeneriklik golünden dolayı bunu söylemiyorum. Oyunun bütününde; hem hücumda hem de defansta Erhan’a yardımcı oldu. Ve tabiki Delgado’yla da çok iyi bir ikili oldular. Şimdi kafalar karışık. Neden mi? Holosko, Zapo, Erhan, kulübedeki Tabata ve Ferrari için papatya falları açılıyor. Gidecek mi, kalacak mı, gidecek mi, kalacak mı? Bu durum takımdaki oyuncuların performansını da ister-istemez etkiliyordu. Beşiktaş’ın dün en önemli handikapı ise futbolcuların birazda kendilerine oynama arzusu ve tribüne yönelik şov düşünceleriydi.
Delgado’yu en sona bıraktım. ‘Gidecek mi, kalacak mı’ların arasında... Schuster ona çok güveniyor. O da oynadığı bütün müsabakalarda onu mahcup etmedi. Şu andaki mevcut kadroda, yabancı kontenjanına kurban edilecek en son adam! Quaresma’ya acıdım. Önüne gelen tekme vurdu. Ligde de vuracaklar. Bu Allah’ın emri! Ama dün Belçikalı hakemim uyguladığı kuralları, acaba bizim Türk hakemlerimiz uygulayabilecek mi? Dün 2 tane oyuncu attırdı, turuda getirdi Quaresma. Dün bir de gözüm Ferrari’ye takıldı. Yeşil sahalardan daha çok, İstanbul geceleriyle manşetteydi. Rakip 9 kişi olmasına rağmen dağları delmiş, Ferrari de kendine gelmiş! Hakan’a gelince... Her ne kadar ona çok iş düşmediyse de, 39. dakikada maçın kader anında; karşı karşıya kurtardığı topla alkışı da haketti.
Schuster dün gördü ki; Ernst, Necip’siz olmaz! Olur da hafta içinde yazdığım gibi kalede Hakan’ı çok alkışlarız! Necip’le olursa; “Q7’yi Delgado’yu, Bobo’yu alkışlarız” demiştim. Görünen köy kılavuz istemiyor!