Arama

Popüler aramalar

Aysal'la olmaz!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Galatasaray şu an Süper Lig’de lider Fenerbahçe’nin 9 puan gerisinde... 9 gol eksik atmış ezeli rakibinden, 1 gol de fazla yemiş... Yani neresinden bakarsan bak, Türkiye’de işler yolunda değil...
Fenerbahçe ile arasına Kasımpaşa girmiş, Beşiktaş ve Sivasspor da var... Kasımpaşa’dan 7 gol az atmış, Beşiktaş’tan 2, Sivasspor’dan 4 gol geride... Kadrosunda son iki sezonun gol kralı Burak Yılmaz var; bir fenomen, Didier Drogba var; Umut Bulut var ve Hollanda’nın efsanelerinden Wesley Sneijder var. Muslera’yı, Selçuk’u saymıyorum bile!
Ve buna karşın tablo, işte böyle...

Galatasaray şu an Şampiyonlar Ligi’nde bıçak sırtında... Bu arenada 32 takım mücadele ediyor ve Galatasaray; Plzen (12), CSKA (12)ve Anderlecht’ten (11) sonra, Marsilya (10) ile birlikte Şampiyonlar Ligi’nin en çok gol yiyen takımı...
Şu an itibariyle grubunda ikinci sırada ve bunun anlamı şu: Halen Şampiyonlar Ligi’nde üst tura çıkabilir. Fakat tüm gruplardaki ikinciler arasında en az puan toplamış olanı (4)...
Üstelik bugün Madrid’de Real önüne çıkacak; grup sonuncusu Juventus da Kopenhag’ı ağırlayacak.

Galatasaray; Süper Lig’de Fenerbahçe’yi, Kasımpaşa’yı, Beşiktaş’ı ve Sivasspor’u geçebilir, sezon sonunda bir kez daha şampiyon olabilir. Çünkü henüz oynanmamış 22 hafta var.
Galatasaray; Şampiyonlar Ligi’nde hem Juventus’u hem de Kopenhag’ı geride bırakabilir, üst tura adını yazdırabilir. İyinin kötüsü bir diğer senaryo da şu; Grubu üçüncü sırada bitirip Avrupa Ligi’nde yoluna devam edebilir. Çünkü halen oynanacak iki maç var.
Saha içi gerçekleri böyle ve bu ihtimallerin hepsinin olma ihtimali var ve hem de bu ihtimaller yüksek...
Fakat saha dışında sorunları var Galatasaray’ın ve bu sorunlar çözülmezse eğer, ortalık toz duman olabilir.
Neler mi bu sorunlar?
Bakalım...

Öncelikli sorun yönetim...
Ünal Aysal çok iyi bir işadamı, çok iyi bir Galatasaraylı olabilir; fakat sportif açıdan çok başarılı bir yönetici olamaz...

Çünkü iyi bir Galatasaray Başkanı; Florya’da devrim yapmayı kafasına koymuşsa, bu devrimin zamanlamasını da çok önceden ayarlar... Sezona Fatih Terim ile başlayıp, 6. haftada onunla yollarını ayırmaz.
Çünkü sadece Fatih Terim gitmez o zaman... Onun koyduğu kurallar da, kurduğu sistem de, oluşturduğu takım da, oynattığı futbol da gider.
O varken, Florya’ya giremeyenler; o gittiği zaman çıkmazlar Florya’dan...
Bırakın yöneticileri veya profesyonelleri; basına ve taraftara kapalı idmana bile taraftarlar gider, futbolculara destek(!) verirler.
Florya’nın kapısını kim açar, neden açar, kimse bilemez, öğrenemez! Dua edelim ki, o kapıdan girip içeri girenler, sadece konuşmuştur futbolcularla... Ya sıcak temas sağlansa, bugün neler yazardık, düşünsenize...

Çünkü iyi bir Galatasaray Başkanı; yönetimde devrim yapmayı kafasına koymuşsa, bu devrimin zamanını da çok önceden ayarlar. Durup dururken bir olağanüstü kongre kararı almaz; yönetimle takım arasında köprü kuran Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak, ezeli rakiplerle korakor düelloya giren Adnan Öztürk gibi yöneticileri durup dururken saf dışı bırakmaz.
Elbette Başkan istediği yönetici ile çalışır, istediği ile çalışmaz. Bu konuda yorum yapmak da kimsenin haddine düşmez. Fakat en başta birlikte yola çıkılan, camiada ‘geleceğin başkanları’ olarak gösterilen isimler de böyle bir operasyonla kulüpten uzaklaştırılmaya çalışılmaz.

Çünkü iyi bir Galatasaray Başkanı...
Aynı zamanda Galatasaray Divan Kurulu Üyesi olmuş teknik direktörüne, sıradan bir profesyonel mualemesi yaparak ‘eleman’ demez.
Hadi ‘eleman’ dedin, ama madem ki profesyonel bakıyorsun olaya, o halde teknik direktörünü sahada takımını çalıştırırken kovmaz, kovulduğunu da yüzüne söyler, televizyon altyazısından ya da kızının telefonundan öğrenmesine izin vermez.
Takıma verilecek primi, teknik direktörü ya da çok sevdiği profesyonelleri dururken, takımın bir futbolcusuyla konuşmaz.
“20 milyon Galatasaray taraftarı, (bir parti ismini vererek) şu partiye oy verdi” demez.
Kuruluş amacı, “Türk olmayan takımları yenmek” olarak tarihe yazılan kulübü için “Galatasaray seksi bir kulüp” tanımını yapmaz.
“5 yıl içinde Avrupa Süper Ligi’ni kuracağım” demez.
1903 yılında kurulan Beşiktaş’tan bahsederken, “Galatasaray’ın 25 milyon, Beşiktaş’ın 6 milyon taraftarı var” ifadesini kullanmaz.
Defalarca “Yıldırım Demirören istifa edecek” demez, derse de o TFF Başkanı’nın o koltukta oturmasına izin vermez.
Vesaire, vesaire...

Hepsi bir kenara...
Naçizane bir teklifim var Sayın Ünal Aysal’a...
Lütfen bu takıma bir sol bek, bir sağ bek, iki stoper, bir de Melo ayarında orta saha alın...
Yeter!