Çıkar tiyatrosu!

Haberin Devamı ›
“Herkes eşit olsun” deseniz, yarısı karşı çıkar... Halbuki ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilk cümlesidir bu... Biri “Bu cümle tehlikeli, çünkü o zaman türban tamamen serbest kalacak” der; diğeri, “Türbanı ağzına dolayıp durma, dağdakilerin akrabaları da senin yanında oturmaya başlar o zaman” karşılığını verir. Dünyanın en masum isteğini sunsan bile bir taraf savunur, o taraf savunduğu için de karşı taraf karşısında durur.
Amma... “Maaşlarımıza yüzde 100 zam yapalım” derseniz, hepsinin elleri aynı anda havaya kalkar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ne ilktir bu ne de son... Gelenektir!
Naklen yayın ihalesi öncesi bütün kulüpler kardeştir! Başkanlar el ele, omuz omuza pozlar verir... İhale yapılır, yüzler güler, nasıl olsa hepsinin ortak bir çıkarı vardır. Bu nedenle kimse, karşısındakinin açığını kollamaz, belaltı vurmaz.
Amma... Çıkarlar çakıştığı an, durum değişir. Ne dostluk kalır ne gülen yüzler... Belaltı çakmalar başlar, herkes birbirinin adamlığını sorgular. Koca koca adamlar, bambaşka bir kimliğe bürünür, bakarsınız tanıyamazsınız. Çünkü dün başkaydılar bugün bambaşka...
Kulüpler Birliği’nin anayasası budur, değişmez!
102 yıllık bir çınardır Ankaragücü... Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı çıkartırsan Süper Lig’den, tarihi açıdan Süper Lig’in ağabeyidir yani... Ankara’nın bir takımı olduğu için siyasilerin de gözbebeğidir!
Amma... Düşmeye gör... Düştüğün an, ne ulu çınarlığını bırakırlar ne arkadaşlık-dostluğunu... Pirana gibi saldırırlar üzerine, yaşamak için tek çaren, o denizden kumsala çıkmaktır.
Transfer yasağın vardır, adam alamayacağın ortadadır. Fakat ‘senin oyuncularına saldırmayacağız’ diyenlerdir ilk taarruza geçenler...
Bir zamanların sevimli çocuğudur Emre... Ağabeyleri himayesine almıştır, herkes bayılmaktadır bu kendisi küçük yeteneği büyük çocuğa... Koskoca Hagi, ayakkabılarını bağlar; koskoca Fatih Terim’in ağzından övgüden başka bir kelime çıkmaz...
Amma... Her şey bir transferiyle biter, gider... Ne sevimliliği kalır ne ona bayılan insanlar... Artık ‘statlarda görmek istemediğimiz hareketler’den biridir o... Milli Takım’ın kaptanı da olsa Milli Takım’ın taraftarları tarafından ıslıklanır. Hadi Arena’daki tepkileri makul görelim, çünkü Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye gelmiş bir adam... Fakat çeyrek asır sonra Fenerbahçe’yi konuk eden Ordu’daki insanların alıp veremediği nedir onunla!
Melek değil Emre ve hatta öfkesini kontrol edemediği zamanlarda itici bir tip. Fakat Ordu’da birinci dakikadan son düdüğe kadar süren ‘Emre protestosu’nun haklılığı bu olamaz ki!
“Elbette Atatürkçü değilim” diyen bilim adamı; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu üyeliğine atanır bu ülkede...
Kaçakçılık yapan 35 sivil, askeri uçaklar tarafından terörist diye bombalanır.
TOKİ’nin eski başkanı, “Van şimdi en güvenli yer” der, bir gün sonra 6 küsurluk deprem olur, insanlar ölür.
Siyasetin neyse futbolun da odur işte...
Türk Futbolu’nun efsanesi Hakan Şükür, milletvekili seçilir, Spor Bakanlığı’na başka bir isim atanınca yorumculuğa başlar...
Basketbol Federasyon Başkanlığı seçimini kaybedenlerin, Futbol Federasyonu’ndaki yerleri hazırdır.
Şirketleri milyon Eurolarca kâr eden işadamları gelir kulüplerin başına, o kulüpleri iflas noktasına getirir.
Her siyasinin oğlu, bir futbol kulübünde aktif görev alır. Hiç bir olayda göremezsiniz onları, ama her açılışta en önde dururlar!
Beşiktaş’ın çocuğu Batuhan, İnönü’de küfür yer; Trabzon’un çocuğu Selçuk İnan, Avni Aker’de...
Hiddink alır paramızı gider, gidinceye kadar her şey güzeldir ama gittikten sonra her şey berbat olur birden...
Bu ülkede herkes ‘Her şey vatan için’ der. İnanmayın...
‘Her şey çıkar içindir’ çünkü özetle...