Arama

Popüler aramalar

Daha çok...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

"Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var. Daha geniş oto yollarımız,ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.

Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz. Çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz. Çok az okuyor çok fazla televizyon izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık. Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama ön yargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz. Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşturmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz. Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok
olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir.

Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlaki değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz. Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.” (George Carlin, Amerikalı bir komedyendi. 11 Eylül saldırısı ve ardından eşinin ölümü üzerine bu satırları yazdı.)
???
Daha büyük statlar yaptık, ama içlerini boşalttık, daha az taraftarımız var artık tribünlerde. Daha şatafatlı Arenalarımız var, ama içlerinden Atatürk’ü çıkarttık... Daha dev salonlar inşa ettik, ama artık yanyana
oturamıyoruz bile...

Daha büyük bütçelere ulaştık, ama daha az satın alabilir hale geldik. Daha kaliteli toplarımız, daha kaliteli formalarımız, daha kaliteli oyuncularımız var; ama sporumuzun kalitesi daha az. Daha çok seviyoruz kulübümüzü, ama daha çok nefret ediyoruz rakipten...

Televizyonlarımız HD artık, ama görmemiz gereken değerleri yitirdik.

Daha çok... Daha çok... Daha çok...

Ama; Aslında her şey daha az...
?
Ben; Daha alçak evler, ama daha uzun sabırların... Daha dar yolların, ama daha geniş bakış açılarının... Daha küçük evler, ama daha büyük ailelerin... Havanın kirli, ama ruhların temiz olduğu günlere dönmek istiyorum. Ben; Daha küçük ama daha dolu statları... Daha küçük, ama yanyana oturduğumuz salonları... Sibobu dışarıda toplarla oynadığımız ama daha çok eğlendiğimiz maçları... Kulübümüzü sevdiğimiz ama rakipten nefret etmediğimiz günlere dönmek istiyorum.
?
Ya siz?