Arama

Popüler aramalar

Drogba yaşlıymış

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Haftanın olayı: Didier Drogba

Şüphesiz müthiş bir transfer... İnanılmaz bir oyuncu, harika bir golcü ve bence hepsinden daha önemlisi... İyi bir insan... Tıpkı Kuyt gibi, bir yardım kuruluşu var mesela... Ülkesinde milli kahraman... Times’a kapak olmuş bir fenomen ve onlara göre ‘Dünyanın en etkili 100 ismi’nden biri... Fildişi’nde iç savaşı bitiren en önemli figür... Aldığı 3 milyon Euro’luk sponsorluk geliriyle Maldivler’de Ada almadı, ülkesinde hastane yaptırdı.

Peki ya sahanın içi!

1998’den bu yana (Le Mans, Guingamp, Marsilya, Chelsea ve Shenhua) 381 maçta 159 gol atmış. Fildişi Sahili’nde 93 resmi maça çıkıp 59 kez ağları havalandırmış. Chelsea forması giydiği dönemde 3 kez İngiltere Premier Ligi, 4 kez FA Cup, 2 kez Lig Kupası ve 2 kez Community Shield Kupası havaya kaldırmış.
Chelsea geçen sezon tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu’na uzanırken; başroldeydi.. Barcelona’yı eledikleri yarı final serisindeki performansı bir tarafa... Bayern ile oynadıkları finalde ‘maçın adamı’ seçildi. Önce maçı uzatmaya götürdü, ardından en son penaltıyı gole çevirip Chelsea’ye tarih yazdırdı.

Şimdi 10 milyon Euro’luk maliyeti için dudak bükenler var. Diyorlar ki, “Rakam uçuk, yaşı da 34...” İyi güzel ama Drogba, yukarıda saydıklarımı da geçen yıl bu zamanlarda yaptı!

*************

Sözü: “Yeniden gelmek için şimdi gidiyoruz...”

Ertuğrul Sağlam, Bursa macerasını noktalarken söyledi. Bir veda, bu kadar mı güzel edilir! Bir camiayı bırakıp giderken, bu kadar mı güzel mesaj verilir.

Şimdi ‘git’ hocam, bu şehir bekler seni. .

Kötüsü: Felipe Melo...

Derbi başladı; Galatasaray, 2000’lerdeki o efsane takım gibi, taarruza geçti. Müthiş bir baskı, inanılmaz bir oyun iştahı... Her şey Sarı-Kırmızılılar’ın lehine gelişiyordu. Kazanma arzusu böylesine üst düzey bir takımda, tek bir çürük elma vardı.

Hatırlayın; orta sahanın ortasında Veli ile girdiği ikili mücadeleyi... Hiç müdahale yokken kendini abartılı yere atışını, Veli ile yarattığı gerilimi... Sonra Beşiktaş ceza alanı önünde kendini yere bırakışını, faul vermeyen hakeme diklenişini...

10 Galatasaraylı kazanmak için yırtarken kendini, ‘Alicengiz oyunları’nın peşinde koşuyordu o... Takıldığım mesele bu; yoksa tükürdü mü tükürmedi mi? İnanın ki hiç umurumda değil...

**********

İyisi: Sanica Boru Elazığspor...

Fikstür çekildiği gün, ‘kümede kalmaları mucize’ diye düşünmüştük. Çünkü sırasıyla Fenerbahçe, Trabzon, Kasımpaşa, Beşiktaş, Bursa maçları vardı. Hatta o dönemin hocası Bülent Uygun, “Galatasaray eksik kalmış” diyerek durumu özetliyordu. 5 haftada 4 şampiyonla oynadılar. İlk yarıda 2 puan çıkartmışlardı bu periyottan, şu an ise henüz 2 hafta geride kalmasına rağmen 4 puana ulaştılar. Kadıköy’de beraberlik, evde Trabzonspor galibiyeti... Daha ne olabilir ki!

Hayal kırıklığı: MP Antalyaspor...

Liderlik defalarca ayaklarına kadar geldi, değerlendiremediler. 2012’nin son bölümünde müthiş işler başarırken, 2013’e feci girdiler. 6 resmi maçta 5 mağlubiyet, 1 galibiyet... Gidişat hoş değil elbette... Mehmet Özdilek ve talebelerinin bir an önce toparlanması dileğiyle...

***********

Soru işareti: Björn Vleminckx...

İlk maçında Antalya ağlarına 4 gol bırakmıştı. Yere göğe sığdıramadık. Eksiksiz, bütün gazetelerde röportajı yayınlandı. İkinci maçında Akhisar’a karşı hiç bir varlık gösteremedi. Rakip kaleye tek şut çekti, onu da kaleciye nişanladı. Fuat Çapa, basının yoğun ilgisi nedeniyle idmanları kapatmıştı, haklı çıktı.

**********

Golü: Albert Riera...

Kariyerindeki ilk kafa golünü attı. Galatasaray’ı 2-0 öne geçiren goldü bu... Bu açıdan çok da önemli değil aslında... Önemli olan, Riera ilk kafa golünü atarken, iki ayağı da yerdeydi! Zıplamadan kafa golü yani!

**********

Bombası: Şenol Güneş, Tolunay Kafkas ve aslında Sadri Şener!

3-1’lik yenilgi sonrası Şenol Güneş ‘İ’ dedi, Sadri Şener ‘Tolunay Kafkas’ müjdesini verdi! Oysa ki daha ‘stifa’ demesi gerekiyordu Güneş’in... Üstelik Fenerbahçe Aykut Kocaman’ı, Bursaspor Ertuğrul Sağlam’ı beklemişti kaç gün... Yani birazcık beklenmeliydi sanki, ikna için çalışılmalıydı! Başkan diyor ki, “Maçımız vardı, hızlı davranmalıydık!” Tamam da başkan, kupada zaten 4’te 4 yapmışsın ve neredeyse liderliğin bile garanti! Ve diyelim ki bu maçı da kazanman şart!

Kabul ama, 3 puan, Şenol Güneş’ten önemli mi?