Arama

Popüler aramalar

Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için

Abone OlGoogle News

Eskişehir, Sivas ve Kasımpaşa galibiyetlerinin ardından takım içinde çok şey değişmişti. Hatta Ersun Yanal ile Sow arasındaki gerginlik bile bitmişti. Sow, kadrodışı kalmanın zihninde yarattığı tahribattan kurtulmuş; son düdük çalana kadar mücadele eden takımına nasıl fayda sağlayabileceğini düşünmeye başlamıştı. Aslında buna mecburdu, çünkü tesislerde, idmanlarda, fitness salonunda ya da maçta; neresine dönerse dönsün, bambaşka kişiler hep aynı şeyleri söylüyordu: “Biz takım olarak inanırsak, mücadele edersek, yüreğimize ortaya koyarsak her maçı kazanabiliriz. Kaybedebiliriz, ama asla pes etmemeliyiz...”

***

“Eskişehir’de, Sivas önünde ve Kasımpaşa’da gösterdiniz ki; biz bir takımız... Sizin bu savaşçı ruhunuz, bize her maçı kazandıracaktır. Son dakikada attığımız gol için herkes ‘şans’ yorumu yapıyor. Ben elbette bu görüşe katılmıyorum. Siz de reaksiyon gösterin, Fenerbahçe’nin, yani bu ailenin büyüklüğünü gösterin. Şansın değil; mücadelenin kazandığını gösterin. Çıkın, son düdüğe kadar savaşın.” Elazığ maçı öncesi, Fenerbahçe soyunma odasında Yanal’ın bu sözleri yankılanıyordu. Takım içinde motivasyon tavan yapmıştı. Fakat içlerinden biri için, bu konuşmanın çok daha büyük bir anlamı vardı. Kasımpaşa maçında kadrodışı kalan Sow’un özlemi sona ermiş, Yanal bu kez Emenike’yi tribüne yollamış, ona ilk 11’de görev vermişti. Senegalli mesajı aldı, ağlara 3 gol birden bıraktı.

***

Yabancı kuralı gereği, her hafta birileri dışarıda kalacaktı. Yanal’ın elinde ise hepsi birbirinden değerli yıldızlar vardı. Kasımpaşa ve Elazığ maçlarındaki tercihleri, Yanal’ın forma adaletini gösterdi. Belki de Ersun hoca ile takım arasındaki gerçek kaynaşma, işte o an başladı. Artık tribüne çıkan da mutluydu, kulübe de oturan da, sahada oynayan da...

***

Galatasaray derbisi kazanıldı, Beşiktaş derbisi 10 kişi kalınmasına rağmen berabere bitirildi. İlk yarıda tek hayal kırıklığı, Karabük’te yaşanmıştı. Her şey yolunda gidiyordu. Ancak ikinci devre kâbus gibi başladı. Bu kez,sakatlıklar baş ağrıtıyordu. Emenike 18, Webo 19, Sow ise 20. haftada sakatlandı. Bu arada 19. haftada Eskişehir’e, 20. haftada Sivasspor’a kaybedildi, 22. haftada Elazığ ile berabere kalındı. Üç maçta da ciddi hakem hataları vardı. Özellikle Sivas’ta Yunus Yıldırım’ın yönetimi, Sarı-Lacivertli camiada infiale yol açmıştı. Tablo sıkıntılıydı: Emenike, Webo, Sow sakattı... Egemen, Baroni cezalıydı. Üç maçta 8 puan kayıp vardı, rakiplerle aradaki puan farkı neredeyse sıfırlanmıştı. Ancak...

***

Haberin Devamı

Santrforların yokluğunda önce Aziz Yıldırım sonra da savunmacılar devreye girdi! Ersun Yanal ve talebeleri yerlebir edilirken, Başkan’ın ağzından şu cümleler dökülüyordu: “Bu takım şampiyon olacak...” Kasımpaşa maçını Bekir kazandırdı, Elazığ’da beraberliği Topal getirdi, Gençlerbirliği maçını Emre Belözoğlu aldı. 24. haftada sıkıntılar bitti. Santrforların hepsi sahaya dönmüştü ama Emenike’nin dönüşü bir başkaydı! Üst üste Trabzon, Erciyes, Gaziantep maçlarında Fenerbahçe’nin 6 golünün 4’ünde, alınan 9 puanın tamamında onun imzası vardı. Bursa maçı ise santrforların defilesine şahit oldu: Asistler Emenike’den, goller Kuyt, Sow ve Webo’dan...

***

Bu süreç, şampiyonluk günü açılan o pankartın doğduğu süreçti... Çünkü sakatlar, cezalılar, hakem kararları ve daha bir çok olumsuzluğun yaşandığı bu anlarda, Fenerbahçe’yi yeniden ayağa kaldıran yegane güç ‘takım ruhu’ydu. En çaresiz anlarında, hep kendi kahramanını yarattı Fenerbahçe... Bir gün Kaptan Emre çıktı sahneye, bir başka gün Bekir İrtegün... “Fenerbahçe için henüz erken” denilen gencecik Alper harikalar yarattı, Caner Erkin kendini aştı. İhtiyaç anında Holmen kurtardı takımını, hiç umulmayan bir anda Kadlec... Gökhan dizindeki yırtıkla oynadı, Volkan ‘ameliyat şart’ denmesine karşın masaya yatmadı. Bu süreç, şampiyonluk günü pankart olarak Kadıköy’de açıldı: “Biz bir aileyiz... Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için...”

Filmin adı: Doksanlar - Başroller: Webo, Emenike, Egemen

Süper Lig’in 4. haftasında büyük bir kırılma yaşanabilirdi. Bir hafta önce Sivas önünde harikalar yaratan Fenerbahçe, bu kez ligin flaş ekiplerinden birine konuk oluyordu. Maçın özeti şuydu; Kasımpaşa öne geçiyor, Fenerbahçe yakalıyordu. Dakikalar 90+2’ye geldiğinde skorbordda 2-2’lik eşitlik yazıyordu. Artık evlerde televizyonlar kapatılmaya başlanmış, statta ‘kalabalığa kalmayalım’ diyerek eve dönüş yolculukları başlamıştı. Tam da o anda Pierre Webo çıktı sahneye ve daha sonra ‘serisi çekilecek bu filmin galasını’ yaptı. Kasımpaşa deplasmanından uzatmalarda attığı golle galip dönen Fenerbahçe, sonuçta üç puandan çok daha fazlasını kazanmıştı; Özgüven... İşte bu duygu, ligin ilerleyen haftalarında
defalarca gol olarak vücuda gelecek, Fenerbahçe’ye mucize puanlar kazandıracaktı. Kayseri’deki Erciyes maçında 90+5’te Emenike attı; Bursa’da 90+1’de gelen Batalla golüne 90+4’te Egemen yanıt verdi; Antalya’da 90’da Sow vardı. Kasımpaşa, Erciyes, Bursa ve Antalya... Dört zorlu deplasmanda, 4 uzatma golüyle gelen 12 puan... Fenerbahçe, ligin bitimine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan ederken, bu maçların önemi bir kez daha hatırlanacaktı.

Sivas'ta yaşananlar hakem hatası değildi


Eskişehir, Sivas ve Elazığ maçlarındaki hakem kararlarını sorduk Fenerbahçeli bir futbolcu dosta... İşte görüşleri; “Sivas’ta yaşadıklarımız herkesi şaşkına çevirdi. Kimse yüksek sesle söylemese bile, herkes içinden ‘önümüzü kesiyorlar, bilerek böyle yapıyorlar’ diye düşünüyordu. O ana kadar hakem hataları olduğuna inanıyorduk, Sivas maçından sonra bizim önümüzü kasten kesmek isteyenlerin olduğuna inanmaya başladık. Verilmeyen penaltılar, görülmeyen fauller, gösterilmeyen kartlar ve bizim aleyhimize inanılmaz hatalar... Öyle kartlar çıkartılıyordu ki bizim takıma... Panik yaşamadık desek yalan olur, fakat kısa sürede toparlandık. Biliyorduk ki, şampiyon olmamız için sadece maçları kazanmakla kalmayıp, savaşarak başka engelleri de aşmamız gerekiyordu. Karar aldık, savaşacak, engelleri aşacaktık.”

Yarın:

15 metrekarede 5 saatlik zirve!
Evet... Arena'da tuzağa düştük!
Ağladı, ağlattı... Güldü, güldürdü...

Haberin Devamı