Arama

Popüler aramalar

Her şeyi bilen adam

Abone OlGoogle News

Şike ve teşvik operasyonunun da cılkını çıkartmayı başardık. Zaten aksini beklemek abesle iştigaldi.

Haberin Devamı

Çünkü on yılda bir darbe gören bu ülkenin çocukları değil miyiz hepimiz? Bir yandan darbeler yüzünden askeri suçlayan; diğer taraftan “Türk Ordusu bu ülkenin en büyük güvencesi” diyen biz değil miyiz? Dün ‘kahraman’ ilan ettiklerimizi bugün topyekün ‘vatan haini’ ilan eden kim?
Çünkü yardım kampanyalarını bile fırsat gören bu ülkenin çocukları değil miyiz hepimiz? Yardıma muhtaç herkes için ayağa kalkan da biziz; toplanan yardım paralarını özel hesaplarımıza aktarıp ‘ölülerin ve hatta öleceklerin üzerinden zengin olan’ da...

Çünkü bir ülke diğer bir ülkeye saldırdığı için ‘Savaşa hayır’ der halkımızın büyük çoğunluğu, ama halkımızın içinden gelen güvenlik görevlileri döver o ‘Savaşa hayır’cıları... Barış isterken dayak yeriz biz!
Seçim yaklaşır, Türkiye’nin her yanına bayraklar, flamalar asılır... O bayrakların, o flamaların hepsinin parasını ‘Devlet’ karşılar. Yani aslında sizin-bizim ödediğimiz vergiler bayrak olmuştur, flama olmuştur, caddelere asılmıştır. Sağcısı solcusu aynıdır partilerin, ‘kim daha çok bayrak asarsa, daha çok oy alacaktır’ sanki... Keriz yerine koyarlar bu halkı, sanki hiçbir şey düşünemez, oradaki iki bayrağa kanar bu ülkenin insanları... Bayrak-flama asacağınıza yoksullara yardım edin deseniz; ‘hayır’ derler. Çünkü ‘aç doyurmak’ oy getirmez!

Haberin Devamı

Çocuk Esirgeme Kurumları’nda ‘müdür dehşeti’ vardır, ‘tecavüz skandalı’, ‘intihar’ vardır...

Yılların sinema oyuncuları, futbol yıldızları, tiyatrocuları zemin kattaki güneş görmeyen evlerinde ölü bulunurlar.

“Cennet, onların ayakları altındadır” deriz hepimiz, ama bu ülkede her gün bir anne öldürürüz.
Bizler sadece izleriz... Birkaç dakikalığına kötü olur içimiz, belki birkaç damla gözyaşı dökeriz, ama hepsi bu kadar işte...

* * *

Bu ülkede bunları yaşarız biz... Siyasetinde, ekonomisinde, emniyetinde ya da mitinginde böyle yaşayan bir ülkenin insanları, sporda farklı olabilir mi?

“Şike ve teşvik operasyonunun da cılkını çıkartmayı başardık” demiştik ya en başta... Oradan devam edelim...

‘Gizlilik’ kararı bulunan bu davada, sanıklar ve avukatları haricinde hemen herkes bilgi sahibidir!
Mehmet Baransu adlı gazeteci, sürecin öncesini bir tarafa bırakın, sonrasını bile bilmektedir! Spor gazetecilerinin hepsinin korkak olduğunu, hepsinin ’içinden konuştuğunu’ söyleyecek kadar ‘spor basını’na bile hakimdir zat-ı muhterem! Fakat bu gazete Fanatik ve acaba Fanatik’ten kaç kişiyi tanımaktadır Baransu? Ya da spor dünyasından kaç kişiyle ‘merhaba’sı vardır? Biz çok büyük bu gazeteciyi(!), önce ‘Ergenekon’ sonra ‘şike operasyonu’nda tanıdık. İki çok ‘gizli’ davada, ‘her şeyi bilen’ adam olarak! Bu da bizim ayıbımız belli ki!

‘Gizlilik’ kararı bulunan bu davada ‘delil’ sayılması muhtemel telefon konuşmaları ‘çarşaf çarşaf’ yayınlanmıştır.

Ya ‘gizlilik’ ilkesi ihlal edilmiştir, ya da yargı müdahale etmediğine göre yayınlanan bütün belgeler düzmecedir. Gizlilik ihlal edilmişse bu bir suç değil midir? “Dava sürüyor. Yargıdaki bir konu hakkında yorum yapamayız” denirdi eskiden...

Haberin Devamı

Şimdi bütün televizyon kanallarında, gazetelerde yapılan şey nedir?

* * *

Yaşanan bu kuralsızlıklar nedeniyle kamuoyunun gözünde artık Fenerbahçe suçludur! Bülent Uygun sabıkalıdır. İbrahim Akın maç satmıştır. Beşiktaş transfer yaparken şikeci sayılmıştır! Çünkü yaratılan bu ortam, bu sonuçları doğurmuştur. Yargı, ‘suçsuz’ dese bile, bundan yıllar sonra, bu ülkenin birçok stadında ‘Fenerbahçe ile şikenin bir arada geçeceği’ marşlar okunacaktır.

Yaşanan bu kuralsızlıklar nedeniyle kamuoyunun gözünde Emre Belözoğlu da, Gökhan Gönül de, Alex de ve hatta İbrahim Toraman da, Quaresma da suçludur! Onların döktükleri terin hiçbir önemi yoktur. Çünkü yaratılan bu ortam, bu sonucu doğurmuştur.

* * *

Hâl böyleyken; Mehmet Ali Aydınlar, kararın önümüzdeki hafta verileceğini söylemektedir. Sayın Futbol Federasyonu Başkanı farkında değil mi? Bu ülkede günler öncesinden karar verildi, ip çekildi!

Sayın Tanman...

Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ayıpladı Türk Telekom Arena’da yapılanları maçtan hemen sonra... Milli Takımlardan Sorumlu Yönetici Cüneyt Tanman ise maç bitiminde teknik analizler yaptı. Oysa ki, bu analizleri yapacak Guus Hiddink, Oğuz Çetin gibi isimler vardı. Yıllarca Galatasaray formasını terletmiş, yıllarca Galatasaray Kaptanı olarak taraflı-tarafsız tüm sporseverlerin övgüsünü kazanmış Tanman, Emre konusunu önceki gün yorumladı. Maçtan tam 48 saat sonra... Ben, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu imzasıyla da birkaç cümlelik bir değerlendirme bekliyordum, ama önemli bulmamışlar demek ki!

Haberin Devamı

Bu önemli bir ayrıntı, fakat asıl dikkat çekilmesi gereken, bu protestoların sadece Emre üzerinden yorumlanıyor olması... Çünkü tribündeki futbolseverler, sadece Emre’yi değil tüm Fenerbahçeli futbolcuları top ayağına geldiğinde ıslıklamış; maçtan önce de sadece Galatasaraylı oyuncuları tribüne çağırmıştır. Beşiktaşlı İsmail de, Bremenli Mehmet de, Trabzonsporlu Burak da protesto edilmese bile sevgi gösterilerinden yoksun bırakılmıştır.

Sorun Emre’nin ıslıklanması değil, sorun yaşanan kamplaşmadır.

Ne yani; maç Avni Aker’de oynansa, Trabzonspor taraftarı sadece Burak’ı mı tribüne çağırmalıdır?
Ya da İnönü’de sadece Köybaşı mı alkışlanmalıdır?

Bu durum; ‘şike ve teşvik operasyonu’ndan çok daha önemle masaya yatırılmalıdır. Çünkü ‘şike ve teşvik operasyonu’nda kulüpler vardır; bu davada ise ‘Milli Takım...’

Milli değerlerimiz yerle yeksan olurken; Fenerbahçe’den Beşiktaş’tan Mersin İdmanyurdu’ndan kime ne?
Öyle değil mi Sayın Başkanım!

Arda...

“Hayallerimin peşinden koşuyorum” dedi ve gitti...

“Gol ya da goller atıp, puan ya da puanlar kazanmak istiyoruz” cümlesini ezberlemiş bir futbol dünyasında
gazetecilik yapan biri olarak, Arda Turan’a hayranlık besliyor olmamın en büyük nedeni işte bu...
Küfürü çıkarsanız, “Galatasaray forması nerede Adnan abi” sözleriyle, yapılan rengarenk formaları eleştirecek kadar zeki...

“Beni en iyi Fatih hocam anlar. Çünkü o Fiorentina’ya gittiğinde de ben çok üzülmüştüm” diyecek kadar kurnaz...

Futbolculuğu zaten ortada... İspanya, onun gidebileceği en iyi Arena...

Yolun açık olsun Arda..

Sen artık sadece Galatasaray’ı değil, Türkiye’yi temsil ediyorsun orada...

Bu sözünü asla unutma...

Ölü yiyiciler!

Telefonu çalar, karşıdaki ses, “Babam öldü” der. Arayan kardeşidir ve arkadaşım atlar otobüse, memleketine gider. Yaklaşık 5 saatlik bir yolculuğun ardından babaevine gelir. Üniversite için ayrıldığı
o eve, babasının cenazesi için dönmüştür. İki katlı ahşap evin merdivenlerinden ağır ağır yukarıya çıkar. Çünkü babasının cansız bedeni, üst kattadır. Kefenlenmiş, üzerine bir bıçak konulmuştur babasının cansız bedeninin üzerine... Ağlamaklı bir ifadeyle yanına yaklaşır, ‘O’ yaşarken yapamadığı şeyi yapar. Hakkını helal eder babasına, hakkını helal etmesini ister.

Bu arada 1’i kız, 2’si erkek üç kardeşi de odadadır. Kendi aralarında, hangi bahçeyi kimin alacağını, hangi evin kimde kalacağını konuşmaktadırlar.

Odanın ortasında babasının cansız bedeni ve etrafında mal paylaşmaya çalışan kardeşleri... Hışımla çıkar odadan ve kardeşlerine tek bir cümle söyler: “Sakın beni bir daha aramayın...”

Bu, yaşanmış bir olaydır...

* * *

NOT: Bugün bu olayların benzeri, çok önemli bir kulübümüzde yaşanmaktadır.