Niang ruhu!

Fenerbahçe Stadı’ydı o zamanlar adı... Todor Veselinoviç’ti teknik direktörü... Tam 103 gol atarak rekor kırmış, şampiyon olmuştu Fenerbahçe...
Son maçta rakip Sarıyer’di. Sarıyer’in yıldızı Selçuk Yula’ydı. Hakem Özcan Oal, 22. dakikada penaltı çaldı, Selçuk topun başına geçti, vurdu ve Tony Schumacher’i mat etti. Zaten Selçuk’un kullandığı penaltıları kim kurtarabilmiş ki!
Yıllar sonra Galatasaray’a gittiğinde bile “Ben Fenerbahçeliyim” diyen Selçuk, o gün Sarıyer adına Fenerbahçe ağlarına bırakmıştı o golü... Penaltı noktasından santra noktasına kadar olan yaklaşık 40 metre, belki de 40 kilometre gibi gelmişti. Belki de hayatının en uzun yolunu yürüdü o gün!
Ancak...
Tribündeki 25 bin kişi ayağa kalkmış, Sarıyer’in golünü atan Selçuk Yula’yı alkışlıyordu. Gözyaşlarına boğuldu Selçuk... Ekmeğini veren Sarıyer’e hizmet etmenin onuru, canı kadar sevdiği Fenerbahçesi’ne attığı golün hüznüne karışmıştı.
************
Geçtiğimiz pazar gecesi, Türkiye macerasına Fenerbahçe ile başlayan Mamadou Niang’ın, Beşiktaş formasıyla Fenerbahçe ağlarına attığı golü ve sonrasını görünce aklıma geldi.
Niang’ın yüz ifadesinde; yıllar önce Selçuk Yula’nın yaşadığı o tarifsiz ‘hüzün-mutluluk’ ikilemini gördüğümü düşündüm.
Muhtemelen ruh hali de aynıydı.
Bir yanda; maaşını ödeyen kulübe karşı sorumluluklarını yerine getirmek...
Diğer tarafta; daha birkaç ay önce attığı gollerle coşturduğu camiayı, şimdi iki dakikada yerle bir etmek...
************
Beşiktaşlılar da Fenerbahçeliler de gurur duymalı Niang’la...
Fenerbahçeliler de Sarıyerliler de gurur duymalı Selçuk Yula’yla...
Bursasporlular, Sercan Yıldırım’a kızmamalı asla...
Ya da Galatasaraylılar, Stancu’ya...
Çünkü doğrusunu yapan adamlar bunlar...
************
Mevzuya başka bir açıdan devam edeceğim. Yine geçtiğimiz günlerde birebir gözümün önünde gerçekleşen bir olayı anlatarak...
Umut Tufan... Bizim WEB TV’nin çalışanlarından... Yanında küçük bir çocuk soruyor: “Hangi takımlısın?” “Göztepe” diyor Umut, çocuk ısrarla sormaya devam ediyor: “Başka hangi takımlısın? Gerçek takımın ne yani?”
************
‘Endüstriyel futbol’ deniyor ya şimdi... Sosyetenin taktığı isim bu bence!
Haberin Devamı ›
Aslına bakarsanız ‘Futbol Pazarı’dır bu...
Yani, büyüyen sermayenin, futbola hakim olduğu; futbolun saha içinde dökülen terden daha çok, başparmağınızla saydığınız para ile kıyaslandığı bir pazar...
Parası olanın güçlü, parası olmayanın güçsüz olduğu sistem...
Futbolcunun ‘bir oyun oynamak’, ‘eğlenmek’, ‘eğlendirmek’ten daha çok; ‘para karşılığı hizmet vermek’ anlayışını taşıdığı sistem...
Tribünlerde bile sevginin değil, rantın konuşulduğu; amigoların ultra lüks otomobillerle gezdiği sistem...
‘Forma aşkı’nın değil; ‘sonuç aşkı’nın tavan yaptığı sistem...
************
Evinizdeki büyüğünüze sorsanız; “Biz eskiden yanyana izlerdik Fenerbahçe-Galatasaray maçlarını” diye başlarlar söze...
Öyleydi gerçekten...
Fakat bir şeyler değişti işte... ‘Kapitalizm’ bir virüs gibi girip çökertti o sistemi!
Haberin Devamı ›
************
Statlarımız daha yeni, daha modern ama o eski ruh yok artık içlerinde... (Baksanıza... Bırakın rakip olmayı; aynı takımı tutan adamlar bile birbirlerine düşmanlık besliyor.)
Futbolcularımız daha güçlü ve malzemeleri daha kaliteli, ama o eski ruh yok artık içlerinde... (Kaçı tekmeye kafa uzatıyor, kaçı kırık parmakla oynuyor şimdi?)
Hakemlerimiz daha bilgili ve teknoloji hep yanlarında, ama o eski ruh yok artık içlerinde... (Hangisi hatasız bir maç yönetebiliyor?)
Yöneticilerimiz daha zengin, daha bilgili... En azından tahsil durumları bu yorumu yaptırıyor. Ama o eski ruh yok artık içlerinde... (Hoşgörü falan bitmiş artık... Hepsinin ağzından nefret kokan sözcükler dökülüyor.)
************
Haberin Devamı ›
Bu nedenle önemsedim Mamadou Niang’ın ruh halini; bu yüzden Selçuk Yula’yı hatırladım belki de.
Bu sistemde Göztepeli kalabilmek bu yüzden çok önemli, ya da Gençlerbirliği taraftarı olabilmek...
Benim özlemlerim bunlar, kahramanlarım da Selçuklar, Niang’lar...
Bu yüzden benden uzak dursun, bu sistemin kahramanı olan Kazım Kazım’lar!