O locanın adı Alex olsun

Haberin Devamı ›
Tarih; 25 Kasım 2010... Bakın, ne yazmışız...
Brezilya-İstanbul hattında uzun bir maraton... Her gidişte ikna çabaları, her dönüşte soru işaretleri... Bir türlü bitmiyordu transfer...
14 Ocak 2004’te, koyu Galatasaraylı Fatih Altaylı’nın yazısı özetliyor aslında o günleri:
“Gazetelerde Fenerbahçe’nin transfer haberlerini okudukça gülüyorum. Bir camianın taraftarları ile bu kadar mı dalga geçilir! Haftalardır bir Alex yaygarası. Geliyor, gelecek, eli kulağında. Taraftar da heyecanlanıyor, umutlanıyor. Sevgili Fenerbahçe taraftarları bu haberlere sakın kanmayın. Alex malex gelmiyor. Gelmez. Gelemez.
Geçen yıl Real Madrid’in transfer listesinin en başındaydı. Canının çektiği futbolcuyu tereyağından kıl çeker gibi alan, Barcelona’nın elinden Beckham’ı kapan Real Madrid bu Alex’i alamadı. Bu yüzden Alex’in Fenerbahçe’ye gelme olasılığı yok.”
Fenerbahçe’nin ısrarları sürüyor; ancak Parma’da sıkıntılı günler geçiren Alex, “Kötü bir Avrupa macerasına daha tahammülüm yok” diyerek ayak diretiyordu. Sonunda; Parreira devreye girdi ve Alex’i ikna etti.
..Ve 19 Haziran 2004’te İstanbul’a geldi, ‘Gelmez’ denilen Alex... O günden bu güne 6 yıl geçti. Çok gol attı Alex, çok attırdı. İstanbul’da paparizlere bir kez bile iş vermedi. Herhangi bir takım arkadaşıyla kavgasını kimse görmedi. Rakip takım futbolcularına da saygı gösterdi, kendi takım arkadaşlarına olduğu kadar... Saha içinde olduğu kadar saha dışında da örnekti.
Eşi Danianne, çocukları ve akrabaları için bir loca almak istedi. Başkan Aziz Yıldırım ile görüştüğünde, “Bütün localar dolu” yanıtını aldı. Bekledi Alex... Sıra, ‘O’na gelinceye kadar. 2 sene sonra sırası gelmişti. İndirim yaptırmadı Kaptan... İş adamları ne kadar ödüyorsa, ‘O’ da o kadar ödedi. Yıllık 100 bin Euro civarı... Türkiye’de locası olan ilk futbolcuydu artık ‘O’... Maçlarda ‘O’ sahada, ailesi locada; aile boyu Kadıköy’deydiler yani. Golünü atıyor, locasına koşuyor, ailesine selam yolluyordu. O locanın altında bir de ‘Alex tribünü’ oluşuyordu zamanla... O günden beri o loca Alex’in.
Profesyonel bir iş yapıyor, karşılığında parasını alıyor Alex... Fakat cebinden loca parasını veriyor, kulübüne maddi anlamda da katkı sağlıyor. Özel bir durum bu; özel bir adam Alex... 3 bininci golü atınca, ‘O’nu yazan çizen birden çoğaldı. Fakat onu eleştirenleri, ‘Alex futbolcu değil’ başlığıyla tam 4 kez eleştiren bir yorumcu olarak, bu öneriyi yapmayı kendimize hak gördük.
Fenerbahçe Yönetimi’ne bir önerimiz var: Alex bugün var, yarın yok. Sizler; Dereağzı’na Lefter Küçükandonyadis, Samandıra’ya Can Bartu isimlerini veren, onları yaşarken onurlandıran yöneticilersiniz. Bence ‘O locanın’ adını da ‘Alex de Souza’ koyun...
Alex gittikten sonra da ismi Kadıköy’de varolsun. O locayı, Alex’ten sonra alanlar, kendilerini özel hissetsin. Hatta Alex ziyaret için geldiğinde İstanbul’a, o locanın sahibi onları konuk etsin.
Bizce büyük futbolcu Alex ve Fenerbahçe taraftarı Danianne için bu jest yapılır. Sizce?
Bugün 29 Ağustos 2012... Düşüncemizde bir değişiklik yok. Alex’in bir hata yaptığı doğru, fakat doğruları yanlışlarından bin kat fazla değil mi?
Kimse bunu, Aykut Kocaman’a karşı bir tavır olarak da düşünmesin. Çünkü bu durumu; ‘çok sevdiği Fenerbahçesi’nden çok büyük haksızlıklarla kopartılan Aykut Kocaman anlar en iyi...
Böylesine müthiş bir serüven, en azından onurlu bir vedayı gerektirir.
Öyle değil mi?