Arama

Popüler aramalar

Samuel Eto'o

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

10 Mart 1981’de Douala’da (Kamerun) doğdu. Her Afrikalı’nın rüyasını gerçekleştirdi, Avrupa’ya gitti. Real Madrid altyapısında yetişti; 1997’de, La Liga’yla tanıştı. Sonrası rüya gibi... 2000-2004’te Mallorca’da 120 maçta oynadı, 48 gol attı. 2004-2009 yılları arası Barcelona’daydı; 145 maçta 108 gol... 2009-2011’de İnter’de, 67 maçta 33 golü var. 2011-2013’te Anzhi; 53 maçta 25 gol... 2013-2014’te Chelsea; 21 maçta 9 gol... 2014-2015’te Everton; 14 maçta 3 gol... 2015’te Sampdoria’da, 18 maçta 2 gol... Kamerun Milli Takımı’yla 118 maça çıktı, 56 gol attı.

Mallorca ile İspanya Kral Kupası’nı kazandı. Barcelona ile 3 kez La Liga şampiyonluğu, 1 kez İspanya Kral Kupası, 2 kez İspanya Süper Kupası, 2 kez Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdı. İnter ile 1 kez Serie A şampiyonluğu, 2 kez İtalya Kupası, 1 kez İtalya Süper Kupası, 1 kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 1 kez FIFA Kulüpler Kupası’nı kazandı. Kamerun Milli Takımı ile 2 kez Afrika Uluslar Kupası, 1 kez Olimpiyat Altın Madalyası aldı.

1 kez Afrika’da Yılın En İyi Genç Futbolcusu seçildi. 4 kez Afrika’da Yılın Oyuncusu seçildi. 4 kez ESM Yılın Takımı Oyuncusu seçildi. 2 kez UEFA Yılın Takımı Oyuncusu seçildi. 1 kez FIFA’da Yılın En İyi 3. Oyuncusu seçildi. 2 kez Afrika Uluslar Kupası Gol Kralı oldu. 1 kez UEFA’da Yılın En İyi Forveti seçildi. 1 kez İtalya Kupası Gol Kralı oldu. 1 kez Rusya Ligi’nin En İyi Oyuncusu seçildi. 2015’te Altın Ayak Ödülü’nü aldı.

Ve en sonunda Antalya’ya geldi. İtiraf etmeliyim ki, ben de, “Emeklilik için Antalya’dan daha iyi bir yer mi bulacak” demiştim. Yanılmışım. Geldiği günden beri her maça ilk onbirde çıktı. 15 maçta 13 gol attı, 3 asist yaptı. Antalya’nın zaten 25 golü var! Her maç öncesi motivasyon konuşmasını o yaptı. Geldiğinde Yusuf Şimşek’e, “Ben çalışmayı çok severim, kaybetmeyi hiç sevmem” demişti. Gittiği gün de, “Sen, hayatım boyunca hep hocam ve dostum olarak kalacaksın” diyerek vedalaştı. Galatasaray’a gol atıp yumruk şov yaptığında, bunun ‘rakibe saygısızlık’ olarak düşünüleceğini anladı. Özür diledi. Yetmedi... Maç sonrası, o tribüne gitti, formasını hediye etti.

Şimdi Antalya’ya ilk geldiği günlere gidelim. Hakan ağabey (Can) anlattı. Bir arkadaşı, Eto’o ile tanışmak istemiş. Kulüp yetkilisi onu, tesislere götürmüş. İçeride futbolcular var. Bir çoğu yerinden doğrulmaya gerek duymadan öylesine selam vermiş, bazıları buna bile gerek duymamış. Biraz sonra kafeteryaya gelen Eto’o, küçük-büyük demeden herkesle tek tek tokalaşmış ve daha sonra yemek eşliğinde sohbet etmişler. Kafeteryadan çıkarken, aşçıbaşı yemekleri beğenip beğenmediğini sormuş. “Harika” yanıtını verdikten sonra servis penceresinden kafasını uzatmış ve tüm çalışanları dışarıya davet etmiş. Garsonundan bulaşıkçısına, hepsinin elini tek tek sıkarak teşekkür etmiş.

Bir tarafta, Fernandao, Van Persie gibi yıldız kulübede otururken kendisini onbirde tercih eden hocasına trip atıyor. Tolga Zengin, bir gece ansızın sakatlanarak derbiye çıkmıyor. Derbiyi kaybeden Selçuk İnan, “Hakemler haddini bilsin” diyor.

Diğer tarafta Samuel Eto’o... Evi, müzeyi andıran bu adamdan, birazcık kapris bekliyoruz, onu bile esirgiyor! Futboldan fazlasını sundu şimdiden, sunmaya devam edecek gibi görünüyor.