Bu yolun sonu çıkmaz sokak
Serdar Bapoğlu, yelken dünyasındaki son gelişmeleri kaleme aldı.

TYF ile yat yarışı düzenleyen kulüpler arasındaki gerginlik, “çözüm” yerine “çözümsüzlük” sürecine doğru koşar adım ilerliyor.
Kulüplerin “ortak tavır” konusunda bir araya gelmeleri ile eş zamanlı olarak federasyon da Yelken Hakem Talimatı'nda değişiklik yaptı. Buna göre “kaçak” yarıştaki hakemlere disiplin yolu göründü.
Bu yazının başlığı aslında “TYF’den bir yasak daha!” olmalıydı. Ancak elimiz varmadı. Zira biz ortadaki sorunun aşılması için karşılıklı gövde gösterisi yapmak ve gerilimi tırmandırmak yerine, uzlaşmadan yana çözüm yollarının henüz kaybolmadığı inancındayız.
Hemen belirtelim ki, bu yolda “rota düzeltmesi” yapmadan ilerlemek, son fırsatı da ortadan kaldıracak.
HAKEMLERE DİSİPLİN YOLU
Kulüplerin bir şekilde TYF’nin “parasını alamadığı yarışı engelleme” gayretinden sakınmak amacıyla yöntem arayışları sürerken, federasyon bu kez Yelken Hakem Talimatı’nda değişikliğe gitti. Buna göre, TYF tarafından görevlendirilmeyen hakemler, bir organizasyonda yer aldıkları takdirde Federasyon Yönetim Kurulu kararıyla Disiplin Kurulu’na sevk edilecek.
Bu durumda ortaya tüm bu “yasaklama”, “engelleme” ve “inatlaşma”lar sonucu tuhaf bir fotoğraf çıkıyor.
Bir yandan filo güçleniyor, ekiplerin seviyeleri yükseliyor, yatçılık ileriye doğru bir atak geliştiriyor, diğer yanda bu çaba bizzat yelkencilerin kullandıkları oylarla yapılan seçimde işbaşına gelen Türkiye Yelken Federasyonu yönetimi tarafından adeta “Bana tabii olmazsanız size nefes aldırmam” denilerek engelenyor.
Gelişme böyle mi sağlanacak?
Mesele böyle mi çözülecek?
AĞABEYLER ORTAYA ÇIKSIN!
Elbette ki yatçılar kadar TYF’nin de kendince haklı nedenleri olabilir. Ancak “kronik” bir hal alan sorunun çözümü yargıya gitme yolu da dahil olmak üzere bu şekilde aranmaz.
Tarafların mutlaka ve mutlaka bir masanın etrafında buluşması gerek. Teker teker yapılan görüşmelerle değil, beraberce tartışarak bir uzlaşma yolu bulmalılar. Belki de yelkenin duayeni olan ağabeylerimiz bir kenardan konuyu izlemek yerine, kollarını sıvayıp bu buluşmanın gerçekleşmesi için hemen harekete geçmeliler.
ÖNÜMÜZDE ÖRNEK ÇOK
Genel tabloya baktığımızda, yelkencilikte henüz alfabenin “A” harfinden “B” harfine geçemediğimizi görüyoruz… Dünya bu konuda koşar adım ilerlerken bizler daha işin başında tökezliyoruz. Acı veren bir durum.
O halde dünyaya neden bakmıyoruz?
Bu konuda “ileri seviyede” olan “uzmanlaşan” Holanda, Fransa, İspanya, ABD hatta Rusya’da bu işler nasıl yürüyor?
Modellerini inceledik mi? Sentezini yapıp bize hangisinin uygun olabileceğini tartıştık mı? Uygun olabilen en yakın modeli, Türkiye’ye uyarlama konusunda bir çaba gösterdik mi?
Biz bilmiyoruz, bilenler varsa deneyimlerini paylaşsınlar.
Böylece “el yordamı” ile yürümeye çalıştığımız bu yolda “karanlığa yumruk atmaktan” ve enerjimizi kısır tartışmalarda boşuna harcamaktan kurtuluruz.
Gerek duyduğumuz tek şek “ortak akıl”… Bunu “merkeze” almamız gerekiyor.
Diyelim ki, yakarmaktan usanan kulüpler, TYF’den ayrılıp bağımsız bir federasyona yöneldiler. Çözüm olacak mı? Cevabının şimdiden belli olduğunu söyleyebilmek kehanet değil.
Eğer “ortak akıl”dan yoksun, egolardan arınmış bir şekilde oturup konuşarak “birlikte” bir çözüm yolu üretemiyorsak, “geçmiş olsun”.
NOT: TYF, Yelken Hakem Talimatı’nın 10.2, 10.4/6 ve 13’üncü maddelerinde değişiklik yaptı. Ancak bunlardan sadece 10.2’si konumuzla doğrudan ilgili.
Serdar Bapoğlu