Fenerbahçelilerin en çok özlediği teknik adam: Arthur Zico
Arthur Zico... Öyle bir dönemde gelmiş, öyle bir karmaşanın içine düşmüştü ki nasıl bir görevi olduğunun belki de o da farkında değildi. Fenerbahçe, sadece 2 ay önce son hafta Denizli'de berabere kalmış ve şampiyonluğu ezeli rakibi Galatasaray'a kaybetmişti. Daum, Nobre, Luciano gibi isimler gitmiş, başkan Aziz Yıldırım istifadan dönmüş, yepyeni bir kadroyla Fenerbahçe 100. yılına çok büyük risklerle girmişti. Ama Zico neden bir futbol efsanesi olduğunu o sezon yeniden göstermeyi başarmış, Fenerbahçelileri kâbustan uyandırmıştı. Bugün Zico'nun adı hala Fenerbahçe teknik direktörlüğü için en çok konuşulan isimler arasında... (Hakan Ateşler / Fanatik.com.tr)

Yıldızlar topluluğu Fenerbahçe'nin son hafta şampiyonluüğu kaybetmesinden kısa süre sonra tam bir karmaşanın ortasında Sarı Lacivertliler'in başına geçmişti Zico.

Kendisinden tabii ki her büyük takımda olduğu gibi şampiyonluk bekleniyordu ama psikolojik açıdan başka bir zorluk daha vardı. O sezon Fenerbahçe'nin 100. yılıydı.

Yani şampiyon olmak zorundaydı Fenerbahçe! Galataaray geçen sene adeta beklemediği bir şampiyonluk almıştı Fenerbahçe'den! Galatasaray'ın 100. yılında ise Fenerbahçe şampiyon olmuştu. Sarı Kırmızılılar şimdi adeta rövanş istiyordu. Rüzgar da onların arkasındaydı.

Zico'nun gelişiyle, Edu, Lugano, Deivid gibi aslında taraftarın yabancısı olduğu Brezilyalılar gelmişti takıma.

Taraftarın sevgilisi Nobre Beşiktaş'a gitmiş, Kezman gibi sönmekte olan bir yıldız forvet de Aziz Yıldırım tarafından Atletico Madrid'e 8 milyon euro ödenerek takıma katılmıştı.

Maksat transferlerle kaçan şampiyonluğu unutturmaktı belki de... Tümer Metin transferi yeri yeridnen oynatmış, Beşiktaş karışmıştı!

Sonunda sezon başladı. Fenerbahçe Deivid-Kezman çift forvet ikilisi ve arkasında Alex de Souza, sol kanatta da Tuncay'la hücumcu bir ekip olmuştu ancak uyum kısa sürede sağlanamamıştı. Taraftar sıkıntılıydı.

Sonuçlar da istenildiği gibi olmayınca devreye Zico girdi. Çift forvet takdiğini değiştirdi. Deivid'i sağa çekti. Tek forvet Kezman, yedeği de nöbetçi golcü Semih'ti. Ve bu taktik tutmuştu.

Savunma rayına oyurmuş, Alex liderlik etmeye başlamış ve Brezilyalıları etrafında toplamıştı. Kaptan Ümit Özat, Tümer, Tuncay, Rüştü, Volkan gibi Türkler ile, Aurelio ve Appiah gibi tecrübeler ellerini taşın altına koymuşlardı.

UEFA'da ilerleyen Kanarya, ligde de fena değildi. Sonuçlar yavaş yavaş geliyor, taraftar da takımı daha çok sahipleniyordu.

Kadıköy'de oynanan Sakaryaspor maçında Alex gibi bir yıldızın ıslıklanması, kısa sürede Aziz Yıldırım tarafından bastırılmış bir isyan gibiydi. Hemen unutuldu. Fenerbahçe hedefe koyuldu!

Ve sezon sonu İzmir'de 70 bin kişi önünde Trabzonspor maçında şampiyonluk gelmişti. Son yılların en zor şampiyonluklarından biriydi. Alex'in çok kötü kullandığı penaltı, Deivid'in son dakikalarda gelen golü Fenerbahçe üzerindeki baskının işaretiydi.

Zico ise bir sene sonra Şampiyonlar Ligi'nde tarih yazan bir Fenerbahçe yaratmasına rağmen başkan Aziz Yıldırım'ın hışmına uğramış ve takımı "yürüye yürüye şampiyon yapamadığı" gerekçesiyle gönderilmişti.

Belki Ersun Yanal takımı Nisan ayında şampiyon yapmıştı ama Yanal, Aykut Kocaman'ın elindeki oturmuş ve kaliteli bir kadroya patron olmuştu. Zico ise düşen Fenerbahçe'yi hem ayağa kaldırmış hem de şahlandırmıştı.

Tarzı, güler yüzü ve açıklamalarıyla her zaman rakiplerin de saygısını kazanmış Zico, görevine son verildikten sonra sessiz sedasız ülkesine döndü.


