Fanatik yazarlarının Başakşehir - Galatasaray maçı yorumları
19 Kasım 2017, Pazar 10:58Güncelleme Tarihi:

Bilic sendromunun dibi (Mehmet Demirkol)
Tudor en vasat oyuncudan bir acayip yıldız performansı çıkarabiliyor. İlk haftalardaki Tolga gibi. Ancak dün olduğu gibi takımın yıldızını da acziyet içine itebiliyor. Dünkü Mariano’nun Elia karşısındaki durumu gibi. Böyle olunca Tolga’ın yıldızlığı da sanki ‘zar gelmiş de olmuş’ gibi oluyor. Çünkü Başakşehir’in kanat performansı bilinirken iki kanadı birer hücumcu kanatla tutmak insanın en son aklına gelecek şey olsa gerek. Abdullah Avcı bu dizilişi görünce herhalde keyiften sağlam bir kahkaha patlatmıştır. Şimdi muhtemelen konu 2 santrfor seçimi üzerine dönecek. Aslında sorun 2 hücumcu kanatla ve Denayer’le maça çıkmak. Sağlam tek savunmacı Maicon...

Baskıyı kırdı (Mehmet Demirkol)
Şenol Güneş’in 2.5 savunmacılı oyunu en çok Başakşehir’le sorun yaşarken bu kanatsız oyun enteresan. Sonuçta Tudor Emre, Mahmut ve Caicara yokken Başakşehir’den 5 gol yedi. Bu gerçekten uğraşsanız yapmanın zor olduğu bir şey. Mossoro’nun Fernando üzerinde kurduğu baskıyla oldu bu. Adebayor da klasik orta saha yardımını yapınca Galatasaray topu merkezden çıkaramadı. Kanada döndüklerinde 3’e 1’le karşılaştılar. Başakşehir maçın başında yediği baskıyı da uzun topla Adebayor’u görerek kırınca Galatasaray için bir çözümlük oluştu. Zaten duran toplarda kafaya çıkan tek oyuncu ve neredeyse hep çizgide kalan Muslera da varken ev sahibi işi çözdü.

Riskli oldu (Mehmet Demirkol)
İkinci yarı başında golü de getiren Galatasaray ön alan baskısı da kanatlarda bir değişim yapmayınca çok riskli oldu. Sonuçta Elia’yı kahraman yaptı Tudor. Adebayor zaten öyle. Tudor sadece Başakşehir’e kaybetmedi. Bilic sendorumunu Bilic’ten daha ağır bir şekilde yaşamaya devam ettiğini gösterdi.

Avcı’dan Tudor’a hocalık dersi (Hakan Can)
“Beş, beş, beş, beş diye tezahürat ediyordu tribündeki taraftarlar! Ve tezahüratı yapanlar Galatasaray taraftarları değil, Başakşehir’i tutanlardı... Tudor, geçen sezon Başakşehir deplasmanına gelen takımın Barcelona maçına gider gibi endişelendiğini anlatmıştı. Tudor’un kendi kurmadığı ve şikayet ettiği kadrosu 4 yemişti, kurduğu gerçekten kaliteli kadro ise 5 yedi! Mariano, Maicon, Denayer, Latovlevici, Belhanda, Ndiaye, Fernando ve Gomis sahadaydı. Bu şunu gösteriyor Tudor iyi bir teknik direktör değil, sabit fikirli ve rakip analizi de yapamıyor.

Kanat oyuncusu yok! (Hakan Can)
Geçen haftaki yazımın finalini, “Başakşehir maçına Eren ve Gomis’le birlikte başlamak intihar olur diyerek bitirmiştim. Tudor’un müthiş bir futbolculuk kariyeri var da, teknik direktör olarak yetersiz. Çift santrforun var ama kanat oyuncun yok. Eren ve Gomis orta sahaya yardım da etmeyince top Başakşehir’deyken ev sahibi hep 1 kişi fazla oynadı. İnat edip, rakip analizinde bu kadar zayıf kalıp kumar oynayan Tudor bari iyi bildiğini oyuncularına öğretsin. Her yan top Muslera’nın kalesinde yeni bir kriz. Kafayı illa ki rakip vuruyor! Takım alanı da, adamı da savunamıyor! Hadi duran top savunmasını yaptıramıyor, bari bire bir savunmayı öğretsin. Üçüncü golde Adebayor topa vuracakmış gibi yapıp çektiğinde Denayer uçup gitti.

Üstünlük kurdu (Hakan Can)
Top durdu, Adana Demirspor’dan ön libero olarak alınan ve Avcı’nın elinde tam bir jokere dönüşen Attamah vurdu. O andan itibaren de maçın kaderi sanki belli oldu. Adebayor, Denayer’e bariz bir üstünlük kurdu. Visca’nın attırdığı golde Adebayor’un yaptığı koşu ve kafa şutu maçı bitirdi. Kriz yönetmeyi bilmeyen Özbek ve takım yönetmeyi bilmeyen Tudor’la Galatasaray nereye gider bilmiyorum ama Abdullah Avcı takımını şampiyonluğun en iddialı takımlarından biri haline getirdi. Finali de yapabilirler. Galatasaray’ın bir kanat oyuncusuna ve kulübede akla ihtiyacı var...

Aslan terbiyecisi... (Oğuz Dizer)
Abdullah Avcı’yı ornitolog (kuş bilimcisi) sertifika hamili diye düşünürdüm. Avcı bu kariyerine bir de, “Aslan terbiyecisi diplomasını ekledi, anasının ak sütü gibi. Enstelasyon yani yerleştirme sanatı ustası(!) Tudor’a ne diyeceğimi bilemiyorum. İlk 10 dakikada Galatasaray adına doğru gibi gözüken oyunda, şemsiye öyle bir tersine döndü ki, şahit olduklarımız asla geçici “iskemik atak“ tanısı değildi! Kendiliğinden düzeleceği beklenesi bir hal değil, tamamen felç olmaya doğru uygun adım gidişti bu. Olası fecaat önce 25’te Atamah, 41’de de Adabayor’un golleriyle ‘geliyorum’ dedi. Tudor’un dün geceye has, özgün hali Jarolav Hasek’in ‘Aslan Asker Şvayk’ını anımsattı bana, absürd oyun kurgu ve planlamasıyla. Kutluyorum...

(Oğuz Dizer)
Başakşehir mükemmel fizik yapısı, mücadeleci, F1 kalitesinde hücuma çıkan, dandiklik yapanı bulunmayan, tek topta rakip zaaflarını iyot gibi açığa çıkaran bir sağlam teşkilat. Peki sen yaptın? Eren ve Gomis’i adamların kucağına attın, Eren uyur gezerken, Attamah bir de çıkıp ‘çıt’ diye golünü attı! Sonra Latovlevici daldı, Adebayor kafa ve akıl üstünlüğünü kanıtladı. Yani dedi ki ‘bizde kafa var, sizde kafa yok!’ 55’te Gomis isyan etti ve ‘kafa var ama sadece bende!’ dedi. 58’de yine Adebayor 3’ledi... Maicon 75’te Elia’yı biçti, penaltıyla yine Adebayor tarafından lider 4’lendi... 89’da da Kerim Frei ‘eyyy lider sizin hakkınız 5’i bir yerde!’ diyerek Galatasaray’ı muazzam bir vuruşla süsleyip, geceyi bitirdi... Netice 5-1 kutluyorum Başakşehir...

(Oğuz Dizer)
Not; mekanın cennet olsun Naim Süleymanoğlu, seni bu vaziyete getiren nedenler de, mutlaka irdelenmeli, ‘ah-vah’la geçiştirilmemeli!

İlk gol hakem hatası (Deniz Çoban)
20. dakikada Fernando’nun Uğur’a yaptığı faul tam limitteydi. Bu pozisyonda sarı kart yeterliydi. Başakşehir’in ikinci golü öncesi tehlikeli hareket beklentisi oldu. Ortada bir pozisyondu. Endirek serbest vuruş gerekirdi diyenlere de saygı duyarım ancak bence devam daha doğru olan karardı. Hakemin 76.dakikada çaldığı penaltı düdüğü tartışmasız doğru bir karardı.

Visca oyundan atılmalıydı (Deniz Çoban)
25. dakikada Başakşehir’in ilk golü öncesi, Latovlevici Visca’ya faulü gerektirecek bir temasta bulunmadı, onu itmedi. Visca kendisini itilmiş gibi abartılı bir şekilde yere attı. Bu faul sonrası Başakşehir gol perdesini açmış oldu. Pozisyonda karar Visca aleyhine olmalıydı ve hakemi aldatmadan dolayı sarı kart görmeliydi. Aynı Visca, 2 dakika sonra Fernando’yu kolundan tutarak sportmence olmayan bir şekilde ilerlemesine mani oldu. Palabıyık sadece faul çaldı. Oysaki sarı kartı da beraberinde gösterilmeliydi. Hakem bu iki pozisyonda doğru kararlar vermiş olsa, Visca iki dakika içinde oyundan atılabilirdi.

Tudor böyle istedi! (Metin Karabaş)
Haftanın en önemli maçında lider Galatasaray, ikinci sıradaki Başakşehir’e konuk oldu. Galatasaray’da cezalı oyuncular Serdar ve Feghouli forma giyemezken, Başakşehir’de Emre ve Mahmut sakatlığı, Caiçara cezası nedeniyle kadroda yer almadı.

Latovlevici etkisi! (Metin Karabaş)
Maçın başında oyunda hakimiyetini kuran Galatasaray, orta alandaki baskısıyla topa hakim oldu. Başakşehir savunmasına önde basarak, geriye doğru iten Sarı- Kırmızılılar bu bölümde topu son bölgeye iletemedi. 15. dakikadan sonra ise Başakşehir dengeyi kurdu ve ataklarını sıklaştırdı. Ev sahibi ekip kanatları kullanırken özellikle Latovlevici’nin görev yaptığı bölgeyi iyi kullandı. 25. dakikada serbest vuruştan ceza sahasına gelen ortaya kafayı vuran Attamah topu ağlara gönderdi: 1-0. İlk şutunu 31. dakikada atan Galatasaray, Eren’le gole yaklaştı. 42. dakikada ise Visca yine Latovlevici’nin kanadından ortaladı, bu kez Adebayor kafayı vurdu ve top ağlara gitti: 2-0. Yediği iki yan top golü ile Galatasaray soyunma odasına 2-0 yenik gitti.

Yine basit gol (Metin Karabaş)
Galatasaray ikinci yarıya daha iyi başladı. Sarı-Kırmızılılar bu bölümde temposunu da yükseltti. 55. dakikada Latovlevici ortaladı, Gomis kafayı vurdu ve fark bire indi: 2-1. Aslan bu golle umutlansa da, sevinci uzun sürmedi. 58’de savunmanın uzaklaştıramadığı ve amatörce hatalar zinciriyle yaptığı pozisyonda, Adebayor topu ağlara gönderdi: 3-1. 70. dakikaya 3-1 mağlup giren Galatasaray’da Tudor oyun ve skordan memnun olacak ki, oyuna müdahale etmedi! 76’da Maicon, Elia’yı ceza sahasında düşürünce, hakem penaltı noktasını gösterdi. Atışı kullanan Adebayor farkı üçe çıkarttı: 4-1.

(Metin Karabaş)
Son sözü ise 89. dakikada Kerim Frei söyledi ve skoru 5-1’e getirdi. Bu aynı zamanda maçın da skoru oldu. Tudor hem tercihleri hem de yapmadığı müdahalelerle skorun belirleyicisi oldu. Takımı her dakika oyundan düşerken, Hırvat çalıştırıcı maçı sadece izledi. Bu hezimet sonrası Tudor’un kredisi bitme noktasına geldi.









