Fanatik yazarlarının Fransa - Türkiye maçı yorumları

Büyük iş (Mehmet Demirkol)
Şenol Güneş’in ‘set savunmasında beni geçemezler’ fikri Deschamp’ı Ben Yedder’le başlayıp ince işlere yönelmeye itti. Matuidi ve Sissokko’yla hücumu genişlettiler. Coman ve Griezmann ise hücum dinamiğini sağlayan hareketli oyuncular oldu. Çıkamadık.

Tolisso arkadan oyunu iyi organize etti. Varane ve Lenglet 20’den sonra bizim yarı sahaya rahatlıkla geçecek ve orada pas yapacak kadar oyuna hakim oldular. Okay, Mahmut, İrfan ve Ozan’ın görev tanımlarını anlamak zordu. 2 çok iyi stoperimizin önünde 4 stoper daha vardı sanki. İyi daralttık ama iyi açılamadık.

Açılamayınca da doğal olarak pozisyonlar verdik. Mert güvenilirdi. Merih ve Çağlar da sağlam durdular. 2. yarıda Hakan oyunu değiştirdi. Burak gününde olsa hem onu hem kendisini kahraman yapabilirdi. Fransa risk aldıkça alanlar açıldı ancak pek yararlanamadık. Ama geri düşmüşken yeniden dengeyi sağlamak gerçekten büyük iş oldu.

Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Bundan önceki son 4 organizasyonda 3-4 bandına sıkışmıştık. Şimdi lideriz. Tesadüf mü? Yoksa Şenol hoca mı?

Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Mert oyunu tuttu. Çağlar ve Merih’ten mükemmel destek aldı ancak oyunu her anlamda dengede tutan adam kalecimizdi. Mert bitmek üzere olan bir kariyerden dev bir performans çıkarıyor. O gerçek bir spor fenomeni.

Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Gruptaki yediğimiz 3. gol de duran toptan geldi. Bu grupta 2 Fransa maçı yaptıktan sonra akan oyunda gol yememiş olmak inanılmaz. Gerçek bir taktik başarı. Aynı zamanda savunma oyuncuları için de bireysel zirve işler. Bu kadar genç bir savunma ile bunu yapmak çok güzel.

Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Santrfor havuzumuzun genişlemesi lazım.

Bir golden daha fazlası (Ali Ece)
Hakan Çalhanoğlu, son 30 yılın en kaotik Milan’ına transfer olduğundan beri ilerleyemiyor. Sürekli değişen teknik direktörleri kendisi de saha içinde ideal pozisyonunu bir türlü belirleyemedi. Cengiz yokken üstün şut özelliği ile etkili olabileceği düşünülerek şans veriliyor.

İlk isabetli şutumuzu da 36’da o attı ve ilk yarımızın özeti oldu. Arnavutluk sanki stratejik olarak planlı şekilde bizim takımı germeye çalıştı, maça odaklanmamızı engelledi. İkinci isabetli şutumuz Burak ile çok uzaktan geldi. Hâlbuki sabırlı olup Burak ve Cenk’i rakip kaleye yaklaştırmamız gerekiyordu.

Ortaya çok sıkışıp kanatlarda yeterince etkili olamayınca ilk yarıda topu taşımaktan çok topla kavga ettik, ilk 45’i heba ettik. 2. yarı oyuna alınan Çağlar, İrfan Can, Yusuf doğru tercihlerdi. En azından son çeyrekte kaleye yaklaşıp rakibi hataya zorlayınca ‘bir golden daha fazlası’nı bulduk çok şükür.

Gecenin sorusu (Ali Ece)
Kalan maçlarda düzelene kadar Hakan yerine Yusuf Yazıcı ile başlasak, böylece iyi oynayan Ozan Tufan çıkmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı?

Maçın starı (Ali Ece)
7. dakikada sarı kart görmesine rağmen Merih maç boyu mükemmele yakındı. MerihÇağlar ideal stoper tandemimiz. Ozan çok çalıştı, Mert kritik kurtarışlar yaptı.

Maçın olayı (Ali Ece)
Sarı kartı olmasına rağmen 82’de Merih’in mükemmel müdahalesi galibiyette Cenk’in golü kadar belirleyici oldu. Gol sonrası hep beraber Mehmetçiklerimiz’e gönderilen selam da çok anlamlı.

Kısa mesaj (Ali Ece)
Paris’e lider gidiyoruz, Fransa’nın eksiklerinden faydalanabiliriz. Kalan 3 maçta kazasız belasız işi garantilemek için maç maç bakmaya devam etmeliyiz. Kısa sürede bizi olmamız gereken seviyeye yükselten herkese çok teşekkür ederim.

Hakem çok iyi yönetti (Deniz Çoban)
Avrupa’nın ilk 3 hakeminden birisi olan; tecrübe ve kalite olarak hakemliğin zirvesinde yer alan Alman hakem oyun genelinde başarılı ve tartışmalardan uzak bir maç yönetti. Maçın ilk dakikasından itibaren kontrolü eline aldı. İkaz mekanizmasını yerinde kullandı. Bilinen tavizsiz tavrını kullanmaktan geri kalmadı.

Sarı kartları yerinde ve zamanında kullandı. Çaldığı doğruluk oranı yüksek düdüklerle, tüm oyuncuların güvenini kazandı. 75. dakikada Fransa’nın golü öncesi top, Merih’in kolundan kornere gitmişti. Top kafasından sekerek ele geldiği için Brych’in ‘devam’ demesi yerindeydi.

Şahane ötesi şahane gece (Cem Dizdar)
Bir puanın iki takıma yettiği maça savunma güvenliğini öne koyarak çıktı Şenol Güneş. Başlarda işler iyi gidiyor gibi görünse de 20’den sonra top elden gitti! Çünkü topu elde tutacak, tutulan topu efektif dağıtacak biri yoktu sahada. Kimdi acaba?

Fransa o andan sonra Okay, Mahmut, Ozan’ı görünmez kılan bir düzene geçince maçın bizim için ağırlık merkezi kaleci Mert ile önündeki Merih/Çağlar ikilisine dönüştü. Topu öne ulaştıramayınca oyun boyu aleyhimize kısaldıkça kısaldı.

Ablukanın dağılıp topun Fransa alanına geçmesi için memleketin kaç gündür topa tuttuğu Çalhanoğlu’na ihtiyaç vardı, o girdi ve işler değişti. Hakan etkisiyle ilk devre bir iki kişi ile yapılmaya çalışılan hücumlar 6-7 kişilik ekiplerin işi oldu!

Gol yedik gol attık. Dahasını da atabilirdik. Sonunda ise... Dünya Kupası sahibini bir yenip bir berabere kaldık. Artık kendimize bir şey yapmaz isek Avrupa Şampiyonası’ndayız...

Gecenin sorusu (Cem Dizdar)
75’te Merih’in kafasından eline gelen top bizim ülkede kaç gün tartışılır, kaç hakem işinden edilirdi acaba? Giroud golünde bizim o kadar oyuncumuz aksiyon alanında. Nasıl yedik o golü? Üstelik yediğimiz üç golün tamamı duran top...

Maçın starı (Cem Dizdar)
Yabancı takıntısı ve iş bilmez teknik direktörlerin 29 yaşına kadar farkına varmadığı Mert Günok. İlk devre gol yemeden bitirdiysek başta onun ve Merih/Çağlar hattının yüzü suyu hürmetinedir. Ve elbette Çalhanoğlu...

Maçın olayı (Cem Dizdar)
Hakan Çalhanoğlu girince oyuna koyduğumuz etki. Önce iki gol pozisyonu, rakip aleyhine çıkartılan bir sarı kart sonra golün ortası. Hakan sadece topla değil topsuz oyunda da fevkalade önemli bir oyuncu. Ama şunu bir anlasak!..

Kısa mesaj (Cem Dizdar)
Şahane ötesi şahane bir gece...

Güneş, Burak’ı düşünmeli! (Umut Eken)
Fransa’nın sahte başlangıcı topu almamızı sağladı. Kendi alanlarında bekledikçe, pas trafikleri oluşturabildik. Paris’te 90 dakikanın böyle gitmeyeceğini 10. dakikadan sonra hatırlattılar.

Orta sahada ikinci, üçüncü paslarda araya girip, topu aldılar.4-1-4-1 şeklinde dizilmemizin handikapı da ortaya çıktı. Griezmann, Okay’ın (1) sağında ve solunda çok rahat alanlar buldu. Devamında stoperler ile iki bek arasındaki koridorlara hücum etmeye çalıştılar. Böyle bir pozisyonda Mert, maçın en iyisi olacağını ispatlayan kurtarışı yaptı.

Şenol Güneş durumu farkederek ikinci yarıya başladı. Çalhanoğlu girdi, Okay çıktı. Buna karşın topu ikinci ve üçüncü bölgede sağlıklı kullanamadık. Bu kez Çağlar ve Merih’in top almasını bekledikten sonra baskı yaptı Fransa.

Orta sahada daha hızlı düşünüp, hareket edemediğimiz için de kendi sahamızda oynamaya mahkum olduk. Tüm bu olumsuzluklara karşın mükemmel bir üçlü ile duvar olduk. Merih, Çağlar ve elbette Mert. Bir dünya şampiyonu nasıl durdurulabilecekse onu yaptılar.

Kronik rahatsızlığımızdan yediğimiz gole yine bir duran topla karşılık verince 1 puanı aldık. Artık İzlanda maçı için farklı planlar yapabiliriz.

Bu maçın önemli bir mesajı daha var. Burak Yılmaz, nadir gidebildiğimiz rakip ceza alanı dışında çok fazla top ezdi. Hakemle çok uğraştı, faul aradı. Hatta bir pozisyonda Şenol hocadan fırçayı da yedi.

Güneş’in, Lucescu ile başlayan bu mükemmel dönüşümü tamamlaması için son bir hamleye daha ihtiyacı var.
Şenol Güneş, EURO2020’ye Burak Yılmaz’la gidip gitmemeyi düşünmeli.
Zira Burak çok istemiyor gibi.

Artık geri sayım (Metin Karabaş)
Arnavutluk’u İstanbul’da 1-0 yenerek EURO 2020 yolunda dev bir adım atan Milli Takımımız, Fransa’ya konuk oldu. Son derece kritik mücadeleye Şenol Güneş, bir önceki maçın 11’ine göre hem taktiksel hem de kadro seçiminde değişikliğe gitti.

Mert izin vermedi (Metin Karabaş)
Maçın başında Fransa oyunu ceza sahamızın hemen önünde oynamak istese de, Ay-Yıldızlılar buna reaksiyon vermekte zorlanmadı. Şenol Güneş’in öğrencileri özellikle orta sahada alan bırakmayarak Fransa’yı durdurmayı tercih etti. Fransa ilerleyen dakikalarda kendi sol kanadını daha etkili kullanmaya başladı.

Biz ise savunmada Çağlar ve Merih ile rakibimize karşı koyduk. 17. dakikada önce Griezmann vurdu Mert çıkartı, dönen topu Sissoko tamamlamak istedi, Mert bir kez daha gole izin vermedi. 20’de Fransa Griezmann ile tehlike yakalasa da, Mert yine başarılıydı.

24. dakikada Sissoko ceza sahası içerisinde vuruşunu yaptı, top bir kez daha Mert’in ellerinde kaldı. Millilerimiz takım olarak iyi bir mücadele ortaya koysa da kazanılan topları rakibe çok kolay verince, çok fazla efor sarf etmek zorunda kaldık. Mert’in başarılı oyunu ile soyunma odasına 0-0’lık eşitlikle gitmeyi başardık.

Altın kafa Kaan (Metin Karabaş)
Şenol Güneş ikinci yarıya Okay-Hakan değişikliği ile başladı. 60. dakikada Hakan indirdi Burak ceza sahası içerisinde vurdu, top az farkla üstten auta gitti. 76. dakikada Giroud kornerden gelen topa kafayı vurdu ve top ağlarımıza gitti: 1-0.

81. dakikada Hakan serbest vuruştan ortaladı, Kaan kafayı vurdu ve skora denge getirdik: 1-1. Mücadele boyunca oyun disiplininde kopmayan, takım olarak ayakta kalan Ay Yıldızlılarımız Fransa ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı. Bu bir puanla EURO 2020 kapısını tamamen açan Millilerimiz geri sayıma geçti.

Teşekkürler, yolunuz açık olsun! (Haşim Şahin)
Böyle maçlardan yüzakıyla çıkmak sanıldığından da zordur. Hele de kritik pozisyonda oynayan ( Burak Yılmaz, İrfan Can ve Okay Yokuşlu gibi) 3 futbolcunuz aksıyorsa. Dolayısıla rakip kalede elle tutulur tek bir tehlike bile yaratmadan kalemizde bir elin parmakları kadar pozisyon verdik rakibe.

Neyse ki, maşallahı var da Mert Günok'un gol yemeden tamamladık ilk 45 dakikayı. Anlayacağınız ,lk yarının kahramanı Mert Günok, düşkırıklığı da Burak, Okay Yokuşlu, Kenan Karaman ve (ilk yarıdaki ) İrfan Can'dı. Hele Burak Yımaz'ın 58'de karşı karşıya yapamadığı gol...Bir hafta üzülsek yeridir hani.

Bu arada Çağlar, Merih ve Ozan Tufan'ın ortaya koydukları saygıyı hakeden mücadelesi de güme gitmesin lütfen. Çağlar mı? Bana Bülent Korkmaz'ı anımsatıyor. Oyunun savunma yönünde ne kadar mahirse oyun kurmakta, ofansif yöndeki katkıda da bir o kadar içini cız ettiriyor insanın ne yazık ki.

Ve Emre Belözoğlu tabii. Maalesef yeri dolmuyor emektar Kaptan'ın. Açıkçası böyle bir maçta sahaya çıkamaması tam bir talihsizlikti bence. Biliyorum, Emre'nin belleklereden silinmeyen, hatta asla silinemeyecek çok fotoğraf ve görüntüsü var geçmişe doğru filmi geriye sardığımızda. Ama, Emre o eski görüntüsünden hayli uzaklaştı son yıllarında, bunun da altını çizelim.

Sonuçta bir puan maçıydı dün akşamki maç ve en önemli rakibinizle deplasmanda oynuyorsunuz üstelik. Sayın Güneş'in ikinci yarıya Hakan Çalhanoğlu'yla başlaması oyunun gidişatını belirledi kanımca.

Eh, böyle bir karşılaşmadan 1 puanla ayrılmak bile doğal olarak geceyi bayram da yapar arafe de.

Dolayısıyla başta Mert Günok olmak üzere ulusal takımın her futbolcusu ve bileşenine teşekkür etmekle yükümlü bu ülkenin her ferdi ve futbol sevdalısı. Ne diyelim, yolu açık olsun Sayın Şenol Güneş ve futbolcularının.





























