Kalede biri mi var!

Haberin Devamı ›
Rakiple karşı karşıya kaldığında, gözüpek bir Mohikan gibi davranabiliyor ve çoğu kez de başarıyor olması, onun kalecilik değerlerine, tatmin edici düzeyde bir artı getirmez. İyi kalecideki ön koşul; takımdaki diğer 10 kişinin güven duyduğu kimlik olma zorunluluğudur...Yenebilecek golleri, olağanüstülükle kurtaranlar, artık bu devrin “geçerli akçe”leri değildir... Mesele, yenmeyecek golleri, yememektir ve diğer 10 kişiye, 11. oyuncu olarak katılmaktır direkler arasından...Şöyle bir psikolojiden de çok rahat bahsedebiliriz: Eğer bir savunma; örneğin Beşiktaş savunması CSKA karşısında yediği ilk golde, rakibe kafa vurdurduğu için kendisini ön hatalı saysa bile, kalecisinin üstüne gelen topu, bu şekilde içeri almasından sonra, olası karşılaması gereken benzer bir pozisyonda kalede, kalecinin olmadığı hissine kapılıp, panikler, dolayısıyla kaleciyi de kapsayan tüm savunma hataları, zincirleme olarak büyür...Ankaragücü ile CSKA maçlarında rahat giden oyunun krize dönüşmesinin bir adım gerisinde Runje’nin, daha doğrusu yediği gol türünün parmağı var... Bu durum öncelikle ve önemle son zamanlarda, “Benim takımım gerekli skoru elde ettikten sonra, bu avantajını korumasını da bilir” düşüncesine saplanan Tigana’nın bilgilerine sunulur.