Ne kadar inandırıcısınız!

Haberin Devamı ›
Açıklamanın sonlarına doğru bir cümle dikkatimi çekiyor: “En iyi transferleri yaptık ve en ideal hocayı getirdik.” İşte 4 saatin sonunda bu ortak görüşle terkedilen Beşiktaş Yönetim Kurulu masası...Çıkan sonuç şu: Para ise para, özveri ise özveri... Biz görevimizi yaptık, suçlu oyuncular. Buyrun, buradan yakın!Para, özveri ve hatta çok bahsedilen yüreği Beşiktaş sevgisi dolu yöneticiler...Tüm bunlar yeterli sanılıyordu.Ancak Beşiktaş’ın ne paraya, ne özveriye, ne de renklere aşık yönetici tipine ihtiyacı vardı.Kartal’ın gereksinimi basitti; mantık ve bilgi... Varlığından söz edilen diğer özellikler, zaten Beşiktaş Yönetimi koltuklarına talip olanların taşıması gereken normal niteliklerdi.İşbaşı yapan yeni yönetim, maalesef Beşiktaş takımının geçen sezonun ikinci yarısından başlayarak sonuna dek yaşadığı süreci hiç dikkate almadı. Yaşını başını almış, beklentileri tükenmiş olan oyuncu çoğunluğu, üstüne üstlük hatırı sayılır bir de zihinsel çöküntü yaşamıştı.Ne yaptı Beşiktaş Yönetimi?Bu safra grubunun içine karman - çorban bir başka safra grubu tıkıştırdı. Böylece tasfiye etmedikleri veya edemedikleriyle birlikte yeni eklediklerinin sorumluluk ve kefaletlerini de birebir kabullenmiş oldular.Ardından kendi ölçülerine göre bir yıldızlar topluluğuna dönüştürdüklerini sandıkları takımın başına ‘yıldızlara hükmetmesiyle ünlenen en iyi teknik direktörü bulduk’ diye heyecanlandılar. O teknik direktör de geldi, yeni sistem, yeni arayışlar adı altında Beşiktaş’ın zembereğini iyiden iyiğe boşalttı.Yetmezmiş gibi, bir de Juanfran’ı kakaladı... Yazık oldu...Böyle bilgisizce harcanan milyon Euro’larla birlikte, Beşiktaş’ın önündeki 5 yıl da güme gitti. Kimsenin birbirine inanmadığı, saygı duymadığı, otoritenin kaybolduğu ve disiplinin dibe vurduğu bir ortam oluştu.Şimdi müthiş bir panik var. Bu panikte de ciddi bir operasyon ve yeni kararlar gündemde.Özellikle de teknik direktör arayışlarında...Umarım bu alelacelelikte alınacak kararlar Beşiktaş’ı daha da içinden çıkılmaz bir kaosun içine itmez. Zira, ‘hala biz en iyi oyuncuları alıp, en iyi teknik direktörü getirdik’ inancı, yeni kararlar arefesinde ne kadar güvenilirlik taşıyor acaba?