Az kaybeden çok kazanır

Haberin Devamı ›
Şampiyonluk yarışında ilk üçte sıralanan İstanbul takımlarının dilinde, ligin kalan bölümünde 9’da 9 yapmak var. Ancak şimdiye kadarki tabloyu ‘kazanmak’ değil, ‘kaybetmek’ belirledi. Zirve yolunda Galatasaray, Muslera ve orta sahasıyla; Fenerbahçe, tecrübeli kalecisi ve defansıyla; Beşiktaş ise tempolu orta sahası ve üst düzey maçlar oynayan Bilic ile ön plana çıkıyor.
Şampiyonluk yarışındaki ‘üç İstanbullu’dan ikisi üzerindeki ‘dördüncü yıldız’ baskısının ayrı anlam kattığı Süper Lig’de telafisi mümkün olmayan sürece girildi. Takım yapıları, maddi ve politik olanakları(!), taraftar güçleri, tarihsel derinliklerine bakıldığında bu ligde üç takım için de ‘kazanmak’ gayet normal ve anlaşılır bir durum. Zaten hepsinin ağzında ‘9’da 9 yapmak’ var ancak bu sezon sonucu -en azından şimdiye değin- ‘kazanmak’ değil de ‘kaybetmek’ belirledi. Örneğimizi yarıştaki üçlünün arkasındaki Fenerbahçe’den verecek olursak... İkinci yarıya başlarken ısrarla ‘fikstür avantajından söz eden bu takım, kendi sahasında oynadığı iki derbiyi kazanmış olmasına rağmen hesap edemediği kayıpları nedeniyle ‘dördüncü yıldız’la ilgili umudunu diğer iki takımın bundan sonraki ‘kayıpları’na bağlamış durumda. Öndekilerden birinin Fenerbahçe’yle eşit kazancı durumunda ikinci devre başlarken sözünü ettikleri ‘avantaj’ın hayata geçmesi mümkün görünmüyor!.
TEKNiK DiREKTöRLER
MOTiVASYONLA iŞi GöTüRüYOR
İki İtalyan hoca deneyiminin ardından ‘öze dönüş’ işe yaradı gibi... Gerçi zora giren maçları döndürmede ciddi bir hoca katkısından söz etmek mümkün olmadı. Hamza Hamzaoğlu şimdiye değin bu ülkede pek makbul olmayan teknik konulardan öte iş gören esas konu ‘moral değerleri’ ön planda tutan tarzıyla parladı. Sık sık, “Hata yaptım, özür dilerim” türünden açıklamaları da ‘özeleştiri’den çok ‘yeterlilik’ ile ilgili sorulara neden oldu. Yine de iştahlı oynama gayreti, takımı önde tutma isteği ve yarışın önünde yola devam etmesi Hamzaoğlu’nun artıları...
SORUNU DERBi...AVANTAJI TARZI
“Derbi kazanamamış hoca” baskısı, moral değerlerin her şeyin önünde olduğu ligde Slaven Bilic açısından büyük handikap. Evet, Beşiktaş derbi kazanamadan şampiyon olmuştu ama o sadece tek sezon için geçerliydi. İki sezondur kazanamayan biri için, “Acaba bizim ligin ortalamasını mı tutturuyor” sorusunu sormak gayet anlaşılır. Oyunun son bölümlerinde girilen paniği ve paralize olma hallerini halledemeyişi de bir başka sıkıntı. Beri yandan zaman zaman ‘çizgiyi aşan polemiklere’ konu olsa da tarzı ve Avrupa’daki maçlarda doğru ve üst seviye oynanan maçlar Bilic’in ‘artı’ları.
YANAL’IN MiRASI ONU ZORLUYOR
İstatistik olarak üstün olsa da ‘garanti oynama’ tercihi nedeniyle orta saha ve ileride oyunu sıkıcı bulunan İsmail Kartal’ın işi zor. Ersun Yanal’dan devraldığı miras onu zorluyor. Ayrıca gerek maç sonu röportajları gerek basın toplantılarındaki tarzı, donanımına dair ciddi soru işaretlerine neden oluyor. Bu durum kriz anlarında daha da netleşiyor. Elinde hem ligin en iyi oyuncuları hem de üç sezondur bir arada oynama refleksine sahip bir takım oluşu en büyük avantajı.
KALECiLER
Aslan’ın avantajı Muslera
FERNANDO MUSLERA: Ligin en iyi kalecisi olduğu ‘su götürmez’ bir gerçek. Sıkıntılı müdafaa hattının en büyük güvencesi ve takımına tüm saha boyunca müthiş bir derinlik katıyor. Gerek sporcu, gerekse insani özellikleriyle de Galatasaray’ın diğerlerine göre en avantajlı olduğu bölge.
CENK GÖNEN: İyi kaleci ancak hem 11’de oynama hem de oynadığı maçlarda zaman zaman ‘devamlılık’ sorunu yaşıyor. Mucize kurtarışlar yapıyorsa da henüz tamamlamadığını düşündüğüm ‘temel hareketler’ nedeniyle sıkıntısı var. Bu yüzden müdafaa ile ciddi bir ‘güven sorunu’ var gibi duruyor.
VOLKAN DEMİREL: Tecrübesi ve fiziksel özellikleri avantajı. Kendini ‘aşırı Fenerbahçeli’ gösterme gibi bir hataya düşüp rakip tribünlerdeki sempatisini kaybedişi en büyük sorunu. Oysa ki, ‘iyi Fenerbahçeli’ yeter de artardı... Yine de kalecilik özellikleriyle takımına ve özellikle önündeki müdafaaya güven veriyor.
SAVUNMA HATTI
En iyisi Fener
GALATASARAY: En sıkıntılı olduğu bölge. Sol kanada ‘mecburen’ Olcan ve sağa tüm denemelerin ardından ‘mecburen’ Sabri! İkisi de ‘öne kaçma refleksi yüksek’ oyuncular. Arkalarına sızmayı başaran takımlar ciddi sıkıntı yaşatıyor. Stoperlerden teki banko; Aurelien Chedjou. Semih’in uzun sakatlığı bu mevkiyi hep onarıma zorunlu kıldı. Haliyle yük ağırlıklı olarak Chedjou’da ve bu da öndeki hattı Selçuk/Hamit (Melo) ister istemez arkaya çekiyor.
BEŞİKTAŞ: Bir sıkıntılı takım da onlar. İki kanat, var ile yok arası! Serdar da, Motta da bu seviye için ‘idareten’ oradalar. Sağ beke alınan Opare’nin solda sergilediği performans durumun vehametinin göstergesi. Sivok sonrası stoperler de ciddi sıkıntı yaşadı. Özellikle oyunun boyunu kısa tutma konusunda stoperlerden katkı çok düşük, onlar da hep geri kaçma eğiliminde. En büyük avantajları önlerinde sağlam bir ikili olması.
FENERBAHÇE: Bu mevkiide en avantajlı takım. İki kenar, Caner-Gökhan oyunu iki yönde de hem doğru hem iyi oynuyor. Gerçi ikisi de geçmiş yıllara göre düşük görünüyorlar ama bunda rakiplerin özellikle bu iki oyuncuya önlem almasının önemi çok büyük. Egemen dahil olduktan sonra oyunun boyunu kısaltmada zorluk çekmediler. Alves ile ikisi geride dikişleri sağlam atıyor. Ancak onların da özellikle hücumdaki duran toplarda etkileri beklenenin altında.
ORTA SAHA
Şampiyonluğun anahtarı Yasin Öztekin’de
GALATASARAY: Tüm yük hem kesici hem ‘kurucu’ oynamak zorunda kalan Selçuk’ta. Ezberlediği partneri Melo’nun yokluğunda daha çok koşuyor belki ama bu da onu daha görünür kılıyor. Ligin Selçuk gibi fark yaratan oyuncularından Sneijder, etkisiz göründüğü maçlarda dahi ‘tabela yapma tehdidi’ taşıyor. Büyük güç. Temposuz ve mecalsiz maçları bile iki hareketiyle değiştiriyor. Hamit, Telles, Olcan, Emre bir yana son haftalardaki formuyla Yasin’e dikkat... Bence şampiyonluk yarışında ligin kilit oyuncusu Yasin olacak. Onun performansı her şeyi değilse de çok şeyi belirleyecek.
BEŞİKTAŞ: Atiba-Veli ikilisi takımın merkezi. Gerçi Veli’de, imzaladığı sözleşme sonrası belirgin bir düşüş yok değil! Bu hattı aşanlar Beşiktaş’ın ayağına dolanıyor. Sosa, Tolgay ve Oğuzhan’ın istikrarsızlığı verimi düşürüyor. Olcay savunmada değilse de hücumda beklenenin altında. Geriye tek Gökhan Töre kalıyor. Evet ‘özel bir oyuncu’ ama bu denli doğaçlama oynaması onu tek boyutlu kılıyor ve bu nedenle ‘tahmin edilebilir’ bir oyuncuya dönüşüyor. Beceri ve fizik de bir yere kadar. Beşiktaş en güvendiği bölgede tempo ve baskı açısından yaşadığı sıkıntıya çözüm bulmak zorunda. Yoksa şampiyonluk zora girer.
FENERBAHÇE: Egemen ve Mehmet Topal katkısıyla kısa alanda oynama avantajına sahipler ama bu kez oyun bir yere sıkışıyor ve açacak ‘yaratıcı oyuncu’ eksikliği hissediliyor. Topal’ın biraz daha öne çıkması dengeleri değiştirir ama İsmail Kartal ‘garanti düzen’i bozmuyor. Emre, Alper, Diego ve Raul’den üçü de önde tercih edilen ‘garanti üçlü’ye takılınca oyunu çeşitlemek ve hızlandırmak mümkün olmuyor. Bu dörtlüden en az ikisini hatta üçünü oynatabilecek bir formül rakiplerin ezberini bozar ve şampiyonluk ihtimalini güçlenir.
HüCUM HATTI
Cenk Tosun devreye girmezse...
GALATASARAY: Şimdiye kadar işe yaradı ama sadece Burak’a bağımlılık işi zora sokuyor. Kaldı ki o da bu önemli süreçte ciddi sakatlanma riski altında artık. O nedenle çalışkan Umut’un hücumcu özelliklerini gözeten formüller acilen devreye sokulmalı. Onun için de kenar topları hayli önemli.
BEŞİKTAŞ: Orta saha ritmi düştüğü için hücumdaki en büyük koz Demba Ba ceza sahasında ‘görünmez’ oldu. Pektemek’in sakatlanmasının ardından Cenk Tosun bir an önce devreye girmez ise işler sarpa sarar. Çünkü Beşiktaş’ın mevcut hucüm planları da rakiplerce ezberlendi ve şampiyonluk için bunların süratle revize edilmesi gerek.
FENERBAHÇE: Sow-Emenike-Kuyt formülündeki ısrar ‘zihinsel ve sinirsel çözülme’ye yol açtı. Atamadıkça gerilen oyuncular takıma zarar verir hale geldi. En azından taraftarla arası açılan Emenike’nin dinlendirilip orta saha takviyeli çözümler işe yarayabilir. Sonuçta en uçta Musa Sow ve yedeğinde iş görebilen Webo var ve bu da az bir güç değil.
MADDİ DURUM
En rahatı Fener
Üç takım arasında benzer yapısal sıkıntılara rağmen maddi koşulların sürdürülebilirliği açısından avantajlı görünen takım Fenerbahçe gibi duruyor. Kısa vadede sıkıntı yaşamayacağı öngörülen Fenerbahçe, hemen her gün ‘Battık’ türünden haberler okuyan Galatasaray ve tüm geleceğini ne zaman tamamlanacağı öngörülemeyen ‘yeni stat’tan geleceklere bağlamış olan Beşiktaş camialarına göre daha rahat...
TARAFTAR
Cim Bom’un desteği fazla
GALATASARAY: Taraftarlar en çok onların işine yarıyor. Sıkıntılı yönetim süreçlerinde takımdan kopmadılar ve verebilecekleri en yüksek katkıyı veriyorlar. Bu da oyuna iştah katılmasına vesile oluyor.
BEŞİKTAŞ: Yönetim kararı olarak iki sezondur sahalarının olmayışının sıkıntısını yaşıyorlar. Sürekli deplasman hali taraftarı da yordu ve başarıya aç genç oyunculardan kurulu takım onlardan gerekli desteği bulamadı.
FENERBAHÇE: Taraftarın aklı, geçen sezon erken gelen şampiyonlukta kalmış gibi. Ön oyuncuların verimsizliği, hesapsız kayıplar ve agresif kulüp yönetim politikası tribünün verimini de, desteğini de düşürdü.