Bir Fener klasiği 2

Haberin Devamı ›
Dün de 28. dakikada skor 50-49. 30.30’da ise durum 61-49... Bütün maçı kafa kafaya oyna, bu kadar yakın giden bir oyunda 2 dakikada 10-12 sayı geri düş.
İnanılır gibi değil... Fenerbahçe ve Türk takımlarının en büyük sorunu bu. Bir yerde akıllar gidiyor. Odaklanma sorunu yaşayıp sınavda başarılı olamayan ergen gibiler.
Sekuliç bu seviyelerin oyuncusu olsa bırakın Zielona Gora ve Strasbourg gibi Euroleague’den elenen takımları, Charleroi, Ploiesti, Alba Fehervar gibi Eurocup’a ilk turda
havlu atan takımlardan biri alırdı. Yıllardır Avrupa Kupası yüzü bile görmemiş. Bizim ligde Karşıyaka ve TED’i geçtim, Tofaş ya da Uşak’a teklif etseler kırk kere düşünürler. Sekuliç’in yapacağı katkıyı hiç oynamayan Oğuz oturduğu yerden yapar.
Jackson çok yetenekli ama Euroleague’in bu en ‘cafcaf’lı zamanlarında geldiği için sahada şaşkın ördek gibi. Ondan faydalanılmak isteniyorsa bir an önce Sekuliç’in yerine Türkiye Ligi’nde aktif edilmeli. Yoksa boşa yapılmış bir transfer olur. Sezon başında Zoriç transferindeki gibi Sekuliç ve Jackson da Obradoviç’in ‘kazığı’ oldu maalesef. Obradoviç, Atina’da ‘krallar’ gibi karşılandı. Tartışmasız Avrupa’nın en büyük coachu. Ama Fenerbahçe’de ne yazık ki beklentilerin çok altında kaldı.
Bir insanoğlu 7’de 7 üçlük atar mı! Bize karşı oynayan atıyor. Bramos 7/7 üçlükle zaferi Panathinaikos’a getirdi, bizim ‘küçük’ maçların ‘büyük’ adamı Bogdanoviç 0/4, Emir 1/6 ile üçlük attı. Sadece 12 tane 2 sayılık basket bulabilen Panathinaikos 12/26’lık üçlük yüzdesi ile maçı aldı götürdü. İşin kötüsü Fenerbahçe sıralamadaki bütün rakiplerine karşı averaj üstünlüğünü de kaybetti. Kalan üç maçı kazanırsa bir ihtimal çeyrek final gelebilir. Ama sahadaki görüntüleri hiç umut ve keyif vermiyor.