Ey ruh neredesin!

Haberin Devamı ›
Efes Pilsen’in en başarılı olduğu dönem Aydın Örs’ün alt yapıdan A Takım’ın başına geçtiği ve kendi bünyesinden yetiştirdiği oyuncularla Avrupa’yı sarstığı 1990’lı yılların ortasıydı. Devam eden 10 yılda, Osmanlı’nın yükseliş dönemi gibi, babadan oğula geçen antrenörlük düzeni ve müthiş altyapı organizasyonu ile 3 kez oynanan Final-Four geldi.
Ardından 2000’li yılların ortasından itibaren çöküş dönemi başladı.
Bu sıkıntılı dönemde padişah ve sadrazamlar yerinde durdu ama yeniçeriler ve ağaları sürekli değişti.
Sorun hep onlarda gibi gösterildi.
Sürekli ‘devşirme’lerden medet umuldu.
Efes, yabancılara bel bağladığından bu yana dikiş tutmuyor.
Hırvat coach Perasoviç’in umurunda mı, Ender’in, Cenk’in dakika alması.
Rakoçeviç sakat, Cenk 0, Ender sadece 5 dakika oynamış.
Petravicius, Pecherov ve Maciulis gibi ilk beşinden 3 oyuncusu olmayan Milano’dan 14 sayı fark yeniyor.
İnanılır gibi değil.
Yıllarca yerden yere vurulan, ama Sinan’ın ilk 12’ye bile giremediği, Cenk’in, Ender’in yüzüne bakılmadığı dönemlerde onları A Milli Takım’da ilk 5 başlatan Tanjeviç aptal mıydı?
Hiç oynamayan Dudley alınıyorsa, Galatasaray’da müthiş işler yapan Ermal niye gönderildi mesela?
Efes, kalan iki maçı kaybetse dahi bir ihtimal Top 16’ya kalacak.
Kalsa ne olacak?
Efes ruhunu kaybetmiş bir kere.