Başka Tanrı'nın çocukları!..

Yeryüzündeki yaşam formatı, hiç kuşkusuz zıtların birlikteliğinden oluşuyor. Hayatta her şey kendi zıttıyla birlikte var ve o karşıtıyla birlikte bir anlam taşıyor. Kötü olmadan iyinin, çirkinlik olmadan güzelliğin, kirlilik olmadan saflığın, sefalet olmadan asaletin, cehalet olmadan bilginin, kabalık olmadan zerafetin, hastalık olmadan sağlığın kıymetini anlayamayız. Her zıtlık, varolduğu müddetçe birbiriyle çatışma halindedir; ancak birbirinin mihenk taşıdır da aynı zamanda. Ve de tamamlayacısı... Biri olmadan diğeri hiç bir şey ifade etmez.
Hayatın bir parçası olan sportif faaliyetlerde de bu böyledir. Tüm spor karşılaşmaları zıtların kapışmasıdır. Rakibin, aynı zamanda karşıtındır. Farklı hedefler ile değişik stratejilerin çatışmasından ibarettir spor. Mücadele, zıtların birbirini alt etme çabasından başka bir şey değildir. Ve kendi içinde başka başka karşıtlıkları da barındırır.
Ama bunun bir istisnası vardır. Sadece bir sportif etkinlik, bütün bunların dışındadır. Orada zıtlıklar ya yoktur ya da en az düzeydedir. Kazanmanın ve kaybetmenin hiç bir önemi yoktur. Dolayısıyla rakibin de... Hatta çoğu durumda rakibin bile yoktur. Sadece masalsı bir birliktelik vardır. Zıtlıklardan arınmış bir sportif faaliyet olarak niteleyebileceğimiz Özel Olimpiyat Oyunları’ndan başka şey değildir, sözünü ettiğim tuhaf durum. Hani şu zihinsel engelli sporcuların yarıştığı...
Haberin Devamı ›
Zihinsel engelli sporculardan
ders almaya hazır mısınız?
Sonuncusu Çin’in Şanghay kentinde geçtiğimiz iki hafta içinde gerçekleştirildi. 66 sporcuyla gittiğimiz oyunlardan tam 55 madalya ile döndük. Son yıllarda uluslararası bir sportif etkinlikte elde edilen en büyük başarı bu. Lakin madalyonun bir de diğer yüzü var. Şayet Çin’den sıfır madalyayla dönseydik de, bunun hiç bir önemi olmayacaktı. O sporcularımız yine alınlarından öpülmeyi hakediyor olacaklardı. Onların içinde bir müddet yer alan, çabalarına yakıdan tanıklık eden insanlar bunu çok iyi bilirler. Gerçek olan şu ki, “Bana kazanma şansı verin, kazanamasam bile bu çabamda cesur olmama yardım edin” sloganıyla hareket eden bu sporcularımız, sporun en saf yönününü temsil ediyorlar. Aslında gerçek sporu onlar yapıyor da denilebilir. Çünkü, yenmek-yenilmek için sahaya çıkmıyorlar, mücadele ederken birbirlerine kural dışı hareket yapmıyorlar, kavga etmiyorlar, küfürleşmiyorlar; bilakis birbirlerine alabildiğine centilmence yardım ediyorlar. Dostça, kardeşçe sadece yarışıyorlar, oynuyorlar. Bir oyun olan sporun özüne, ruhuna sadık kalıyorlar.
Haberin Devamı ›
Zekamız aynı zamanda bütün
kötülüklerin de kaynağı değil mi?
Onları izlerken bazen gülersiniz, bazen hüzünlenirsiniz, bazen de şaşırırsınız. Ancak çokça ders alırsınız. Manasız çekişmelerle birbirimize hayatı nasıl da zindan ettiğimizi farkedersiniz. Sanki başka bir boyuttaymış, başka bir dünyadaymış gibi hissedersiniz kendinizi. Fantastik bir yolculuğa çıkmış gibi olursunuz. O saflık, o temizlik, o kötülükten ve kirlilikten arınmışlık karşısında hayretler içinde kala kalırsınız.
Evet, söz konusu olan, onların hayata adaptasyonudur. Amaç, zihinsel engeli olan insanlarımızı rehabilite edebilmektir. Onlara hayata dair bir şeyler öğrebilmektir. Ama bunu yaparken de, onların bizlere öğretebileceği çok şey olduğunu farkedebilmektir, aslolan...
Elbette zeka her şeydir. İnsanoğlu’nu yeryüzünün efendisi yapan, belki de önümüzdeki yüzyıllarda evrenin de efendisi yapacak olan en önemli faktördür. Ancak ne var ki, birbirimize, dünyamıza yaptığımız kötülüklerin de kaynağıdır. Zihinsel engelli insanlarımızın saflığına, duruluğuna ve iyi niyetine sahip olabildiğimiz zaman, ancak insan olmanın erdemini yaşayabileceğiz. Kendimizi de rehabilite etmenin yolu, onları iyi algılamaktan ve anlamaktan geçiyor.
Zira, kaybettiğimiz bütün değerleri onlar temsil ediyor.