Bizans kazandı!

Haberin Devamı ›
Hatta bu konuda daha da geriye gitmelisiniz bence! 2000'li yılların başına... Türk futbol tarihinin en parlak başarısına imza atıldıktan sonra Galatasaray'da yaşananları hatırlamakta ve hatırlamakta fayda var.
O muhteşem dört yılın baş mimarı iki isim; Faruk Süren ve Fatih Terim'in nasıl ve ne şekilde bu takımın başından uzaklaştırıldığını gözlerinizin önüne getirin.
Hafta içinde İngiliz dergisi The Blizzard'a röportaj veren Fatih Terim, o yıllarda Popescu'nun kendisine "Eğer Fiorentina'ya gitmezsen, bu takım seninle Şampiyonlar Ligi kupasını da kazanır" dediğini söylemiş. Doğru söylemiş! Popescu gibi düşünen milyonlarca Galatasaraylı var bu ülkede! O dönemde kulüp içinde yaşanan çatlamanın Galatasaray'ı nasıl yıllarca geriye ittiğini bilmeyen yok!
Neyse, lafı fazla uzatmanın alemi yok. Bugüne ve sadede gelelim: Son iki sezonda kazanılan başarıları burada tekrarlamayacağım. Lakin, bu sezon başında Galatasaray Yönetimi ve Fatih Terim arasında yaşanan gerilim Galatasaray'ın sezona kaybeden bir takım olarak başlamasına yol açmıştır. Ligdeki performans ortada. Dün geceki sonuca ise hiç değinmemek ve bir an önce unutmak istiyorum!
Fatih Terim'in A Milli Futbol Takımı'nın başına geçmesiyle başlayan sürecin nasıl Galatasaray'ın aleyhine işlediğini tüm ülke biliyor. Bu konuda yaşanan tartışmaları da... Kimin ne söylediğinin o kadar önemi yok. Burada önemli olan, o kimlerin ne söylediğine malzeme verenlerdir! Fatih Terim'i gerek yönetim içinde, gerekse yönetim dışında hazzetmeyen liseli tayfasının varlığı sır değil. Bunların Başkan Ünal Aysal'a nasıl kılavuzluk yaptıkları da... Başkan Aysal'ın bunların kılavuzluğunda Fatih Terim'e nasıl bir tavır takındığını da hepimiz biliyoruz. İstediği yerli transferlerin nasıl yapılmadığını da...
Herşey medyanın ve kamuoyunun önünde ayan beyan cereyan ediyor!
Şimdi bu şartlarda Fatih Terim ve öğrencileri neler yapabilir? Terim en önemli silahı olan motivasyon gücünü nasıl kullanabilir? Futbolcularını maçlara zihinsel ve fiziksel olarak nasıl hazırlayabilir? Gidecek mi, kalacak mı tartışması yapılan bir teknik adam futbolcuları üzerinde nasıl otorite sağlayabilir? Bütün bunlar gibi yüzlerce soru sorulabilir. Cevabı olmayan sorular!
Sözün özü şu: Galatasaray bu sezon girdiği bütün yarışları kaybetmek üzere. İki ay önce bütün futbol otoritelerinin açık ara şampiyon olacağını düşündüğü, Şampiyonlar Ligi'nde de en azından yarı final yapacağını hesapladığı Galatasaray, şu anda gerek futbol olarak, gerekse kurumsal açıdan iflasın eşiğinde... Bunun da sebebi, durup dururken yönetim ile Fatih Terim arasında yaşanan çatışmadır. Ve bu çatışmayı yaratan entrikacı unsurlar!..
Real Madrid maçını size teknik ve taktik olarak yorumlayacak yüzlerce spor yazarı bulacaksınız. Ben onlardan değilim. Ben işin perde arkasını aralamaya çalışanlardan biriyim. Onun için dün geceki ağır mağlubiyete bu açıdan bakmanızı istedim.
Galatasaray ne zaman dünya promiyerine çıkmaya çabalasa, onu cehennem çukurundaki günahkarlar misali, aşağı çeken bir takım hilkat garibeleri hep oluyor! Şu an yaşanan da budur.
Hafta sonu Beşiktaş maçı var. Ligin şu an en formda takımı Beşiktaş'ı dün geceki Galatasaray'ın yenmesi mümkün değil. Real hezimeti, arkasından Beşiktaş maçı; onun öncesinde kaybedilen 6 puan daha... Kısacası ortada bir havlu olayı var. İki yıllık müthiş Fatih Terim döneminin ardından herkesin beklentisi, Galatasaray'ın 2000'li yılların devamını 2010'lu yıllarda getireceği idi. Mamafih böyle bir şeyin Galatasaray'da mükmün olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Lastik patladı, araba düz yolda bir kez daha devrildi! Kutlu olsun lisecilere!.. Alsınlar tepe tepe kullansınlar kulüplerini diyeceğim ve efsane Başkan Faruk Süren'in şu sözünü bir kez daha hatırlatacağım: "Hamit Bey, burası Bizans, Bizans!.. Biliyorsunuz Galatasarday da Beyoğlu'nda!.."