Felaket tellalı!

Haberin Devamı ›
Kendimizi bir futbol ülkesi olarak addediyoruz ama eli ayağı düzgün sadece iki stadımız var. İkisinin de zemini felaket.
Maç başlar başlamaz Kayserispor’un agresif ve hırslı oyunu karşısında şaşkına dönen Galatasaray’da takım savunması bir felaket.
Her transfer sezonunda, özellikle Premier Leauge takımları tarafından milyon Euro’lara transfer edilmek istendiği yönünde haberlerin uçuştuğu Mehmet Topal daha bir felaket.
Sabri’nin yokluğunda sağ kanadı teslim alan Uğur Uçar da diğer bir felaket. Sahaya 4-2-4 gibi garip bir dizilişle çıkarak takımı adeta orta sahasız oynatan, rakip eksildikten sonra hiç bir değişikliğe gitmeden son 10 dakikaya kadar oyunu seyreden Rijkaard’ın taktik anlayışı bir başka felaket. Atatürk Havalimanı tarihinin en görkemli karşılamasına neden olan Dos Santos’un sergilediği performans ve ceza sahasına yaptığı ortalar hepsinden felaket.
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en pahalı kadrosuna sahip olmasına karşın, sahadaki takımın yarısının, kulübedekilerin de tamamının gençlerden oluştuğu Kayserispor’a karşı son yarım saati bir kişi fazla oynamasına karşın üstünlüğünü tam anlamıyla kabul ettiremeyen Galatasaray felaket ötesi. Uzun süreli sakatlıklar başta olmak üzere başına bu kadar felaket gelen bir takımın kazanması mümkün müydü? Mümkün olsa bile, mesela Elano ya da genç Emre o golleri atıp üç puanı alsa dahi gelecek adına umut verebilecek bir görüntüsü var mıydı Sarı-Kırmızı takımın? Kuşkusuz hayır. Galatasaray’ın balansı anlaşılmaz bir şekilde bozulmuş gibi. Sezon başındaki o coşkulu takım nasıl pozisyon fakiri haline gelmiş anlaşılır gibi değil.
Kimse son 15 dakikadaki baskıdan ve tempodan söz etmesin. O baskı, 10 kişi kalan Kayseri’nin savunmaya çekilme refleksinin doğurduğu bir sonuçtu. Galatasaray’ın bu maçtaki tek tesellisi, Lucas Neill ile Emre Güngör’ün uyumu ve iyi futbollarıydı.