Arama

Popüler aramalar

Firavunun laneti!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Türk sporunun altın çocuğu Hamza Yerlikaya, bütün bunları dün bir kaç saat içinde yaşadı. Güreş dünyasının, büyük bir merakla beklediği hesaplaşma nihayet Guangzhou’da gerçekleşti. Hamza, kuranın azizliğine uğrayarak son yılların flaş ismi, Atina 2004’ün altın adamı Mısırlı İbrahim Karam’la daha ilk turda karşılaştığında herkesi bir stres ve heyecan bastı. Daha önceki şampiyonalarda rakipleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan Mısırlı’ya karşı büyük bir taktik mücadelesi veren Hamza bu müsabakadan galip ayrıldığında tribündeki bizlerin bütün enerjisi boşalmıştı. Şahsen benim korkum, Hamza’nın da bizim gibi enerjisini bu maçta boşaltmasıydı. Nitekim öyle olduğunu ilerleyen maçlarda gördük. Kazak güreşçiyi de neredeyse mücadele etmeden geçen Yerlikaya, yüz kere maç yapsa tümünde yeneceği Çek sporcu karşısında gerekli hırs ve motivasyondan yoksundu. Buna rağmen rakibine ilk periyotta 4-0’lık üstünlük sağlayan güreşçimiz, ikinci periyodun sonlarında inanılmaz bir hata yaptı. Maçı uzatmaya götürmek istemeyen Hamza riskli bir oyuna girince bir anlık dalgınlığı sonucu kontratak yedi. Ardından da köprüye geldi. Ve ne yazık ki, klasına yakışmayacak şekilde köprüden çıkamadı ve tuş oldu. Repesaj ile bronz maçlarındaki hırsını ve Çek sporcudan daha iyi olan rakiplerini hallaç pamuğu gibi attığını görünce, doğrusu hepimiz kahrolduk. Bir altın ancak böyle pisi pisine kaçar. Üstelik 1 milyon dolara yerine transfer edilmek istenen Mısırlı’yı yenmenin keyfini çıkaramamak da cabası...Nazmi’ye gelince... 1999’da Atina’da kürsüye çıkan Nazmi uzun süredir aynı sıklette olduğu Hamza’nın gölgesinde kalmıştı. Hamza bir üst kiloya çıkınca iki yıldır fırsat buldu. Bu şampiyonanın en flaş sporcusuydu. Finale kadar rakiplerini eze eze yendi. Altın madalyayı 7 yıl aradan sonra tekrar boynuna geçirmek üzereydi ki, bir başka Mısırlı da onun kaderini belirledi. Bunda kendisinin de suçu vardı. Çünkü fırsat iki kez ayağına geldi değerlendiremedi.Vuslat başka bahara artık...