Güreş Çin'de de olsa yapınız!..

Haberin Devamı ›
Zaten yeryüzünü zekasıyla kontrol altına alan ve gözünü uzayın derinliklerine diken insanın bi zatihi kendisi karmaşa değil midir? Yeni bir nevi zıtların birliği... Toplumlar da öyledir aslında...Gözünü Türkiye’de açıp da, bir şekilde başka ülkelere yolu düşenler, çılgınlığa varan bir dinamizm içindeki Türk toplumunu, dünyanın en karmaşık ve tezatların en yoğun olduğu toplumu olarak niteleyebilir. Bu tespit bir bakıma doğrudur da... Ancak burada, insan kalabalığından başınızın döneceği Çin’i de gözardı etmemek gerekiyor. Çin’de herşey iç içe ve birlikte... Geçmişle gelecek, gelenekle modernite, yoksullukla varsıllık, umutla umutsuzluk, otoriteyle özgürlük, büyüklükle küçüklük... Bir bakıyorsunuz Han Hanedanlığı dönemindesiniz, bir bakıyorsunuz siber çağda... Yolunuz, kaldırımlarından insanın içini acıtan fakirliğin fışkırdığı pis kokulu, daracık sokaklardan geçerken, birden bire kendinizi devasa plazaların içinde bulabiliyorsunuz. Caddelerde sıra sıra dizilen korkunç büyüklükteki kasvetli binalar, boylarından büyük işler yapan bu küçük insanların adeta dünyaya meydan okuması gibi... İşte dışarıda böylesi bir kaosun hüküm sürdüğü Çin’in Guangzhou kentinde, kominizm döneminin bütün esintilerini taşıyan kendi halindeki Tian He Sports Center’da güreşçilerimizden ilk gün madalyalar bekliyorduk. Bir tane geldi: Bronz. Ama Ata sporu güreş olan bir ülkede bu kimi keser, bilemiyorum. Özellikle Şeref Eroğlu gibi dünya çapında bir sporcunuz minderdeyken... Minderde konuşması gereken Eroğlu, uzun süredir laf üretiyordu; dün buna son vereceğini düşündük. Ama nafile. Aleyhte yazılan her yazı sonrası gönül koymayı adet edinen Şeref Eroğlu yine iyi başladı, ama sonunu getiremedi. Aslında aynı şey Bünyamin için de geçerli. İkisi de çok iyi başladı. Yarı finale kadar da devam ettiler. Tam altın madalyayı bir ucundan yakalayacaklardı ki, pes ettiler. Kendi elleriyle rakiplerine finali hediye ettiler. En kritik müsabakalarda güreşmediler, pasif kaldılar. Oysa yenileceksen adam gibi yenileceksin. Seni yenen rakibinin burnundan getireceksin. Lakin öyle olmadı. Bünyamin’in bronz maçındaki çabası ise günü kurtardı. Ama benim için değil. Eminim kendisi için döyle. Bunu ben değil, minderden inerken akıttığı gözyaşları söylüyor.