Arama

Popüler aramalar

Kazanmayı unuttuk

Haberin Devamı

Özellikle ilk 45 dakikasında çok iyi oynadığımız, iki kez de iki farklı öne geçtiğimiz Letonya maçını basit hatalar sonucu yediğimiz gollerle berabere bitirmemiz buna çok iyi örnektir. Bunda en önemli etken Milli Takımımız’ın bir kulüp takımı hüviyetine sahip olamamasıdır. Abdullah Avcı’nın her şeyden önce bu bütünlüğü sağalaması gerekiyordu ama aradan geçen zaman içinde ne yazık ki bunu başardığı söylenemez. Bilakis, yapılan eleştiriler, yaşanılan tartışmalar Milli Takımımız’ın daha da dağılmasına sebep oldu. Kendi takımlarında üst düzey performans gösteren oyuncular Ay-Yıldızlı formayı giyince futbolun en basit hareketlerini bile yapmakta zorlanıyorlar. Bir bütün olarak hareket edemiyorlar; dolayısıyla da oyunda devamlılık sağlayamıyorlar. Zaman zaman tempo yükseltiyor, oyuna hakim oluyorlar, hepsi o kadar. Ne orta alanda organize olabiliyorlar, ne hücumda bilinçli paslaşmalarla pozisyon üretebiliyorlar. Üstümüze gelen rakiplere de çok basit savunma hatalarıyla pozisyon ve gol imkanı veriyorlar. Dün geceki Slovenya maçı da bu dağınık görüntümüze önemli bir örnek teşkil etti. Letonya’dan daha güçlü ve kısacık mazisine rağmen İki Dünya Kupası, bir Avrupa Şampiyonası tecrübesine sahip olan Slovenler karşısında bölük pörçük bir futbol oynadık. Buna rağmen önemli pozisyonlar da bulduk. Ama takım halinde organize olarak yakaladığımız değil, gelişigüzel yarattığımız anlık pozisyonlardı bunlar. Slovenya ise bize nazaran daha organize, daha diri ve daha sert bir futbol sergiledi. Başta Alper olmak üzere teknik ayaklarımızı tatlı sert futbollarıyla sindirdirdiler. Rakibimizin ilk 11’inde yer alan tüm futbolcularının başta İtalya olmak üzere Avrupa’nın değişik liglerinde oynadığını göz önüne aldığımızda bizi bozmalarının gayet normal olduğunu söyleyebiliriz. Zira bu tür tecrübeli ve organize takımlara karşı hep bocaladığımız sır değil.

Milli Takımımız’da sakatlanıp çıkana kadar Alper Potuk iyi bir görüntü sergilerken, Slovenya’nın en göze çarpan oyuncusu Salzburg’da oynayan Kampl’dı. Süratli, çabuk ve atletik özelliklere sahip olan genç oyuncuyu defansımız durdurmakta oldukça zorlandı.
Bütün futbolcuların tatile çıktığı bir dönemde bu turnuvayı ayarlayıp Milli Takım’a seçilenlerin kimyasını da bozan Almanya kampını alibiyet alamadan kapattık. Elbette hazırlık maçlarında alınan sonuçlara değil, sahada oynanan futbola bakılmalıdır... Gelgelelim dünkü görüntümüzden sonra umutlanmamız için hiçbir neden yok. Dünya Kupası şansı mucizelere bağlı olan A Milli Futbol Takımımız’ın böyle bir mucizeyi gerçekleştirecek, ne gücü, ne de dermanı var. Hiç vakit kaybetmeden bir kan değişikliğine gidilerek 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın planlaması yapılmalıdır. Aksi takdirde orayı da ıskalamamız işten bile değil.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Winner Team‘’

01 Haziran 2013, Cumartesi 20:00
YAZININ DEVAMI