Özerkliğin iflası

Haberin Devamı ›
Ancak bazı federasyonlar bu fiili durumu başıboşluk olarak algıladı. Bu da bir takım çekişmeleri beraberinde getirdi. Federasyonların hemen hemen tamamında kişisel ya da grupsal çatışmalar yaşanmaya devam ediyor. Halterdeki doping skandalına ve sonrasında gelişen olaylara bu çerçeveden bakmakta fayda var. Hasan Akkuş dopingi kaldıracağım iddiası ile göreve gelmişti. Bu konuda ciddi çalışmalar da yaptı. Gelgelelim, spor tarihimizin en kitlesel doping olayı da onun zamanında yaşandı. Ben, Akkuş’un uygulamalarından rahatsız olan bir takım çevrelerin Türk halterini sabote ettiği kanaatindeyim. Sonuçta devlet olaya el koydu ve Spor Genel Müdürlüğü (SGM) yardımcılarından Tamer Taşpınar’ın seçilmesini sağladı. Hiç kuşkusuz bu halterin özerkliğine vurulan ağır bir darbedir. Taşpınar hemSGM’deki görevine devamedecek hemde Halter Federasyonu Başkanlığı’nı sürdürecek. Bir yandan devleti temsil edecek, bir yandan da özerk federasyonun başında yer alacak! Böyle bir özerklik anlayışı olamaz. Zaten seçim sürecinde de devlet bütün ağırlığı ile Taşpınar’ın kazanması için yüklenmişti. Ortada tambir tülüat var! Bu aynı zamanda diğer federasyonlara da gözdağıdır. Tamam, federasyonların büyük çoğunluğu özerkliği yüzüne gözüne bulaştırdı. Ama bunu çözmenin yolu, federasyonlara el koymak değildir. İşlerini düzgün yapmaları için devletin rehberlik yapması yeterliydi. Ya da yasaları ve yönetmelikleri uygulaması... Ama görünen o ki, bugün sporu yönetenlerin anlayışı Kuzey Kore ve Küba sporunu yönetenlerden farklı değil. Yine döndük 30 yıl öncesine!..