Arama

Popüler aramalar

Pist kaosun eşiğinde

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Türk atletizminin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya devam ediyor. Son yıllarda elde edilen başarıların keyfini tam olarak çıkaramadan arka arkaya patlayan doping skandalları nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan atletizm sporumuzu bu kez çok ciddi birtakım gelişmelerin yaşanacağı endişesi sarmaya başladı. Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) Anti-Doping Şefi Thomas Captevielle’nin dünyada soruşturulmalarının devam ettiğini duyurduğu 17 faal sporcu arasında 4 Türk atletinin bulunduğu, son olarak bir büyük atletimizin numunelerinin de pozitif olduğu haberleri ayyuka çıkmış durumda. Capdeville’in sözünü ettiği 17 atletin 2009 yılından itibaren uygulamaya konan biyolojik pasaport üzerinden soruşturulduğu bildirilirken, aralarında çok önemli atletlerimizin de olduğu 4 sporcumuzun mercek altına alındığı iddiaları şok etkisi yaratmış durumda. IAAF’in konuyla ilgili Atletizm Federasyonu’na bir yazı gönderdiği, ancak bu yazının kamuoyundan sır gibi saklandığı belirtiliyor. Hatta bu konuda Spor Genel Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın dahi devreye girerek kamuoyunda deprem etkisi yaratacak haberin kesinlikle sızdırılmaması talimatı verdiği ifade ediliyor. Bu listede olduğu kaydedilen bazı elit sporcularımızın geçerli bir mazeretleri olmamasına rağmen uzun süredir hiç bir yarışta koşmamaları da iddiaların doğru olabileceği yönünde endişeler yaratıyor.

Büyük bir bomba patlamak üzere!


IAAF’in doping konusundaki baskıları devam ederken, son olarak atletizm camiasına bomba gibi düşen bir haber ise herkesin keyfini kaçırmış durumda. Önemli atletlerimizden birinin -özlük haklarına olan saygımızdan dolayı ismini açıklamıyoruz- kampına 20 gün önce yapılan baskında alınan numunelerin pozitif çıktığı haberi atletizm camiasını bir kez daha sarsmış durumda. Konuyla ilgili bilgisine başvurduğum herkes fıslıtı halinde konuşurken, resmi bilgi almak istediğim Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi ile Federasyonun Genel Sekreteri Nihat Doker telefonlarıma cevap vermediler. Sporcunun antrenörünün ise telefonu kapalıydı. Hiçbir zaman ulaşmakta sıkıntı çekmediğim Sayın Terzi’nin bu kez telefonlarıma çıkmaması ve geri de dönmemesi beni de kuşkuya sevk ederken, önümüzdeki günler Türk atletizmi açısından çok vahim birtakım sürprizlere gebe gibi gözüküyor. Son 1 yıl içinde 8 atletimizin ceza aldığını, birinin ise isminin dopingle anıldığını, bu konuda 11 sporcusu doping cezası alan Hindistan’ın ardından dünyada ikinci olduğumuzu göz önüne alırsak, “Eyvah!” diyorum, başka bir şey demiyorum!

Halter gibi olmasın!


Türk atletizmini ahtapotun kolları gibi saran doping kâbusunun getireceği bir başka tehlike de Atletizm Federasyonu’nun özerkliğinin elden gitmesidir. Halterde yaşananları hepimiz biliyoruz. Kısaca tekrar edelim: 23 Yaşaltı Avrupa Şampiyonası’nda 5 haltercide doping çıkması sonucu Başkan Hasan Akkuş ve Yönetim Kurulu topluca istifa etti. Akkuş giderayak sporcuların tamamının kontrolünü istedi. Yapılan kontroller sonucu 19 sporcuda daha dopinge rastlandı. Bunun üzerine devlet haltere el koydu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Spor Bakanı Suat Kılıç’ın talimatıyla Spor Genel Müdür Yardımcıları’ndan Tamer Taşpınar haltere aday oldu. Camiaya da Taşpınar’ı seçmeleri yönünde telkinde bulunuldu! Sonuçta Tamer Taşpınar Halter Federasyonu Başkanı oldu. Taşpınar, hem Spor Genel Müdürlüğü yardımcılığına devam edecek hem de halterin başkanı olarak görev yapacak. İşte atletizm camiasının asıl endişe duyması gereken de budur. Yarın bir gün korkulan senaryolar gerçekleşirse devlet atletizm için de bir Tamer Taşpınar bulmakta zorlanmayacaktır. O zaman iki kere “Eyvah!” diyorum!