T'etik'çiler!
Lafı fazla dolandırmadan direkt konuya gireceğim. Muslera olayını ben de tasvip etmiyorum. Melo'nun yaptığını ise kabullenmek zaten mümkün değil. Keşke, Melo soyunma odasında Riera'ya pusu kurup saldırmasaydı; Muslera'ya da, düşen bir takıma karşı penaltı attırılmasaydı. Ama olan oldu. Galatasaray'a yakıştı mı? Hayır. Eleştirilmeli midir? Elbette. Zaten eleştirenler arasında Galatasaraylılığı ile bilinenler de var. Lakin diğerleri çoğunlukta. Belki, bunun da anlaşılabilir bir yönü vardır! Tuttukları takımların menfaatlerini ön planda tutuyor olabilirler! Ya da tutmadıkları takımları yıpratma gibi bir misyon da edinmişlerdir kendilerine!
Haberin Devamı ›
Bilinmez!
Oysa Melo olayı da, Muslera'nın penaltısı da futbolumuzun olağan halleri. Bütün takımlarda zaman zaman çeşitli kavgalar oluyor. Tüm takımlarımız arada sırada centilmenlik kurallarını unutabiliyor. Burada spor kamuoyuna ve medyaya düşen görev, her nerede ne oluyorsa hepsine hakkaniyet sınırları içinde yaklaşılması; objektiflikten sapılmamasıdır. Gelgelelim durum bizde farklı. Saflaşmalar, cepheleşmeler almış başını gidiyor. Savaş sadece sahada yürütülmüyor. Saha dışı faktörler de devrede. Tabii işin içinde medya ayağı olmazsa, olmaz! Tuttukları takımın centilmenlik dışı hareketlerinde üç maymunu oynayanlar, rakip takımın en ufak hatasında etik dersi veriyor. Bunun adı iki yüzlü ahlaktır. Bu, medyanın şirazesinden çıkmasıdır. Bu, zavallılıktır! Riyakarlık ruhumuza işlemiş!