Türk işi Paralimpik!

Haberin Devamı ›
Londra’daki ikinci sınavımız olan 2012 Paralimpik Oyunları önceki gün sona erdi. Toplam 67 sporcuyla katıldığımız oyunlarda kazandığımız 1’i altın olmak üzere toplam 10 madalya ile rekor kırarken, olimpiyatı da geride bıraktık. Paralimpik’in ülkemizdeki geçmişine baktığımızda ortada gerçekten gurur duyulacak bir tablo var. 2000 Sidney’e sembolik olarak 1 sporcuyla giden paralimpik kafilesi, 2004 Atina’da 8, 2008 Pekin’de 16 sporcuya çıkarken, Londra’ya rekor sayıda (67) sporcuyla giderek olası başarıların müjdesini vermişti. Halterci kızların müthiş zaferinin yanı sıra,
masa tenisinde, atıcılıkta, goalbolde, okçulukta kazandığımız madalyalar engelliler sporumuzun önümüzdeki yıllarda daha büyük bir patlama yapacağının önemli göstergesi. Oyunlar sonunda Paralimpik sporcularımızın Türkiye’de gerekli ilgiyi görmesini umuyoruz ve geçiyoruz bize özgü çapaçulluklara:
Kitapçıktaki yazıya sansür
İşe en başından başlayayım: Oyunlar için bir kitapçık hazırlanıyor. Sporcuların tanıtımının yapılacağı bir rehber. Doğaldır, bu tür çalışmalarda o ülkenin sporunu yönetenlerin de birer kısa yazısı olur. Söz konusu kitapçık için Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı Yavuz Kocaömer’den de bir yazı isteniyor. O da yazıp gönderiyor. Spor Bakanı Suat Kılıç’ın basın danışmanı, yazıdaki bir cümlenin rahatsızlık yaratacağını belirterek çıkarılmasını tavsiye ediyor! Kocaömer ise o yazıdan tek bir kelimenin çıkarılmamasını istiyor, sansür olması halinde yazının konmamasını talep ediyor. Sonuçta yazı konmuyor. Rahatsızlık yaratan ve çıkarılması istenen cümle ise şöyle: “Türkiye’de engelliler sporunun gelişiminde büyük katkıları olan eski Bakan Mehmet Ali Şahin, eski genel müdürler Mehmet Atalay, Yunus Akgül ve Spor Toto Teşkilat Müdürü Yunus Akgül’e teşekkür ederim.”
Bu konuda daha fazla söze gerek yok sanırım. Malumunuz, Türkiye 2020’ye aday. Bu işin bir ayağı da paralimpik. Paralimpik olmadan 2020’yi almamız mümkün değil. Gelgelelim, Londra’daki oyunlara devlet en üst düzeyde kayıtsız kaldı. Açılışa onlarca ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanı gelirken, bizimkiler katılmaya gerek görmedi. Spor Bakanı Suat Kılıç bile gelmedi! 2020 adayı Türkiye sadece bir bakan müsteşarı ile temsil edildi. Müsteşar demişken, bir paragraf açalım: Devlete hakim olan o ceberrut dilden o da muzdarip olsa gerek ki, yanındaki Spor Genel Müdür Yardımcısını herkesin içinde uluorta azarlamakta hiçbir beis görmüyor. Azarladığı kişi, yılların spor adamı. Yaptığı en hayırlı iş ise (!) halterde altın alan Nazmiye Muslu’nun kulağına o zaman Türkiye’de olan Bakan Kılıç’ı aradığı telefonunu yapıştırmak!
Derken, bakan Kılıç 5 gün sonra aniden zuhur ediyor. Tesadüf bu ya, görme engelli sporcularla karşılaşıyor. Selam sabahtan sonra sporculardan bir tanesi patlıyor: “Bizi şimdi mi hatırladınız sayın bakan!” Görme engellileri tanıyanlar bilir,
sözlerini esirgemezler.
Bakan’ın akreditasyonu iptal edilmiş!
Bakan’ın gelmesi elbette iyi bir şey.
Sonuna kadar kalması da öyle...
Bu kez olimpiyattakinden daha sevimli bir bakanla karşılaşıyor insanlar! Daha az azarlıyor çevresindekileri! Ama korumaları yine rahat durmuyor. Tesis girişlerinde aranmak istemiyorlar ve görevlilerle kavga ediyorlar. Olimpiyatta da aynısını yapmışlar ve ne olmuş biliyor musunuz? Bakan Suat Kılıç’ın akreditasyonu iptal edilmiş. Araya giren ataşeler vs. olayı çözmüş de Türkiye büyük bir ayıptan böyle kurtulmuş. Paralimpikte de böyle bir tehlike olacağını bildikleri için bu kez kısa kesmişler. Bir arbede de köy girişinde yaşanıyor. İçeri baklava vs. sokmak istiyorlar. Olimpiyat Köyü’ne dışarıdan yiyecek getirmek yasak. Doğal olarak görevliler de izin vermiyor. Harala gürele derken, bizimkiler amaçlarına ulaşıyor. İçeride sporculara baklava ziyafeti veriliyor. Kahvaltıdaki menü ise Erzincan peyniri! Yine de şükretmek lazım! Çiğ köfte partisi de verebilirlerdi!