Arama

Popüler aramalar

Bir özür lütfen!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Şüphesiz, çok kişi o günlerde Aziz Yıldırım’ın şike yaptığına inanıyordu. Bu durumu yadırgayanlardan değilim. Çünkü, maalesef ülkemizde yerleşik bir davranış veya tepki biçimi var; tuttuğumuz takımın bize sunduğu güzelliklerden ziyade rakip takımın yaşadığı hezimetlerden haz alıyoruz biz ezelden beri.
Oysa hukukun üstünlüğüne, masumiyet karinesine inanan her kişinin Aziz Yıldırım’ın kolunda serum şişesiyle (soruşturmanın gizliliği gerçeğine rağmen) oradan oraya götürülmesinden hicap duyması gerekirdi. Ama öyle olmadı. Zil takıp oynayanlar ön plana çıktı o süreçte.
Halbuki Sayın Aziz Yıldırım vicdanları sızlatacak denli aşağılandı. Deyim yerindeyse arenadaki aslanların önüne atıldığı günlerde tam bir “Spartacus” tavrı takındı.
Ve olanca gücüyle bağırdı “Silivri Zindanları”nda: “Ne şikesi, memleket elden gidiyor!” Tarih 14.02.2012’ydi.
15 Temmuz ihaneti ve sonrasında gelişen her şey -altını üzülerek çizmeliyim ki- Aziz Yıldırım’ı doğruladı, haklı çıkardı.
Zaten Balyoz ve Ergenekon Kumpası’nın mağdurları da her fırsatta bu gerçeği teyit etti. Yıllar yılı FETÖ’nün en yakınında bulunan Hüseyin Gülerce’nin itirafları da cabası…
Sayın Tümamiral Semih Çetin’in şu sözlerine bakın Tanrı aşkına: “…Fethullahçı örgütlenmenin karşısına çıkan ilk grup kimdi? Sarı Lacivert bir duvara toslamışlardır bunlar.”
Sözün özü şu; FETÖ’den en çok zarar gören Sayın Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’dir. O zaman azıcık vicdanı, demokrasiye inancı olan her kim varsa, geçmişte Fenerbahçe’ye yaptığı haksızlık ve inançsızlıktan ötürü açık açık çıkıp özür dilemelidir Sarı Lacivertli camia ve Aziz Yıldırım’dan.