Milli aranın bitmesi ile lige dönen Galatasaray, Çaykur Rizespor’u konuk ediyor. Transfer döneminde birçok oyuncusu ile yolları ayıran Sarı-Kırmızılılar eksik bölgelere yapılacak takviyelerde ise geç kaldı. Özellikle kanatlarda büyük güç kaybeden Okan Buruk’un takımı, orta alandaki eksikliği de gideremedi. Bu gelişmelerin neticesinde Buruk’un, Çaykur Rizespor karşısına çıkarken hem 11’i oluşturmakta hem de taktiksel dizilişi belirlemekte zorlanacağı kesin. Milli arada antrenmanlarda ve Esenler Erokspor ile yapılan hazırlık maçında 3-5-2’yi deneyen başarılı çalıştırıcının Rize karşısında sahaya nasıl çıkacağını kestirmek zor.

Omurgada köklü değişiklik

Öte yandan iki yıl şampiyonluk getirmiş kadro omurgasında artık köklü değişiklikler olacağı muhtemel. Bu da Sarı-Kırmızılılar’ın zorlanmasına neden olabilir. Evinde oynayacağı karşılaşma ile çok zorlu bir fikstüre girecek olan Galatasaray’ın bu sürece birçok bilinmezlikle girdiği kesin. Buruk ve öğrencilerinin en büyük avantajı ise saha ve taraftarı olacaktır.

Son iki sezonu zirvede kapatan Galatasaray 2024-2025 sezonuna da şampiyonluk parolası ile girdi. Oturmuş sistemi ve kadrosu ile büyük bir avantaja sahip olan Sarı-Kırmızılılar’ın birkaç takviye ile yine şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi olması kuvvetle muhtemeldi. Fakat beklenenden çok farklı bir kadro yapılanmasına gitti. Israrla omurgayı korumak istediğini dile getiren Buruk ve yönetim geniş çaplı bir değişimi seçti. Savunmanın sağına, soluna ve orta alana takviye yapması beklenen Sarı-Kırmızılılar bu bölgeleri zamanında güçlendiremezken orta alanın hâlâ takviyeye ihtiyacı olduğu ortada. Hazırlık kampında oynanan bir maçta kanat oyuncularının sayısının çok olduğuna ve bu bölgede yol ayrımı olacağına dikkat çeken Buruk dediğini de yaptı. Fakat kimse Zaha, Kerem, Tete ve Zaniolo’nun aynı anda gönderileceğini ve buraya yeni bir ismin gelmeyeceğini ya da getirilemeyeceğini kestiremezdi. Gelinen noktada en güçlü yönü kanatları olan Sarı-Kırmızılılar şu an yana yakıla kanat arıyor. Bu durumdan Buruk’tan çok Özbek ve yönetiminin sorumlu olduğunu söylemek gerekir.

İmzalar atılmadan

Islak imzalar atılmadan isimlerin bu kadar ulu orta konuşulmasının menajerlerin ve oyuncuların aradığı fırsat olduğunu kestirememek kabul edilebilir değil. Bununla beraber geçtiğimiz sezondan bu yana devam eden sağ bek sorununu 10 milyon Euro verip Jelert ile çözmek isteyen Buruk bu oyuncudan da istediği katkıyı alabilmiş değil. Galatasaray’da yönetim bombayı Osimhen’i alarak patlattı! Kimsenin beklemediği bölgeye kimsenin hayal edemeyeceği bir yıldız alan Özbek ve yönetimi transferdeki olumsuz havayı kısa süreliğine de olsa dağıtmayı başardı. Kabul etmek gerekir ki Osimhen gibi bir ismi alma ihtimalimiz varsa yok demeniz mantıklı olmaz. Ama asıl eksiklerinizi gidermezseniz sadece Osimhen ile şampiyon olamazsınız. Buruk bu takviye ile Icardi, Osimhen ve Batshuayi gibi hiçbir teknik direktöre nasip olmamış bir hücum hattına sahip oldu. Fakat bu üçlünün bir arada olması sistem değişikliğini mecbur kılar hale getirdi. İki sezondur başarı getiren sistemden neden bir anda vazgeçiliyor. Mevcut sistemle iki şampiyonluk kazanılmış ve ufak dokunuşlarla üçüncüsü için de en iddialı takım durumunda olunacakken bu risk neden alınıyor? Ve en önemlisi de sistem sadece Osimhen’in gelişi sebebiyle ile değişiyorsa bunun büyük bir plansızlıkla yürütülen transfer sürecinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.

Şapkadan tavşan çıkarmalı!

Oturmuş düzen yerine yeni bir futbol anlayışına geçilecekse de neden bu arayış lig başladıktan sonra yapılıyor? Sezon başı kampından bunun hazırlıklarının ve çalışmalarını yapılmış olması gerekirdi. Osimhen transferi taraftarları ilk etapta mutlu edip Dursun Özbek yönetimi rahatlatsa da Galatasaray’ın asıl sorunlarının çözülmediği gerçek. Mevcut sorunların çözülmediği gibi arttığını söylemek doğru olur. Transferin bitimine sayılı günler kala Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde farklı oyuncularla görüşülüyor olması beni çözüm noktasında umutlandırmıyor. Gerek gönderilen oyuncular gerekse alınması elzem olan isimlerin takıma dahil edilememesi bir transfer politikasının olmadığının göstergesi. Bu bakış açısı ile başarının gelmesi için Okan Buruk’un şapkadan tavşan çıkartması gerekiyor.

Avrupa Uluslar B Ligi ikinci maçında İzlanda’yı konuk ettik. Umut Nayir’i 9 numarada kullanan Vincenzo Montella, bu mücadeleye dörtlü savunma ile çıktı. Millilerimiz karşılaşmaya çok iyi başladı. 2. dakikada organize gelişen atağımızda Umut’un asistinde Kerem Aktürkoğlu ceza sahasında bitirdi ve 1-0 öne geçtik. Golden sonra da oyunun hakimi bizdik. Rakip kaleye hızlı giderken, onların çıkmasını da engelledik. İzlanda ise duran toplarla pozisyon aradı. Aradıkları golü de 37’de kornerden gelen topa Palsson’un kafa vuruşunda buldular: 1-1. Rakibimiz kaleyi bulan ilk topta malesef golü buldu. İlk 45 dakika boyunca oyuna yön verip, sahada doğruları yapan taraf olsak da ikinci golü bulamadık ve soyunma odasına 1-1’lik eşitlikle gittik.

Kerem’in şov gecesi

İkinci devreye de iyi oynayarak başladık. Özellikle ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişlerde hızlı ve etkiliydik. 52’de Eren’in pasıyla buluşan Kerem ceza sahası dışından harika vurdu ve bizi bir kez daha öne geçirdi: 2-1. 60’tan sonra fizik olarak düşüş yaşadık. İzlanda bu bölümde etkili ataklarla kalemize geldi. 72’de Umut Nayir kale ağzından topu auta gönderdi. 74’te Vincenzo Montella iki değişiklikle oyuna müdahale etti. Gecenin yıldızı Kerem Aktürkoğlu, Arda’nın pasında 88’de bir kez daha sahneye çıktı ve farkı ikiye çıkarttı: 3-1. Ay-Yıldızlılar hem takım olarak hem de bireysel performans olarak son derece iyi bir maç çıkartırken, sahadan 3-1 galip ayrılmayı başardı.

Geçtiğimiz mayıs ayında Süheyl Batum ile girdiği başkanlık yarışını rekor oyla kazanan Dursun Özbek kazanılan şampiyonluk ve yıldız transferlerle iyi bir dönem geçirse de şu sıralar aynı şeyleri söylemek mümkün gözükmüyor. Erden Timur ile Florya projesi konusunda yaşanan fikir ayrılığı nedeniyle yolların ayrılmasıyla Özbek belki de ilk önemli sınavını verdi. Karşısında ilk defa güçlü bir muhalefet oluşmaya başlayan Özbek genel kuruldan yetki alarak Florya konusunda sorun yaşamasa da camianın güçlü isimleri kendisini artık daha yüksek sesle eleştirmeye başladı. Erden Timur’suz başlayan yeni sezonda transferlerin gecikmesi ve eksik bölgelere gerekli isimlerin alınamaması sonrası tribünlerin de tepkisini çeken Dursun Özbek için ağır Beşiktaş yenilgisi ve Young Boys hezimeti sonrası eleştirilerin dozu arttığı gibi yönetimde de derin çatlaklar oluştu. Ali Yüce, yönetimden ayrılan ilk isim oldu. Camianın önde gelen ve sevilen isimlerinden olan Yüce’nin istifası Özbek adına ciddi bir güç kaybıydı. Hem Timur’un hem Yüce’nin desteğini kaybeden Özbek’e camia içinde destek azalırken ortaya atılan ‘karaborsa bilet’ iddiaları en zor sınavı olacağa benziyor. Kulübe devredilen biletlerin usulsüz şekilde fahiş fiyatlarla üçüncü kişilere satıldığı konusunda iddialarda bulunan üyelerin bir kısmı olayın soruşturulması için adli sürecin başlaması konusunda baskı kurarken, Özbek bu duruma kayıtsız kalmadı ve adli makamlara olayın incelenmesi ve aydınlatılması isteğiyle başvuruda bulunduğunu açıkladı.

Özbek işi sıkı tutuyor

Karaborsa bilet iddiaları karşısında sessiz kalmayan Özbek olağanüstü divan toplantısı ile üyelere ‘birlik beraberlik’ çağrısında bulunurken bu iddiaların Florya projesini baltalamak için ortaya atıldığını savundu. Basına kapalı olarak gerçekleşen toplantıda Özbek’in çok ciddi tepkiler aldığını söylemek gerekir. Camianın önde gelen isimlerinin Özbek’i istifaya davet ettiği ve seçim istediği bilgisini de paylaşmak gerek. Açıkçası başkanın bu divanda beklediği güven oyunu alamadığını söylemek yanlış olmaz. Bundan sonraki süreçte Özbek’in nasıl bir tutum sergileyeceği merak konusu olsa da aldığım bilgi başkanın camianın kanaat önderleriyle yapacağı birebir görüşmelerle destek isteyeceği yönünde. Bu doğrultuda dün Florya’da yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Galatasaray’daki etki alanı yüksek isimlerle görüşen Dursun Özbek işi sıkı tutuyor.

Kulisler hareketleniyor

Bir gerçek var ki Dursun Özbek artık seçimi rekorla kazanan bir başkan kadar güçlü değil. Karşısında ciddi bir muhalefet oluşan Özbek için seçim baskısı devam edeceğe benziyor. Hatta bu muhalefet kanadının şimdiden başkan adayı belirleme çalışmaları yaptığı da konuşuluyor. Üyelerin bir kısmı Adnan Polat’ın adaylığı konusunda ısrarda bulunuyor. Polat’ın bu duruma daha önce olduğu gibi şu anda da sıcak bakmadığını belirtmem gerekir. Ama bir gerçek var ki Polat ismi kulislerde artık daha yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Bütün bu gelişmelerin doğrultusunda Özbek’in nasıl bir tepki vereceğini kestirmek zor.

Galler maça çok iyi başladı. Orta alanın kontrolünü sağlayan ev sahibi takım uyguladığı ön alan baskısı ile kalemizde tehlikeler yarattı. Biz ise sahanın hiçbir alanında varlık gösteremedik. Ay-Yıldızlılar ne rakip karşılamada ne de oyun kurma konusunda başarılı oldu. Birbirinden uzak görünen Milliler, topla rakip yarı alana geçmekte dahi zorlandı. 17. dakikada gole çok yaklaşan Galler’de Rodon altı pastan topu auta gönderdi. İlk yarı boyunca futbol adına hiçbir şeyi yapamazken kalemizde gol görmememiz büyük şanstı. İlk 45 dakika başladığı gibi 0-0 sonuçlandı.

On kişi direndik

İkinci yarıya daha derli toplu başlasak da, ilerleyen dakikalarda kontrolü yine rakibimize verdik. Bu yarıda orta alanda Galler’i daha iyi karşılasak da çok fazla top kaybı yapınca ileride etkili olamadık. 62’de Barış Alper ikinci sarı karttan oyun dışında kalınca işimiz daha da zorlaştı. Son bölümde Galler baskısını arttırdı. Bu anlarda ise oyun sakatlıklar ve fauller nedeniyle sık sık durdu. Takım olarak son derece kötü bir performansın ardından rakibimizden gol yememeyi başardık. Bu kadar kötü bir oyun sonrası alınan bir puanın son derece kıymetli olduğunu söylemek gerekir. Fakat bir gerçek var ki her zaman bu kadar şanslı olmayız. Montella ve ekibi umarım gerekli dersleri alır ve bu tabloyu bir daha yaşatmazlar.

Galatasaray son lig maçında Adana Demirspor’u deplasmanda 5-1 yenerek ligde üçte üç yaptı ve milli araya az da olsa moralli girdi. Az da olsa dememin sebebi Süper Kupa’nın Beşiktaş’a 5-0 gibi farklı bir skorla kaybedilmesinin üzerine Young Boys hezimeti ile Şampiyonlar Ligi’ne veda edilmesi. Beşiktaş yenilgisi ile prestij kaybederken, Şampiyonlar Ligi’ne veda ile ise hem prestij hem de çok büyük bir gelirini kaybeden SarıKırmızılılar’da Dursun Özbek ve Okan Buruk eleştirilerin odağına yerleşti.

Dursun Özbek’in işi zor

Sezon başında ‘ekonomik olarak Premier Lig seviyesindeyiz’ diyen Dursun Özbek’in birkaç zaman sonra ‘UEFA tepemizde’ açıklaması ağır eleştiriler almasına neden oldu. Transfer çalışmalarında eksik bölgelerin uzun zamandır bilinmesine rağmen gerekli takviyelerin zamanında yapılamaması Özbek’in eleştirilmesindeki en büyük nedenlerden biri. Bir diğer sebep ise yönetim tarafından ‘bitti’ denen transferlerin başka takımlara imza atması. Verilen sözlerle yapılan icraatların birbiri ile örtüşmemesi haklı olarak okları Özbek’e çevirdi. Buraya kadar olan kısım daha çok taraftar tepkisinin yoğun olduğu alandı. Özbek için asıl ve en büyük sorun biletlerin satışı konusunda usulsüzlük olduğu iddiası. Bu iddialar Özbek’in bir hayli yıpranmasına neden olacak.. Öte yandan Galatasaray’a daha önce de önemli hizmetler veren Ali Yüce’nin istifası Özbek yönetimini zayıflattı. Birkaç yöneticinin kaleme aldığı bir bildiriyi kritik Young Boys maçına birkaç saat kala yayınlaması ve kendisinin onayının alınmaması Yüce için bardağı taşıran son damla oldu. Ali Yüce’nin istifasını sıradan bir yöneticinin görevi bırakması gibi düşünmek büyük hata olur. Ali Yüce camia içerisinde çok sevilen ve gelecekte de kendisinden büyük hizmetler beklenen ve genel kurul üyelerinin büyük bölümünün saygısını kazanmış bir isim. Bundan sonraki süreçte yönetimdeki bu bölünmeler ve bir kaç kişinin başına buyruk davranışları devam eder ve Dursun Özbek buna engel olacak hamleler yapmazsa işlerin yoluna girmesi zor görünüyor.

Buruk formsuz ama…

En çok eleştirilen isimlerden bir diğeri ise Okan Buruk. Son iki yılın şampiyonu, kırılmadık rekor bırakmayan Buruk henüz sezon başı olmasına rağmen eleştirilerin odağında. Futbolda ‘dün yoktur’ sözünün Buruk için bir kez daha geçerli olduğunu görüyoruz. Okan hocanın bu sezona son derece formsuz başladığı ve rakip analizlerinde sınıfta kaldığı bir gerçek. Bununla beraber hocanın kendi on birini oluştururken de hatalar yaptığını düşünüyorum. Fakat bu eleştirileri yaparken de Okan Buruk’un başardıklarını ve katkılarını unutmamak gerekir. Öyle görülüyor ki belirli bir kesim Buruk’un başarısız olmasını büyük bir sabırsızlıkla bekliyor. Çünkü Okan Buruk’un şu anki performansını eleştirmek yerine bütüncül bir şekilde hocalık kabiliyetini eleştirmek hiç de samimi gelmiyor. Galatasaray’da teknik direktör olmanın her zaman böyle bir zorluğunu bildiğini düşündüğüm Okan hocanın da hem kendini hem de ,takımını hazır hale getireceğinden şüphem yok.

Hafta içinde Young Boys’a elenen Galatasaray, lig maçında Adana Demirspor’a konuk oldu. Büyük bir moral bozukluğu ile bu deplasmana gelen SarıKırmızılılar’da, Okan Buruk Metehan’a ilk 11’de forma verirken, Nelsson yedekler arasında yer aldı. Galatasaray maça her ne kadar iyi başlamasa da 9’da Metehan’ın asistini değerlendiren Kerem Aktürkoğlu ile golü buldu: 0-1. 16’da ise Adana Demirspor, Ali Yavuz ile gole yaklaştı, fakat Muslera gole izin vermedi. 2 dakika sonra Mertens içeri çıkarttı, Semih ters bir vuruşla topu kendi ağlarına gönderdi: 0-2. Okan Buruk’un takımı bu golden sonra oyunun tamamen hakimi oldu. Savunmanın arkasına atılan uzun toplarla rakip savunmayı zorlayan Galatasaray, neticesini de aldı. 31’de Barış Alper farkı 3’e çıkarttı: 0-3. 37’de Batshuayi ortaladı, Mertens vurdu skor 4-0’a geldi. İlk 45 dakika boyunca rakip savunmanın ve kalecisinin hatalarını affetmeyen Aslan, soyunma odasına 4-0’lık farkla gitti.

Vites düşürdüler

Adana Demirspor ikinci yarıda değişikliğe giderek, daha fazla ön bölgede oynamak istedi. Galatasaray ise orta alanda bekleyen ve savunmanın arasına atılan toplar ile gol aradı. 60’da kornerden gelen topa kafayı vuran Abdülkerim skoru 5-0’a getirdi. 66’da hakem Kadir Sağlam ‘VAR’ incelemesi sonrası, Adana Demirspor lehine penaltı noktasını gösterdi. Yusuf Sarı’nın vuruşunu Muslera çıkartı. 79’da Jelert’in müdahalesi sonrası hakem bir kez daha penaltı noktasını gösterdi. Gravillon atışı kullandı: 1-5. 89’da ise bu kez Galatasaray penaltı kazandı. Batshuayi yararlanamadı. Galatasaray sahadan 5-1 ayrılırken, Okan Buruk ve öğrencileri moral bulmuş oldu.

Şampiyonlar Ligi Play-Off mücadelesi ikinci maçında Galatasaray, Young Boys’u konuk etti. İsviçre’deki ilk maçta rakibine 3-2 mağlup olan temsilcimizde, Barış Alper sağ bekte oyuna başlarken, Batshuayi-Icardi ikilisi ileri uçta beraber oynadı.

Takım olmaktan uzaklardı

Karşılaşmanın ilk 10 dakikasında savruk bir görüntü sergileyen temsilcimiz, bu bölümün ardından rakip yarı alana yerleşse de etkili olamadı. Young Boys ise hızlı ataklarla kalemizde ciddi tehlikeler yaşattı. İlk 45 dakika boyunca takım oyunundan çok uzak olan ve rakibi üzerinde baskı kuramayan Sarı-Kırmızılılar, skor üretemedi. İlk yarı 0-0’lık beraberlikle sona ererken, Buruk ve öğrencileri takım olmaktan çok uzaktı.

Buruk izledi

Okan Buruk ikinci yarıya 2 değişiklikle başladı. Köhn’ün yerine Berkan, Ziyech’in yerine ise Jelert oyuna dahil oldu. Galatasaray bu devrede de oyunun hakimi olsa da ceza alanına girmeyi başaramadı. Temsilcimiz taraftarının desteğini arkasına alsa da uyku halini atlatamadı. İsviçre ekibi ise tamamen kapanırken, savunmada hata yapmadı. Son bölümde iki takım da değişikliklere gitti. Galatasaray ataklarını artırsa da sonucu değiştiremedi. 87’de ise Young Boys Virginius ile golü bulurken, Muslera kırmızı kart gördü. İki maçta da sahaya bir varlık koyamayan Galatasaray 1-0’lık yenilginin ardından Şampiyonlar Ligi’ne veda ederken, bu hezimeti hak etti.