‘’Hatay ve Demir resital sundu‘’
Maçtan önce şuna dikkat çekmek gerek... Adana Demirspor adeta bir hayata döndürme merkezine haline geldi... Balotelli’nin dipten yeniden milli takım yapması, unutulan Montella’nın sınıf atlaması, Belhanda’nın en olgun seviyesine ulaşması, Yunus Akgün’ün yıldız haline gelmesi, Emre Akbaba, Yusuf Erdoğan, Stambouli diye uzar gider liste... Böyle bir dizi çekilse en özel bölümlerinden biri Yusuf Sarı’nın yeniden doğuşu olur kuşkusuz. Önelemelerinde tartışmasız en öne çıkan oyuncu olan Yusuf, lige de damga vuruyor. Dün Cherif Ndiaye’ye attırdığı golle neden milli takıma çağrıldığını herkese gösterdi bir kez daha. Karşılaşmaya dönecek olursak Hatayspor, 3 haftada yediği tek golle güçlü bir savunmaya sahip olduğunun mesajını net şekilde vermişti. Ancak dün Yusuf’un kanadını savunan genç Engin Can için çok zor bir ilk yarıydı. Nitekim Volkan Demirel, sarı kart da gören oyuncusunu ikinci 45’te riske etmedi. Tabii oyuna ve oyuncularına soyunma odasında dokunduğu bariz belliydi ki çok daha agresif, hatta bambaşka döndü ekip içeriden.
Riskler alındı ama
Karşılığı da çabuk geldi. 53’te Standberg skoru eşitleyen isimdi. Beraberlik golü maçı daha da heyecanlı hale getirdi. Hatay için 1 puanın kayıp sayılmayacağı karşılaşmada Kluivert’ın aldığı riskler maçı döndürdü. 68’de Hatay’ın kaçırdığı karambol pozisyonu tam bir şanssızlık. Ancak 73’te Standberg’in penaltısı, 75’te Dele-Bashiru’nun golü oyuncuların mücadelesi kadar Volkan Demirel’in maçı oynama becerisine yazar. Adana Demirspor gibi sert hücum yapabilen bir takıma karşı maç bitmeden ‘kazandım’ dememek lazım. Hatayspor bu hataya düştü ve faturayı önce Gravillon füzesiyle ardından da yerine giren Nani beraberlikle ödetti. Muhşetem bir geceydi, iki takımı da tebrik etmek gerek. Adana Demirspor, golcüsü Cherif Ndiaye’yi Kızılyıldız’a sattı. Başarılı oyuncunun dün son maçıydı. Bugün Sırbistan’a gidecek olan Ndiaye, yeni kulübüyle 3 yıllık sözleşme imzalayacak. Adana Demirspor bu transferden kasasına 4 milyon Euro bonservis koyacak. Ndiaye’den son gol!
‘’Duygusal gece‘’
Hatayspor ve Kasımpaşa eşleşmeleri her zaman yürek burkacak. Bu eşleşme futbol tarihimiz boyunca o kara geceyi hatırlatacak ve can yakacak. Atsu’nun attığı gol şehri son kez güldürmüştü. Daha 2. haftada fikstürde iki takımın karşı karşıya gelmesi emimin ki geceyi yaşayan ve sahada olan herkes için ayrı bir psikolojik zorluk ortaya çıkarmıştır. Mental zorlayıcılığın yanı sıra sıcağın oyuncular üzerindeki fiziksel etkisini hiç söylemiyorum bile. Buna rağmen özellikle golsüz biten ilk yarıda iki takımın da sergilediği iştah değerliydi. Bu arada ilk yarıda Standberg’in penaltı beklediği pozisyon gözle görülmesi zor fakat VAR’dan izlendiği takdirde açık bir penaltıydı bana göre. Hatayspor’da sol bek Engin Can, görünen o ki Volkan Demirel’in Türk futboluna armağan edeceği önemli yeteneklerden biri olacak. Onun yanı sıra ilk haftaya damga vuran Dele-Bashhiru’nun orta sahada aldığı aktif rol yine dikkat çekiciydi.
Daha fazlası şart
İkinci yarıda iki hocanın da hamlelerini izledik ama sonucu değiştirecek aksiyonlar iki taraf için de uzaktı. Açıkçası enerjiler düşünce düşünce biraz daha aksiyonlar bollaşır diye düşündüm ama pek öyle bir maç olmadı. Başladığı gibi golsüz sona erdi. Kasımpaşa’da Fall bu sezon da rakipleri tehdit eden en önemli faktör olacak belli. Ancak Kemal Özdeş’in daha fazlasına ihtiyacı olduğu da gerçek.
‘’Adana Demirspor Play-Off'ta‘’
Tarihinde ilk kez Avrupa’da sahne alan bir temsilcimiz Cluj gibi deneyimli bir takımı saf dışı bıraktıktan sonra Osijek gibi Hırvat ekolünün önemli temsilcilerinden birine karşı içeride 5 golle kazanıyor, rövanşı turistik seyahat haline getiriyor. Rövanştaki oyuna veya sonuca çok girmeden buraya kadarki kısım bile Adana Demirspor için büyük alkış nedeni. Ancak teknik direktör Kluivert rövanşın ne kadar zor geçeceğini iyi bildiği için hiç havaya girmeden rotasyonsuz diyebileceğimiz bir kadroyla başladı. Bu maçı kazanmak ülke puanına katkı, kasaya döviz girdisi demek. O nedenle hiç disiplinden taviz vermeden oynamaya çalıştı temsilcimiz. Bu ciddiyet golü de getirdi. Elemelerin sadece temsilcimiz adına değil Konferans Ligi’nin de bence en ışıltılı performanslarından birine imza atan ismi Yusuf Sarı takımımızı öne geçirdi. Golde Belhanda’yı ayrı kutlamak gerek. Yusuf’a golü yapmaktan başka bir seçenek bırakmadı çünkü.
Telaşa girdik ama...
Tabii Hırvatlar’ın gole reaksiyonu çok sert oldu. 43’te Nejasmic ile eşitlediler ve momentumu da ele geçirdiler. Rotasyon yapmamanın getirdiği yorgunluk takımda düşüşü getirdi. Hollandalı hoca, 63’e kadar bekledi ama 59’da yediğimiz gol zaten direncimizi iyice kırdı. 82’de Semih’in acemice yaptırdığı penaltı inceden bir telaş getirdi ama 5-1’in avantajı buna izin vermedi. Yusuf Erdoğan’ın golü de işi bitirdi. Adana Demirspor, Play-Off’ta. Tebrikler Şimşekler...
‘’Alanya'nın gecesi‘’
Emre Belözoğlu’nun topa sahip olarak oynama anlayışına göre bir başlangıç yaptı Alanyaspor... Rakibe yakın, temaslı, hatta biraz da agresif bir oyunla karşılarken topu da daha fazla sahiplendiler. Tabii bu 35 dakikada 4 sarı kartı beraberinde getirdi ev sahibi adına. Başakşehir gibi yetenekli oyuncuları olan bir ekibi sindirebilmek, hatta üstün görünebilmenin tek yolu da buydu belki de. Nitekim Efecan’ın VAR’a takılan bir golü, Novais’in ise jeneriklik golüyle bu üstünlüğünü rakibine de kabul ettiren bir Alanyaspor izledik. Elbette Alanya’da bu mevsimde değil maç yapabilmek, hızlı yürümek bile zor. Bu havada ortaya konan efor sezonun ilk maçı için iki takım oyuncularını da net yordu.
Son düdüğe kadar
Taktiksel sadakati yüksek iki ekip karşılaşınca takım savunmalarını varyasyonlarla bozabilmek kolay olmuyor. Haliyle aynı Novais golünde olduğu gibi skorun yine değişmesi özel bireysel performanslar istiyor. Başakşehir’de buna en yakın performans Novais’in mevkidaşı Aleksiç’ti. Boşluklar da yakaladı Sırp oyuncu ama beklenen vuruşlardan uzak kaldı. İkinci yarıda top daha fazla Başakşehir’de; kontrol ise Alanya’da geçti. Topun olduğu her alanı kalabalık savunan Güney ekibi skoru son düdüğe kadar korumayı başardı.
‘’Demir yumruk!‘’
Adana Demirspor doğru kulüp organizasyonuyla birlikte basamakları teker teker çıkarak 4 büyüklerden sonra Anadolu’nun lokomotifi olabilecek bir hale geldi. Yani Süper Lig’in belki de mumla aradığı Bursaspor’un yerinde onlar var artık sözün özüyle. Gerek taraftarı, gerek kadrosu gerek ise teknik heyetiyle lige öyle güzel renk katıyorlar ki paha biçilmez bir keyif onları izlemek. Geçen sezondan korunan kadronun coşkusu sanki her maç biraz daha belirginleşiyor. Yorgunluk var evet ama iştah eksilmiyor. Maestro Belhanda’nın attığı golden attığı taklalar dahi bu toplam kalitenin göstergesi. Rizespor ise transferde en geç kalan takımlardan biri. Bunun sıkıntısını ligde uzun süre yaşayacaklar. Hala 1. Lig kadrosundan çok farklı değiller.
Muhteşem direniş
Elbette kendileri gibi geç kalan ya da hala bu seviyeyi de yakalamayan rakipleri de var. Ancak Adana Demir gibi oturmuş kadrolardan puan koparabilmeleri hiç kolay değil. Buna rağmen İlhan Palut oyuncularını hem fiziksel hem de mental olarak maça mükemmel hazırlamış. Hiç pes etmediler, son ana kadar mücadele ettiler. Karşılığını da Mary’nin 88’deki golüyle almak üzereydiler ama Yusuf Erdoğan sahne aldı, maçı kopardı.
‘’Avrupa semalarında Mavi Şimşek çakıyor!‘’
Avrupa elemelerinde ilk maçı deplasmanda oynamak avantaj sayılır genelde. Geçen turda Cluj gibi Avrupa yaşı çok yüksek bir takımı eleyen ve Osijek gibi Hırvat ekolünün önemli temsilcilerinden biriyle eşleşen Mavi Şimşekler adına bu turun ilk müsabakasını evde oynamak asıl avantaj oldu. Sıcağı sıcağına Cluj’u saf dışı bırakmanın özgüveni kadar taraftar desteği de adeta itici bir güç oldu Kluivert’ın öğrencilerine.
Kadro istikrarı
Nitekim maç da tam olarak bu coşkuyla başladı. Geçen sezonki kadronun bu seneye de istikrar olarak yansıması durdurulması zor bir ekibe dönüştürüyor Demirspor’u. Gol de öyle geldi. Yine hızlı bir hücum, ikinci toplardaki süpürme becerisi ve Svensson’un golü. Dakikalar daha 3’ü gösterirken öne geçmenin morali, 16’da Yusuf’la farkın 2’ye çıkmasında da önemli etken. İlk rauntta rakibini nakavt etmek isteyen bir boksör gibi darbeleri Osijek’e indiren Mavi-Lacivertliler, devreye kadar momentumu elinde tutarak avantajını ikiye katladı.
Tomas şaştı kaldı!
Tomas hocanın devreden sonra alacağı riskler işimizi kolaylaştıracaktı. Öyle de oldu. Savunma arkasında yine önemli boşluklar bulan Adana Demirspor, Ndiaye ile farkı 3’e çıkarıp rövanşı turistik seyahate dönüştürdü. Ndiaye’nin kendisinin 2, takımının ise 4. golünü attığı penaltıyla ise gece karnaval haline geldi.
Şunu açık yüreklilikle kabul etmek gerek; Demir’in grup yolu bırakın Konferans Ligi’ndeki Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı, Galatasaray’ın Devler Ligi yolundan dahi zor. Ancak bu coşku, oyun gücü ve oyuncu grubunun iştahı karşısında Play-off’u geçmek de hiç zor olmasa gerek.
‘’Bunun adı Demir Destanı‘’
Murat Sancak sıra dışı bir başkan profili çiziyor. Cesur kararları her ne kadar ilk bakışta eleştirilse de sonrasında haklılığını herkes kabulleniyor. Kariyeri baş aşağı giden Montella’ya verdiği şans, Balotelli’yi yeniden diriltmesi, şimdi de Patrick Kluivert hamlesi. Dünyaca ünlü Hollandalı isim ‘Ben teknik direktörüm’ demek istiyor ama kimse ona bu fırsatı vermiyordu. Demirspor’un ona verdiği bu ayrıcalığı doğru kullanacak gibi gözüküyor. Avrupa’da ilk kez sahne alan bir kulübün başında; Avrupa arenalarının deneyimli takımlarından biri olan Cluj’a karşı ilk maçta son derece başa baş bir mücadele ortaya koymuştu. Dün gece de rakibinden üstün bir görüntüyle 43’te golü buldu Şimşekler. Akintola’nın golü tur için umudumuzu fazlasıyla artırmıştı. Ta ki 63’te yeni transfer Gravillon’un gördüğü kırmızı karta kadar. İşler temsilcimiz adına fazlasıyla zora girdi.
Zora girdi ama
68’de yediğimiz penaltı golü de bu zorluğun göstergesiydi. Belki de ilk maçta eleyebileceğimiz bir oyun oynamışken ikinci maçın bu denli sıkıntıya girmesi ‘yazık olacak’ dedirtiyordu adeta. Ancak hem Belçikalı hakeme hem de ortamı germek için elinden geleni yapan Cluj futbolcularına verilmesi gereken bir cevap vardı. O cevabı da 90 artı 4’te Cherif Ndiaye verdi. Adana Demirspor, tarihinde ilk kez yer aldığı Avrupa arenasında ilk zaferini kazanırken bir üst tura yükselmeyi başardı.
‘’'Fenerbahçe'de oynayacağım anlaşmadan geri dönme'‘’
Edin Dzeko... Wolfsburg'la pik yaptığı kariyerini Manchester City ile taçlandırdıktan sonra İngiltere'den ayrılan ve İtalya'nın yolunu tutan yıldız oyuncunun adeta o günlerden bu yana her transfer döneminde ismi Türkiye'yle anıldı. Hep bir ilgi vardı. En son 2 yıl önce Galatasaray epey yaklaşmıştı ama hâlâ en üst düzeyden aldığı öneriler Türkiye seçeneğini hep ertelemesine neden olmuştu. Türkiye'yi çok iyi biliyordu. Çünkü efsanesi olduğu Bosna Milli Takımı'ndan Visca, Amir, Pjanic, Hajradinovic, Bajic gibi bir çok oyuncunun yolu Süper Lig'den geçmişti. Yani bir gözü hep buradaydı ve her transfer döneminde sosyal medya hesaplarına yapılan, 'Gel' baskısından kendisine olan ilginin de farkındaydı.
30 milyonu reddetti
Inter'le yine en üst seviyeye kadar çıktı, Şampiyonlar Ligi’nde final oynadı. İstanbul'daki finalden çok daha önce aslında Fenerbahçe'den ilk adım atılmıştı, o da açık kapı bırakmıştı. Hâlâ Avrupa'dan ciddi talipleri, Arap Yarım Adası’ndan ise astronomik teklifleri vardı. Üzerinde iki yıllık 30 milyon Euro yazan bir uçak bileti dahi hazırdı. Ancak Çin furyasında olduğu gibi Araplar'ın parası da onu ikna etmeye yetmedi. Çünkü yeterince para kazanmıştı. Aile hayatı ve profesyonelliği ile ön plana çıkan yıldız isim, tercihini yine kendisini en mutlu hissedeceği adımı atarak yapacaktı.
Burada para konuşulmadı
Final sonrası tek bir görüşme yapıldı. Dzeko, başkan Ali Koç ile bir araya geldi. Burada para konuşulmadı. 'Önemli olan proje, şampiyonluklarla bitirmek istiyorum, diğer şeyleri menajerimle görüşürsünüz' dedi. Ali Koç, Dzeko'yu kuracağı kadroyla ikna etti. Sonrasında Milli Takımı’na giden Dzeko, menajeri İstanbul'a davet edildiğinde ise tek cümle kurdu: 'Git ve anlaşmadan dönme. Ben Fenerbahçe'de oynamak istiyorum'
Görüşme yarım saat sürdü
Dzeko'nun Fenerbahçe'de oynama arzusu menajer ve kulüp arasındaki şartlarda da kolayca el sıkışılmasını sağladı. Yarım saatlik görüşmeyle anlaşmaya varıldı. Dzeko'nun liderliği, tecrübesi ve profesyonelliğini herkes gibi Ali Koç da biliyordu. Ancak görüşmelerde sergilediği tavır Fenerbahçe cephesini adeta mest etti.