Arama

Popüler aramalar

‘’TFF'ye tavsiyeler‘’

Futbolu biz bulduk; tepik oyunundan, İngilizler çaldı!
Onlar bilmiyor, biz biliyoruz...
Adamlar 140 yıldır FA Cup’ı elemeli oynuyor. Biz grup yapıp gazını kaçırdık! Yetmedi, Süper Lig’in statüsünü de değiştirdik!
Şimdi ligde bir de Play-Off oynanacak.
İngiliz, Alaman, İspanyol, İtalyan, Fransızlar’dan daha iyi bilen Türkiye Futbol Federasyonu, olayı daha zevkli hale getirdi. Yeni sistemin isminde ‘Play’ var ya, herhalde daha zevkli olur diye düşündüler!
TFF’ye benim de naçizane tavsiyelerim var. Bu oyunu, daha eğlenceli kılacak bazı düzenlemeler yapılabilir. Mesela:
3 korner bir penaltı olsun. Böylece daha çok gol olur ve otomatikman futbolun verdiği zevk de artar...
Gol atan kaleye geçsin. Düşünsenize kalede forvetler var, ne makara olur belli değil...
Ceza sahası dışarısından atılan gol 2, orta saha çizgisi gerisinden atılan gol ise 4’lük sayılsın...
Berabere biten her maç penaltılara gitsin...
Takımlarda kadın futbolcu olsun. Futbolun reytingi artmaz, tavan yapar!
İkinci yarı takımlar forma değiştirip sahaya çıksınlar...
Maçların devre arasında defile yapılsın. 18 manken, sadece adı ‘Süpper’ olan ligdeki bütün takımların formalarıyla sahaya çıksın...
Ukrayna’dan gelen ponpon kızlar maç öncesi ve sonrası şov yapsın, tansiyonu düşürsün...
Ofsayt kalksın...
Düz hesapla kale genişliği 7.34 metreden 8 metreye, yükseklik 2.44 metreden 3 metreye çıkarılsın. Bol gol olsun...
Derbiler son iki hafta oynansın...
Maçları, yayıncı kuruluş çalışanları yönetsin!
Zaten endüstriyel futbol oyunu bitiriyor, bir darbe de siz vurun.
Saygılar...

30 Ağustos 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yine yaprak dökümü olacak‘’

Avusturya ve Almanya kamplarının ardından olduğu gibi, Slovenya kampı sonrasında da bazı isimlerle yollar ayrılabilir. Aydın ve Emre Çolak’ın kiralık olarak gönderilmesi gündemde. Asıl sürpriz ise Yekta’da yaşanabilir...

Sarı-Kırmızılılar için Slovenya kampı dört dörtlük geçti. Bled kasabasının muhteşem doğasında, en ağır antrenmanlar bile futbolcular tarafından zevkle yapıldı. Kampta, malzemecisinden, yöneticisine, futbolcusundan teknik direktörüne kadar herkes oldukça neşeliydi. Ancak İstanbul’a dönüşün ardından bazı isimlerin keyfi kaçabilir. Avusturya ve Almanya kamplarının ardından, Fatih Terim’in sunduğu rapor doğrultusunda birçok futbolcuyla yollar ayrılmıştı. Aynı durum yine yaşanabilir. Tecrübeli çalıştırıcı, yaptığı açıklamalarda bunun sinyallerini vermişti. Terim, kadronun 21-22 kişiye düşürülmesinden yana. Yeni transferler yapılacağı da göz önüne alınırsa, bazı oyuncuların gönderileceği kesin. İmparator’u hayal kırıklığına uğratan isimlerin başında Stancu geliyordu. Rumen oyuncu Orduspor’a kiralandı.

Yekta, takasta kullanılabilir

Hem idmanlarda, hem de Olympiakos ve Real Madrid maçlarında beklentilerin çok altında kalan Aydın Yılmaz’ın takımda kalması zor. Terim, kendini geliştirmesi ve tecrübe kazanması için Emre Çolak’ı da kiralık olarak gönderebilir. Ancak asıl sürpriz, Yekta Kurtuluş’ta yaşanabilir. Geçtiğimiz sezonun devre arasında 3.75 milyon Euro’ya transfer edilen Yekta, ligin ikinci yarısında takımın en iyilerinden biriydi. Ama Fatih Terim’in gözüne giremedi. 25 yaşındaki oyuncunun, yurt içi transferlerinde takasta kullanılma ihtimali hiç de az değil. Aynı durum, Ufuk Ceylan-Aykut Erçetin ikilisinden biri için de geçerli.

Eboue büyüledi

Kampta gözler yeni gelenlerin üzerindeydi. Melo, Muslera ve Eboue, kısa sürede takıma adapte oldu. Eboue, ilk maçında Real Madrid karşısında adeta şov yaptı. Kampa geç katılan Engin ise Terim’in gözüne girmeyi başardı

Fernando Muslera

Tam isabet... Sarı-Kırmızılı formayı ilk defa Olympiakos maçında giydi. Daha ilk dakika dolmadan ilk golünü yedi. Ancak yaptığı kurtarışlarla güven verdi. Real Madrid maçında ise bu güveni perçinledi. Her iki maçta da takımın en iyilerinden biri olarak dikkat çekti. Rakip forvetlerle karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda çok başarılı. Higuain’in ayağından aldığı top jenerik olur. Galatasaray, aradığı kaleciyi bu sefer buldu galiba. Hem Taffarel’in, hem Muslera’nın takımda olması büyük şans.

Emmanuel Eboue

Slovenya kampında takıma katıldı. Kısa sürede takıma uyum sağladı. Yaptığı şakalarla kampın neşe kaynağı oldu. İlk maçına Real Madrid karşısında çıktı. Fatih Terim, Fildişili oyuncuyu asıl mevkisi olan sağ bek yerine, sağ açıkta oynattı. Buna rağmen daha ilk maçında kalitesini belli etti. Sadece mücadele gücüyle değil, yüksek tekniğiyle de dikkat çekti. Selçuk’a attırdığı golden önce yaptığı hareketler bunun en önemli kanıtı. Bire birde rahat adam geçiyor. Savunma anlamında ise son müdahaleleri başarılı. Arkadaşlarına alıştıkça, çok daha iyi işler yapacaktır.

Felipe Melo

40 yıllık Galatasaraylı gibi. Takıma hemen ısındı. Juventus’ta yaşadığı sıkıntılı dönemin ardından, şimdiki mutluluğu her halinden belli oluyor. Zaten, “Bonservisimin alınmasını istiyorum” açıklamasıyla memnuniyetini dile getirdi. Bizim alışık olmadığımız tarzda bir ön libero. Yıllardır konuşulan, ‘oyununun iki yönünü de oynayan orta saha’ dedikleri, Melo olsa gerek. Savunmadaki kesici ve mücadeleci özelliğinin yanı sıra oldukça yaratıcı ve milimetrik paslar atıyor. Ayrıca her taraftarın takımında görmek isteyeceği tarzda bir oyuncu.

Engin Baytar

Kampa geç katıldı. Ekstra antrenmanlarla arkadaşlarına yetişmeye çalışıyor. Real Madrid maçında kısa bir süre oyunda kaldı. Terim performansından memnun olduğunu söyledi. Forma Engin’e çok yakın.

Kazım Kazım

Yeni transfer değil ama ona değinmeden olmaz. Her anlamda kampın yıldızıydı. Gerçi hazırlık maçlarında bunu sahaya tam yansıtamadı. Ama antrenmanların en dikkat çeken ismi oldu. Takıma katkısı sadece performans anlamında olmadı. Yeni gelen oyunculardan Melo, Muslera ve Eboue’nin arkadaşlarıyla kaynaşmasına da aracılık etti.

27 Ağustos 2011, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Santrfor şart (2)‘’

Galatasaray da yeni transferler Muslera, Melo ve Eboue takımın en iyi isimleriydi. Rakip Real Madrid olunca, hem de Bernabeu da, hazırlık maçı da olsa kazanmak çok zor. İlk yarı maç kafa kafaya geçti. Selçuk’un golünde Eboue mükemmel bir asist yaptı. Srgio Ramos’un golü Türk futbolunun kronik yan top zaafından geldi. İkinci yarı Real Madrid beş oyuncu birden değiştirdi. Artık sahada Real Madrid’in ideal kadrosu vardı. Xabi Alonso’nun pası Galatasaray defansını bayılttı ve Benzema Real Madrid’i öne geçirdi.

Galatasaray orta sahasına yıllarca defansif bir oyuncu aradı. Linderoth ve Loric Cana’nın dolduramadığı boşluğu Felipo Melo fazlasıyla dolduracak gözüküyor. Eboue ise daha önce görev yaptığı ama pekte alışık olmadığı mevkiide, ama gayet iyi oynadı. Selçuk’un golündeki çalım ve asist mükemmeldi. İki gol yemesine rağmen Muslera’nın 43. dakikada Higuain’in ayağından aldığı top klasını gösterdi, takımın en iyisiydi. Arda’nın gitmesi Terim’in planlarını bozdu. Sol kanat aksadı. Kazım’ı sola geçince milli futbolcu ilk kez bu kadar etkisizdi. Podolski transferi o bölgeyi fazlasıyla doldurur.

Gökhan Zan defansın en iyi ismiydi. Galatasaray’da ilk yarı Baros, ikinci yarı Elmander etkisizdi. Takıma
santrafor transferi şart olduğu gözlendi. Bernabeu’da maç seyrettikten sonra, Arda’nın İspanya tercihine saygı duymamak elde değil.

25 Ağustos 2011, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Santrfor şart‘’

Galatasaray hazırlık kamplarında hep iddialı takımlarla karşılaştı. Ancak Twente, İnter, Liverpool karşılaşmaları olmadığı gibi, komşunun son şampiyonu Olympiakos karşısındaki maç da ölçü değil... SarıKırmızılı takım maçın büyük bölümünü rakip sahada oynadı. Yunan temsilcisi kontrataklarla
gol aradı. Galatasaray maçı rakip sahaya yıktı ama formsuz Baros’un yanı sıra iki defansif orta
saha ile oynayan rakibine karşı pozisyona girmekte zorlandı. Belirtmekte fayda var, sahada TürkYunan
takımları olunca karşılaşma hiç hazırlık maçı gibi değildi. Zaman zaman gerilen maçta hakem
kart göstermemek için elinden geleni yaptı. Başlama vuruşunu Galatasaray yaptı. Baros’un kaptırdığı top iki pasta filelerle buluştuğunda henüz 30. saniyeydi. Golde Galatasaray defansı henüz uyanamamıştı!Sarı-Kırmızılar ilk gol pozisyonuna ise 33. dakikada Sabri’yle girebildi 54. dakikada yan hakemin Gökhan Zan’ın
golünü niye vermediğini ne biz ne de Yunan meslektaşlarımız anlayabildi. Galatasaray yabancı transferlerinde turnayı bu sefer gözünden vurmuşa benziyor. Felipe Melo, Ujfalusi ve Muslera takımın
en iyi isimleriydi. Muslera 1. dakikada ilk golünü yedi. Sonrasında güven verdi. 25. dakikada Panteliç ile karşı karşıya kaldı, mucizevi bir şekilde topu çıkardı. Rakip kontrataklarda zamanında yaptığı çıkışlarla göz doldurdu. Orduspor’un markajındaki Stancu varla yok arasında 58 dakika sahada kaldı, kendi biletini kendi
kesti. Olympiakos maçı da gösterdi ki Baros-Elmander-Stancu ile bu iş olmaz. Galatasaray’a acil santrfor lazım.

18 Ağustos 2011, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Allah'a emanet ol kardeşim‘’

Arda’yla 17 yaşında PAF takımında oynarken tanıştık. O zamanlar takımın en popüler oyuncusu Arda değildi, ama kesinlikle en zekisi o idi. Hem sahada, hem saha dışında çok cesurdu. Kimse Arda’yı çok iyi tanıyorum demesin. Birinci derece akrabaları hariç, onu en iyi tanıyan kişi benim. Sesinin tonundan, yüzünün şeklinden ne hissetiğini anlarım. Arda Turan çok iyi bir Galatasaraylı. ‘Benim’ diyen Galatasaray taraftarından çok daha tutkuludur Sarı-Kırmızılı renklere. İlk sözleşmesini yaptığında, yöneticiler “Kaç para istersin?” dediğinde; Arda, “Ben Galatasaray’da para konuşmam, boş mukaveleye imza atarım” karşılığını vermişti. Vestel Maninaspor’a kiralık olarak gidip geldikten sonra 650 bin TL teklif aldı, ama o 180 bin TL’ye Galatasaray’da kaldı. Herkesin tartıştığı bir şey var, “Türkiye’de başka takımın formasını giyer mi?” diye. Onu karşı kıyıya itmediğiniz sürece Galatasaray’dan başka bir takıma gitmez. Deli doludur, zekidir ama içten içe çok duygusaldır Arda. Üzülse, yıkılsa bile tek başına ağlar. Kimsenin onu güçsüz görmesini istemez. Parayı herkes kadar sever, ama eli açıktır harcamayı herkesten çok sever. Paylaştığımız, ama yazamayacağım çok şey var. Liverpool deplasmanına giderken takım uçağında, “Gerrard’ın formasını al maç bitince, bana verirsin” dedim, “O benim formamı alsın ağabey” cevabını verdi. Kesinlikle ukalalık yapmıyor, ama kendine ne kadar güvendiğinin büyük bir göstergesi bu. Türkiye’de insanlar Arda’yı anlayamadı, onu kötü çocuk yaptı. Bu kadar genç yaşta böyle bir şöhret yakalayıp, şaşırmamak mümkün değil. Aslında en kolayı Arda’yı eleştirmek. Beni kızdırdığı zamanlar çok oldu, ama hep kardeşimdi. Elimden geldiğince yol göstermeye çalıştım, hep yanında olacağım. Allah’a emanet ol kardeşim.

12 Ağustos 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bu Aslan iş yapar‘’

Dün akşam sahada son üç yıldan daha iyi futbol oynayan, daha agresif, daha hırslı, daha sert, daha tempolu bir Galatasaray vardı. Şunu müjdeleyeyim; Sarı-Kırmızılı taraftarları ve futbolseverleri bütün maçları zevkle izlenecek bir takım bekliyor...

Terim; Ujfalusi, Zan, Servet ve Balta’dan oluşan defansında Çek futbolcu sağ bekte çok iyi oynadı. Orta sahada Sabri ‘enerjisiyle’ çok başarılıydı. Tek santrfor Elmander gol atamadı ama rakiple iyi boğuştu. Kalede Aykut mükemmel bir 90 dakika çıkardı. Son yıllarda takımın en çok eleştirilen ismi Hakan Balta Euro 2008 den beri belki de ilk kez ‘mükemmel’ bir futbol oynadı, takımın en iyileri arasındaydı. Topa sahip olan, golü düşünen, top rakibe geçince prese başlayan Terim’in öğrencileri, İnter gibi güçlü bir takım karşısında iyi bir sınav verdiler...

Maça gelince... Galatasaray 4. ve en ciddi hazırlık maçına tutuk başladı, 10. dakikada oyunda dengeyi sağladı. 13. dakikada Galatasaray’ın presinde İnter ceza sahasından top çıkaramıyordu... Terim antrenmanlarda duran top çalışması yaptırıyor. Bunun meyvesini 20. dakikada alacaktı Aslan... Selçuk’un kullandığı duran topu ceza sahası sağ köşesindeki Servet kafasıyla penaltı noktasına doldurdu, Elmander vuramadı. 38. dakikada Ayhan’ın kaptırdığı top gol oluyordu. Eto’o nun şutu direkten döndü. Pozisyonun devamında Nagamoto’nun ortasına Obi vurdu Aykut mükemmel çıkardı. Galatasaray ikinci yarıya da iyi başladı, rakip kalede gol aradı, kalesinde fazla pozisyon vermedi. Taraftar terbiyesizleşip (!) maçı durdurana kadar nefis bir hazırlık karşılaşması izledik. Galatasaray iyi yolda olduğunu bu maçta kanıtladı. Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğiz; meşale yakarak hazırlık maçını mahveden kendisini taraftar sananlara da kocaman alkış!

25 Temmuz 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kaldığı yerden...‘’

Fatih Terim değişmemiş. İki hazırlık maçında da skor kısır olsa da, Unterhaching karşısında Galatasaraylılar’ın alışık olduğu hücum futbolunu oynatacağının sinyalini verdi. Seneye maçlar daha önceki Terim dönemlerinde olduğu gibi bol gollü geçecek...
Terim takımını sahaya 4-4-2 dizilişiyle sürdü.
Hoca’nın antrenmanlarda ileri çıkmaları için uyardığı iki bek Sabri ve Hakan Balta, sürekli hücuma katıldı. Terim’in 4-4-2’sinde top Galatasaray’dayken sistem ‘iki kenar bekin’ (Sabri ve Hakan Balta) ileriye çıkmasıyla 2-4-4’e dönüyor...
Sistem zor. Beklere çok iş düşüyor. Galatasaray’ın yediği golde Hakan Balta yerine dönemedi. Orta sahanın ortasında Ceyhun defansif, Yekta ofansif oynadı.
Sarı-Kırmızılılar zayıf rakibi karşısında pozisyona girmekte zorlandı.
Yekta’nın yerine Selçuk girince Galatasaray pozisyona girmeye başladı...
Ujfalusi, Hummer Jeep gibi, ağır ama sağlam ve güvenilir. Hazırlık maçında bile sertliği ve tecrübesiyle ön plana çıktı, basit oynadı. Açıkçası zayıf rakip karşısında Çek futbolcuya fazla iş düşmedi...
Selçuk İnan, Kazım’ın attığı golde Sabri’ye nefis bir aşırtma pas attı. Bütün defansın seyrettiği bu pas, golün hazırlaycısı olurken Selçuk’un klasını da gözler önüne seriyordu.
Elmander pek etkili olamazken, girdiği tek gol pozisyonunu da değerlendiremedi. Ceyhun 75 dakika sahada kalırken, takımın en iyi isimlerinden biriydi.
Dün 75 dakika oynayan Stancu kalır, Pino büyük ihtimal gönderilir. Culio ise ilk 11’i zorlar...
Son olarak, Terim’in Türkiyemspor karşısına altyapı ürünü Semih Kaya’yı, eski takımına karşı da Ceyhun’u sahaya kaptan çıkarması, tecrübeli hocanın Türk futbolcusunun psikolojisini ne kadar iyi bildiğinin göstergesiydi...

11 Temmuz 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İmparator, heyecan getirdi‘’

Basın toplantısında neşeli olan Terim, taraftarın da sahada görmek istediği saldırgan takımın müjdesini verdi. ‘Ben imzayı 1974’te attım’ sözü ile taraftarın gönlünü bir kez daha kazandı. Toplantı sonrasında, Sarı-Kırmızılı internet forumların büyük çoğunluğu pozitifti. Terim’in sözleri taraftarları heyecanlandırdı ve hatta gaza getirdi! Terim hem yönetimine, hem de takıma ince ince mesajlar verdi. Hemen her sözünü bir adrese gönderen Fatih Terim, her zamanki gibi yine camiaya umut aşılamayı başardı. Canlı yayında yükselen alkışlar ise basın toplantısını izlemeye gelen ve Terim’le birlikte eski heyecanı yeniden duymaya başlayan Galatasaray Kulübü personelinin eseriydi...

02 Temmuz 2011, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI