Dolmabahçe'de güzel tablo!

Haberin Devamı ›
Soğuk, trafik, yağış, hafta arası müsabaka üstelik saat 20.00’de. Gel de anne ve çocukları bugün okul varken tribüne çek, mümkün mü? Değil tabii ki. Görevli sayısı, tribündeki taraftardan daha çok.
Ey Beşiktaş taraftarı! Şimdi eserinizle övünün! Pazar günü Bursa maçı var. Yine yaramazlık yapın, tribünlerde kendinize oynayın, küfür edin yeter artık yeter!
Ordu maçında saha kapama, dün seyircisiz... Bu takımı küfürbazlardan kurtarmak için ayda mı oynatmak lazım?
Hakikaten kulübünü seviyorsan küfür etmezsin. Kimse ben Beşiktaş’ı seviyorum demesin. Gelelim maça... Öncelikle belirtmeliyim ki tribünü dolduran bin 500’e yakın bayan kardeşlerimiz ve çocuklar, erkeklerden daha çok bu işi beceriyorlar! Top rakipteyken aşırı tribün baskısı, top takımdayken destek... İşte örnek bu. Ve sahada da top rakipteyken problem yok, ama top Beşiktaş’tayken inanın tribünde donuyoruz! Yan pas, yan pas, yan pas... Erken gelen gol olmasa Beşiktaş’ın işi çok zordu. Eski Beşiktaşlı Bünyamin’in talebeleri çok daha etkin ve üretkendi. Carvalhal, işin öyle kolay olmadığını anlayınca Fernandes, Almeida’yı sahaya sürdü. Fernandes’in frikik golüne de şapka çıkartılır. Müsabakadan önce Kasımpaşa’nın Ankara’da Ankaragücü’ne altı tane gol attığını öğrendik. Fark nerede biliyor musunuz? Gol atmak istiyorsan ceza sahasında bulunmak mecburiyetindesin. Sanki Carlos talebelerine ceza sahasına girmek yasak diyor. Hani hafta içi İsmail Köybaşı’nın bir sözü vardı; ‘ben orta yapıyorum da vuran mı var!’. Hak vermemek elde değil. Golcü diye aldığımız oyuncular ceza sahasına girmemek için birbirleriyle yarışıyorlar. Holosko, Almeida, Simao, Mustafa Pektemek... Soğuk havada futbolla ısınmak istedik ama ne mümkün. Stada gelmeyenler bir şey kaybetmedi!