Arama

Popüler aramalar

‘’Gol 'geliyorum' dedi!‘’

En sonunda yazmam gerekeni başında yazmalıyım! Skor 1-1, top Olcay Şahan’ın ayaklarında sağ ve sol yanındaki savunma oyuncularını aşmış Volkan Demirel’in koruduğu kaleye hızla yaklaşıyor ve önünde kimsecikler yok. Tribünler ayağa kalkıyor, ekran başındakiler ‘gol geliyor’ diyerek yerinden fırlıyor… Sonrasında mı? Olcay Şahan’ın beyni ile ayakları ‘senkron’ tutturamıyor. Ya beyni ayaklarına hükmedemiyor ya da ayakları beynine! Ayağının altındaki topu diğer ayağı ile iteleyip yitiriyor. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinden beleğimde yer eden önemli anekdot bu, zaten bu da siyah-beyazlı ekibin tüm sorununu özetlemeye yetip, artıyor!

Karşılaşmanın başında Fenerbahçe daha etkili, daha organize ve daha fazla atak yapan taraftı. Bunun neticesinde de, Dirk Kuyt topu öyle bir zamanlama ve akılcı vuruşla Moussa Sow ile buluşturdu ki, Senegalli futbolcunun meşin yuvarlağa vurup takımını öne geçirmesi fazlaca basit oldu. İlk bölüm sona ererken, Veli Kavlak’ın direkten dönen topuna Ramon Motta sert vurup eşitliği sağlayan sayısı kaydetmesi benim için ‘sürpriz’ niteliği taşıdı. Bu pozisyon ‘ofsayt’ mı, değil mi en azından ben çözemedim! Siyah-beyazlı ekibin ikinci bölümde çok daha akılcı oynayacağını varsayarken, eşitlik golünü kaydeden, sarı kartlı Ramon Motta, Emmanuel Emenike’yi yere indirip ikinci sarı ile oyun dışında kalıverdi. Öylesine gereksiz kart gördü ki Motta, bugüne kadar sergilediği performansı bir basit hareket ile gölgede kalıverdi! Sonrasında Slaven Biliç’in ‘dahiyane’ değişimleri gerçekleşti! Gökhan Töre’nin’ın yerine İsmail Köybaşı, Olcay Şahan’ın yerini de Mustafa Pektemek aldı. Beşiktaş, Gökhan Gönül ve Caner Erkin’in baskın oyunları nedeni ile kanatları istediği gibi kullanamazken, gülerek bakmakla yetindim değişimlere. Hele hele, İsmail Köybaşı’nın kırmızı kartla oyun dışında kalmasından sonra, ne yalan söyleyeyim epeyce gülüverdim! Savunmanın önünde çok daha başarılı oynayan Atiba Hutchinson’ı savunmanın sağına monte ederek zaten ‘bir hata’ya imza atıvermişti Slaven Biliç! Tüm olumsuzluklara karşın, sahada tek eksikle mücadele eden Beşiktaş’ın son bölümde ataklarını sıklaştırması ise elbette ki alkışa değerdi. Mustafa Pektemek’in bitime az kala kaçırdığı ise saç-baş yoldurttu! Fazlaca belirgin, Oğuzhan Özyakup, deneyimden kaynaklı ‘beceri noksanlığı’ yaşıyor. Sahada Beşiktaş’ın ‘beyni’ konumundaki yer de doğal olarak boş kalıyor. İleride Hugo Almeida kanatlardan orta bekliyor. Yandaş grubu da tribünde yengi… Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu kutlamalı, Beşiktaş’a da ikincilik yolunda başarılar dilemeli… Başkan Aziz Yıldırım’a ise şimdiden ‘geçmiş olsun’ demeli elbette… Kimse kazanmadı demek yanlış olur, kazanan ‘dostluk oldu!

https://twitter.com/asenaozkn

20 Nisan 2014, Pazar 19:50
YAZININ DEVAMI

‘’Atiba Hutchinson farkı‘’

‘Zordan’ da öteydi Beşiktaş için Torku Konya deplasmanı… Slaven Biliç’i bir kez daha ‘yokluklar’ nedeni ile eleştirme lüksünden mahrum kalacağımız, daha başından belirgindi, üstüne üstlük Gökhan Töre altmış beş dakika yedek kulübesinde otururken! Siyah-beyazlı ekip karşılaşmaya gereğinden fazla ‘top kaybı’ ile başladı ancak oyunda ‘dengeyi’ kurmakta fazla güçlük çekmedi. Ne var ki, ev sahibi ekip de kazanmayı, en az Beşiktaş kadar arzuluyordu. Hasan Kabze’nin kafa vuruşunu çıkaran Tolga Zengin ile Ramon Motta’nın doksana ulaşacak vuruşunu çelen Charles Hubert Itandje, ilk yarıda skor tabelasının yazılımını değiştiren isimler olarak ön plana çıkıverdiler. Ancak Beşiktaş’ın bir başka yıldızı vardı ki, sanırım tarafsızına dahi sergilediği futbolu ile şapka çıkarttırıverdi! Olcay Şahan, kanıksattırdığı gibi görev yaptığı kulvarda çizgiye yakın oynamamakta ısrar edince, Atiba Hutchinson bu alanı öylesine başarı ile kullandı ki, zaman zaman kanat değiştiren Hasan Kabze’ye de, Djalma’ya da ‘geçit’ vermedi. Bu da yetmezmiş gibi ‘adrese teslim’ ortalar yapıverdi. Deneyimli Kanadalı futbolcu, Torku Konyaspor karşısında alkışa değer oyunu ile ‘gençlere taş çıkardı’ dersek, hiç de abartmış olmayız. İsmail Köybaşı da ondan aşağı kalmadı, ‘maç eksiği’ nedeni ile eleştiri sunan beni de, ‘yerin dibine sokuverdi!’ Beşiktaş’ın ilk bölümde gol bulamamasının nedeni ise katı savunma yapan Torku Konyaspor defansını aşacak, ‘maymuncuk’tan yoksun olmasıydı. Sıkı markajdaki Hugo Almeida, iki eleman tarafından yakın takipteydi ve işi gerçekten kolay değildi. Belki de Biliç, Hugo Almeida – Mustafa Pektemek değişimi için karşılaşmanın sonunu beklememeliydi! Hırvat teknik adam, Ramon Motta – Gökhan Töre değişimi ile ‘maymuncuğu’ buldu bulmasına da!.. Gökhan Töre, oyuna girdikten sadece dört dakika sonra Olcay Şahan’a öylesine zamanlamayla ve akılcı pas verdi ki, Olcay’ın gelen topu kale içine gönderip, Oğuzhan Özyakup’a ‘beklenen’ golü attırması çok güç olmadı. Oğuzhan’ın yerini Necip Uysal’ın alması ise nedense anlamsız geldi! Theofanis Gekas’ın volesine müthiş refleksi ile savuşturan Tolga Zengin takımını ikinci kez gol yemekten kurtardı. Ancak ‘postacı’ uzatma dakikalarında kapıyı bir kez daha çaldı! Bu kez Tolga Zengin’in yapabileceği hiçbir şey yoktu! Beşiktaş kazandığı üç puanı, uzatmada ev sahibi ile paylaşmak zorunda kaldı. Açıkçası siyah-beyazlı ekibi uzun aradan sonra böylesine istekli oynarken görmek yandaşları gibi bizi de heyecanlandırmıştı. Trajik yanı; Gökhan Töre’nin ‘kilidi açması’, Tolga Zengin’in ‘panterliği’ boşa gidiverdi. Ancak yansız olarak yapılması gereken yorum; ‘İki takım da kazanabilirdi’ şeklinde olmalı! Tolga Zengin’in emeğine yazık oldu…

twitter/asenaozkn

11 Nisan 2014, Cuma 20:45
YAZININ DEVAMI

‘’Twitter'i açmak daha kolay!‘’

Twitter ile youtube’un ardından Karabükspor da kapanıverdi. Üstelik öylesine kapandı ki, ‘dns’ ayarlarını değiştiren Beşiktaş’ın şutları kaleye bir türlü giremedi! Tolunay Kafkas’ın oyun sistemi karşılaşmanın hemen başında belirginleşiverdi. Michael Eneramo dışındaki tüm elemanlar orta alanı kalabalık tutup savunmaya destek verecek, Nijeryalı oyuncu da orta alandan çıkacak uzun toplar ile buluşup gol arayacaktı. Mantıksız da gözükmedi açıkçası! Zira, kağıt üzerindeki taktiklerini sahaya aktarmayı başardılar Karabüklüler… Buna karşın Atiba Hutchinson sağ kulvarın ileri ucunu da aksamadan kullandı, kullanmasına da, karşısındaki İlhan Parlak ile Erdem Özgenç ‘nefes aldırmadılar’ deneyimli Kanadalı oyuncuya. Karabükspor karşısında Atiba’nın görevini üstlenen Jermaine Jones ise ‘dağıtıcılık’ görevini başarıyla yerine getirip, şaşırtıverdi. Ancak ilerleyen dakikalarda yorulup, oyundan düşmeye başlayıverdi.

Sağ kanattaki sıkı markajdan sıyrılamayan Beşiktaşlı oyuncular, zaman zaman sol kulvar alternatifini de kullandılar ancak çoğu kez formsuz takım arkadaşları Olcay Şahan’a takıldılar! Oğuzhan Özyakup’un beklenmedik sakatlığı sonrası oyuna dahil olan Hugo Almeida ile Beşiktaş’ın ‘hücum’ güce arttı, artmasına da bunu paralel ev sahibinin direnci de güçleniverdi. Beşiktaş’ın kötü oynadığını söyleyemeyiz, sadece ‘katı’ ötesi defansı aşmayı başaramadılar. Slaven Biliç’in ‘inatla’ Olcay Şahan’da ısrar etmesine, Necip Uysal’ı kulübeye çekip Kerim Frei Koyunlu’yu sahaya sürmesine hiç anlam veremedim! Siyah-beyazlı ekibin Karabük deplasmanında aksayan tarafı; sol kanadı ve topları ayağında ezen Olcay Şahan’dı. Necip Uysal futbolu ile olumlu katkı sağladı takımına ancak!.. Mustafa Pektemek’i yermek olası değil çünkü topla çok fazla buluşturulmadı, buluştuğunda ise topları kötü kullanmadı. Veli Kavlak’ın biraz daha ‘yaratıcı’ olmasını beklememek mi gerek, kararsız kaldım! Savunma hattı elemanları doksanıncı dakikaya kadar nerede ise kusursuz oynadılar. Ama ‘o’ son dakika yok mu! Nounkeu Dany ile Pedro Franco ikilisinin hatası Eneramo’nun takımını öne geçirmesine, Beşiktaş’ı da bitirivermesine neden oldu! Beşiktaş’ın Karabükspor’a ‘ödünç’ e olarak verdiği Michael Eneramo attığı gol nedeni ile sadece alkışlanır…

Beşiktaş ayağına gelen fırsatı bir kez daha tepiverdi, doğrusu hiç de sürpriz olmadı. Sezon başından bu yana siyah-beyazlı ekipte sadece kaleci Tolga Zengin’in yeri değişmedi, bir de Olcay Şahan ‘kesik’ yemedi! Beşiktaş iyi oynadı ancak kazanamadığı gibi bir de yitirdi. Merak ediyorum; Beşiktaş’ın Slaven Biliç, Biliç’in de Olcay Şahan ısrarı ne kadar sürecek?


twitter.com/asenaozkn

28 Mart 2014, Cuma 19:45
YAZININ DEVAMI

‘’Alan Walsh gibi!‘’

‘Çarşı’ yok, boş tribünlerde coşku yok, kanıksanan stat yok ancak Beşiktaş sahada ve de kazanma zorunluluğu var… Öyle de yaptılar, üstelik bu kez zorlanmadılar. Siyah-beyazlı ekibin ikinci golü, geçmişe götürüverdi, istem dışı! Beşiktaş’a transfer olduğu dönemde 33 yaşındaydı, şimdilerde ise 58… İri fiziği nedeni ile hızlı koşamaz ancak sol kanattan yaptığı ortalar ile Metin Tekin’e de, Feyyaz Uçar’a da, Ali Gültiken’e de, hatta Mehmet Özdilek’e de gol değil, goller attırırdı. Adı, her ne kadar; “Süleyman Seba’nın asker arkadaşı”na çıksa da, forma giydiği iki sezonda 2 lig şampiyonluğu, 1 Türkiye Kupası zaferi yaşadı ve yaşattı. O dönemden bu güne kadar da siyah-beyazlı ekibin sol kanadında ‘Alan Walsh’ gibi ‘adrese teslim’ orta yapan futbolcu görünmedi, ta ki dün geceye kadar! Ramon Motta ‘o’ nasıl ortaydı öyle? Minyon fiziği ile Mustafa Pektemek iki defans oyuncusunun arasından yükselip topu ağlarla buluşturuyor ise bize de sadece ‘seni’ alkışlamak düşer… Veli Kavlak maçın hemen başında becerisi ile takımını öne geçirdi ve takım arkadaşlarına nefes aldırdı elbette ancak ‘rahatlama’ Motta’nın ortası Mustafa’nın kafa vuruşu ile geldi. Zaten, Akhisar’ın fazla da şansı yoktu! Beşiktaş ‘ideal’ kadrosu ile çıkamadı sahaya ancak ‘ideal’ oyununu, oynadığı su götürmez gerçek! Ceza alanının içinde kafası bandajlı, kanaması durmayan Mustafa Pektemek, Olcay Şahan, Oğuzhan Özyakup, Filip Holosko… Kanatların savunma elemanları Necip Uysal ile Ramon Motta ise ‘açık’ enleminde hem savunmada, hem de hücumda ‘kusursuz’a yakın oynadılar. Tabii bir de ‘iş bilen’ Atiba Hutchinson… Veli Kavlak’ın hakkını da ‘es’ geçmemeli. Sakatlanan Ersan Adem Gülüm’ün yerini Jermaine Jones alınca oyun sistemi zorunlu değişti ama disiplin ve kazanma isteminde değişkenlik gözlenmedi. Mustafa Pektemek, profesyonelliğin neyi gerektirdiği gösterdi ve ‘özveri’ sınırını zorlayıverdi, dikişli kafası ile. Ne var ki, ‘dayanamayacağı’ an gelince de yerini Hugo Almeida’ya bıraktı. Olcay Şahan mı? Bu kez ona bile dil uzatmak gereksiz ve de yersiz olur! Mustafa Pektemek’in formasını iki kez değiştirmesine neden olan ‘kan’ değil, emekçinin ‘alın teri’ idi! Atiba Hutchinson’ın aradaki farkı üçe çıkaran golü ise görülmeye değerdi. Kuşkusuz, Beşiktaşlılar takımlarının tüm sezon böyle oynamasını bekleyip durdu. Ne diyelim kısmet, Akhisar Belediyespor’unmuş. Konuk ekibin istikrarsız futbolu tabii ki sürpriz olmadı. Kimi zaman ‘tepedekileri’ yendi çoğu zaman da beklenmedik sonuçlar alıverdi. Hamza Hamzaoğlu ne kadar ‘radikal’ hamle yaparsa yapsın, işinin zor olduğu gün gibi ortada! Beşiktaş fazlaca gereksinim duyduğu üç puanı, tartışmaya açık olmayan net goller ve skorla kazandı. Uzunca aradan sonra hakem yermeye de gerek görülmedi! (Her ne kadar Bülent Yıldırım kaleci Emrah Tuncel’in Ramon Motta’ya yaptığı kasıtlı harekete kayıtsız kalsa da) Bize de, yokluklara karşın ligin ikinci basamağına ‘bileğinin hakkı’ ile yerleşen Beşiktaş’ı alkışlamak kaldı…


https://twitter.com/asenaozkn

23 Mart 2014, Pazar 18:50
YAZININ DEVAMI

‘’Uyduruk penaltı!‘’

Beni hiç kimse inandıramaz; deneyimsiz, genç hakem Ali Palabıyık'ın Rizespor ile Beşiktaş arasındaki mücadeleye 'başarısı' ya da ‘istikrarı’ nedeni ile atandığına, üstelik yerel seçim öncesi! Maç oynanırken internete bir ses kaydı düştü yine... Çarşı'nın, iktidarı rahatsız 'eylemleri' yüzünden Beşiktaş'ın stat inşaatın durdurulması için tehdit edildiği öne sürülüyor. Bu da başlıktaki 'tezgâh' ifadesini açıkça destekliyor! Rizespor'un ligde tutunabilmesi için 'ivedi' olarak puan ve de puanlara gereksinimi var, sahada oynamayı beceremeyen bir takım ligde başka nasıl yol alabilir? Leonard Kweuke'nin Mustafa Pektemek'e takılarak ceza alanı içinde yere düşmesinde, hangi hakem tereddütsüz 'penaltı' noktasını gösterir? Bu kararı veren; ya futbol bilgisi ve birikiminden yoksundur veya kararı son derece 'bilinçli' vermiştir. Ancak bunun adı, kesinlikle iyi niyetle geçiştirilecek 'hakem hatası' değildir!

Oysa Beşiktaş iyi ve daha önemlisi hatasız başlamıştı Rize deplasmanında, ev sahibi karşısında oyuna... Top kaybı en alt düzeydeydi bunu ilaveten uzun toplar 'adrese teslim' enleminde ayaklara gidiyordu. Zaten bunun ‘semeresini’ de karşılaşmanın başında Mustafa Pektemek'in golü alıverdiler. Veli Kavlak topu Olcay Şahan ile buluşturdu o da Mustafa Pektemek ile ve Beşiktaş hemen başta öne geçiverdi. Beşiktaş'ın hızını kesen ise tartışmasız hakem Ali Palabıyık oluverdi. Aynı hakem top Atiba Hutchinson'ın eline çarptığında 'penaltı' noktasını gösterirken bu kez haklıydı tabii ki. Beşiktaş eşitliği de Mustafa Pektemek ile buluverdi ama pozisyonu hazırlayan topuk pası ile topu Atiba'ya aktaran Gökhan Töre oldu. Hutchinson Atiba'nın kusursuz ortasında Mustafa Pektemek'e dokunmak kalıverdi. Slaven Biliç, ‘Olcay Şahan'ın fakir ve cılız futboluna daha ne kadar dayanacak?' derken, Olcay bu kez de 'egoizm' ile ön plan çıkıverdi karşımıza! Sağında Oğuzhan Özyakup, solunda Mustafa Pektemek, karşısında kaleci Serkan Kırıntı varken, ki her ikisinin de pozisyonu golle noktalaması büyük olasılıktı, kendisi vurmaya tercih etti, sonrasında da yerini Hugo Ameida'ya devretti. Beşiktaş oyundaki baskısı arttırdı, Rizespor yarı alanına yerleşti ancak dakikalar ilerledikçe de saha içindeki 'panik' belirginleşti. Oğuzhan Özyakup deneyim yoksunluğu nedeni ile bir kez daha bocaladı ve kendisinden bekleneni oyununa aktaramadı. Ne yazık ki şu sıralar alternatifi yok! Gökhan Töre, Ramon Motta, Atiba Hutchinson takımın en iyileri olarak öne çıktılar. Hakem Ali Palabıyık’ın hakkını da vermeli elbette! Öylesine ön plana çıkıverdi ki, Beşiktaş kalecisi Tolga Zengin’i zorlayacak pozisyon olmadı ama Rizespor bir puanın sahibi oldu. Olmadık penaltıyı yaratan hakem Palabıyık, top Rizesporlu oyuncunun koluna ceza alanı içinde dokunduğunda Beşiktaş lehine penaltı kararı da verebilirdi sanırım. Ama fazlaca belirgin, bu karşılaşma için karar önceden verilmiş! Birisi ‘kurtarılmaya’ çalışılacak diğeri ise ‘ağlayacak!’ Beşiktaş adına en üzücüsü ise bu tezgâhın başında Beşiktaşlıların olması!


twitter.com/asenaozkn

15 Mart 2014, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’İbrahim bey, mutlu musunuz?‘’

Futbolun, Avni Aker Stadı’nda bir oyundan çıkıp ‘savaş’ ile örtüşmesinin ardında, ne yazık ki Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’ndan başkası yoktu! Stada gelirken yöneticileri taşıyan Fenerbahçe otobüsünün camlarının kırılması, sarı-lacivertli oyuncular ısınmak için sahaya çıktıklarında ‘Organize İşler’ adlı filmin müziğinin stattaki ses sisteminden yükselmesi, başlangıç düdüğü ile birlikte konfeti yağmuru ile sis ve ses bombaları, ‘kapı kolu’ da dahil ele geçen ne varsa saha içine gönderilmesi… Sayın başkan; siz ortamı bu kadar gererseniz, elbette tribünlerdeki ‘fanatikler’ de durmayacaklar, ‘futbolu’ oyun olmaktan çıkaracak. Sporun kardeşlik, dostluk ve barış olduğu doğal olarak unutulacak, fair-play anımsanmayacaklar bile! Bu utanç kime ait sevgili İbrahim Hacıosmanoğlu? Sizin sorununuz Fenerbahçe Kulübü ile değil ki… Üstüne üstlük sahada formalarını terleten emekçi Fenerbahçeli futbolcular ile hiç değil. Sizin probleminizin çözümü, çok iyi bildiğiniz gibi Türkiye Futbol Federasyonu’nda, bir kez daha anımsatalım!
Maussa Sow topu Alper Potuk’a aktardı o da, Emmanuel Emenike’ye. Emenike gelen meşin yuvarlağa bekletmeden vurdu ve takımını öne geçirdi. Bu gole kim ne diyebilir? Mükemmel bir organizasyon ve ‘kusursuz’ son vuruş... Kent halkı ile tribünleri ‘provoke’ edeceğinize, takımınızı organize etmeniz, daha akılcı olmaz mıydı? Üstelik herkes keyif alır, futbol izlerdi! Organize edin ki, Yusuf Erdoğan sol kanatta iki kez bulduğu ‘potansiyel’ gol vuruşunu sayıya çevirebilsin, aynı noktadan Özer Hurmacı da yaptığı vuruşla martıları değil, kaleyi hedefleyebilsin!

Hakem Bülent Yıldırım uzatma dakikalarında saha içine atılan maddelerin sayısına ve boyutuna artık tahammül edemeyip, yardımcılarını da alıp soyunma odasına giderken, haksız mıydı sevgili İbrahim Hacıosmanoğlu? Bülent Yıldırım’ın karşılaşmayı tatil etmesinin suçlusu da mı Fenerbahçe sayın başkan? Rüzgar ektiniz, fırtına biçiyorsunuz! Trabzon halkına, ‘müthiş’ şeklinde niteleyebileceğimiz, belleklerden silinmeyecek ‘misafirperverliğini’ dahi unutturduğunuz için sizi kutlamalı. Bakalım şimdi ne yapacaksınız sayın başkan!

twitter.com/asenaozkn

10 Mart 2014, Pazartesi 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş ve paradoks!‘’

Sıkıldım, daraldım Beşiktaş’ın futbolcularını da, oyununu da yermekten, bilindikleri yinelemekten.. İstedim ki, en azından bu kez kimsecikleri yerden yere vurmayayım! Ne var ki, bırakın beni bir yana tribünde ‘Beşiktaş Aşkıyla’ donanların istemini, tam seksen dokuz dakika ısrarla görmezden geldiler. Cezalı Hutchinson Atiba yerine oynayan Jermaine Jones’u eleştirmeyeyim, sakat Hugo Almeida’nın yokluğunda ilk kez kendisine takımda direkt yer bulan Ömer Şişmanoğlu’nun futboluna dil uzatmayayım, Olcay Şahan’ı ise yerden yere vurmayayım! ‘Beşiktaş harika oynadı ’ yalanının ardına sığınıp, ‘fanatik’ yandaş grubunu mu mutlu edeyim? Ancak o zaman da spor yazarı kimliğimden sıyrılıp, elimde bayrakla tribüne çıkmam gerekli! Hugo Almeida ‘iri’ fiziği nedeni ile kanatlardan gelen ortalarla buluşur ise ‘iş’ yapar, ancak Ömer Şişmanoğlu oynarsa ortadan gelecek toplarla da golü bulabilir dedik, yanıldık. Jermaine Jones’un deneyimi Beşiktaş’a değer katar dedik, çuvalladık. Oğuzhan Özyakup varken Manuel Fernandes’e gereksinimi yok Beşiktaş’ın dedik, şiştik!

Ömer Şişmanoğlu böylesine şansı nasıl ayaklarınla tepersin? Ununu elemiş eleğini duvara asmış Jarmaine Jones, Beşiktaş’a ne zaman bir de ne verebilirsin? Olcay Şahan oynadığın futbolu kendin beğeniyor musun? Sorular uzar gider ancak Oğuzhan Özyakup’u yine de ayrı tutmalı! Çabaladı ancak deneyim yetersizliği ve de arkadaşlarının uyumsuzluğu nedeni ile bocaladı, Eskişehirspor karşısında. Dondurucu gecede Ömer’in yerini alan Mustafa Pektemek ile Jones’un yerine oyuna dahil olan Filip Holosko da çare olamadı uzunca süre Beşiktaş’ın golsüzlüğüne. Slaven Biliç, Olcay Şahan’dan nasıl oldu da vazgeçip Kerim Frei Koyunlu ile devam kararı aldı çözemedim! Zaten karşılaşmanın kaderi de bu değişiklik sonrası dönüverdi. Beşiktaş’ın ‘dinamosu’ Gökhan Töre’nin serbest vuruşunda topla buluşan Ersan Adem Gülüm normal sürenin bitimine bir dakika kala golü bulup ‘oh’ dedirtebildi. Ersan’ın golü kimseleri yanıltmasın! Beşiktaşlı futbolcular istekli oynadılar elbette, kimi zaman da gole çok yakın, ancak sahada takım kimliğinden ayrık ve ‘organize’ olmaktan öte şekilde! Bu nedenle Ersan Adem Gülüm’ün üç puanı getiren vuruşu, Beşiktaş adına suni teneffüsten ibarettir. Rahat nefes alabilen yoktu ortada, dün gece! Ne golü atması gereken elemanlar attı, ne orta alanda topu ayağında tutması gerekenler tutabildi, ne de takım gibi oynayabildiler. Ancak bir golle üç puanı öyle ya da böyle aldılar. Bu nedenle de şapka çıkarmalı Beşiktaş'a özellikle de Ersan Adem Gülüm’e..

twitter.com/asenaozkn

10 Mart 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Jimmy birazcık dur!‘’

Defalarca izledim… Yetinmedim, video görüntüleri de genç çalışma arkadaşlarımın yardımı ile tekrar, tekrar izledim. Cüneyt Çakır adına ‘bahtsız’ Fenerbahçe için ‘yerinde’ karar! Ante Kulisic, topa elleri ile mi karşı koydu, yoksa meşin yuvarlak omzuna mı çarptı? Şans bu ya, irdeleme çabasındayken bir penaltı daha kararı daha verdi; ‘FIFA’nın harika çocuğu’ Cüneyt Çakır ! Birincisini ‘es’ geçtiğimizi varsayalım ancak ikincisi için böyle bir olanak yok! Alper Potuk iyi güzel oynuyorsun da aynı ‘paralelde’ başarıyla kendini yere bırakıyorsun. Arif Erdem ile aile bağın var mı? Ante Kulusic ne yaptın sen? İlk önce top sana dokunuyor, ardından sen rakibine dokunuyorsun! Dönelim başa…

Merak bu ya! Gençlerbirliği ‘oynamak’ için Fenerbahçe karşılaşmasını mı bekledi? Oynadığı son dört lig maçında sadece tek puan elde eden başkent ekibinin ‘üstün’ futbol sergilemesi için Şükrü Saraçoğlu zeminine mi basması gerekiyordu? Elbette Emre Belezöğlu’nun ayağından gelen penaltı golü gelene dek? Böylesine kolektif oynayabiliyorsunuz da neden bunu diğer maçlarda yapmıyorsunuz? Bana öyle geliyor ki, sağ kanat elemanı Jimmy Durmaz, kariyerinin en başarılı futbolunu sergiledi karşılaşmanın ilk yarısında. Jean-Jacques Gosso’nun ondan farkı mı vardı? Fildişili oyuncunun, karşılaşmanın hemen başında Jimmy Durmaz’ı bir topla buluşturması vardı ki, Jimmy kafası ile düzgün vursa konuk ekip golü maçın başında bulacaktı. Tabii bunlar geride kaldı! İki penaltı kararı ve Emre’nin bunları gole çevirdiği vuruşlar var… Emmanuel Emenike ‘kendi başına’ oynadı durdu üstüne üstlük ‘egoizmin’ ötesinde! Bir futbolcu bu kadar mı ‘bencil’ olur? Moussa Sow yerini Raul Meireles’e bırakana kadar öylesine çabaladı ki, gol atmasa da ‘alkışı’ hak etti. Beni rahatsız eden; kusursuza yakın ve de istemli oynayan Fenerbahçe’nin golü ‘penaltısız’ bulamaması! Sarı-lacivertlilerin hızları bir yana, Gençlerbirliği’nin ‘aşırı direncine’ karşın sergiledikleri futbol, ‘hoş’tan da öteydi. Fenerbahçe’nin kazanmak için Cüneyt Çakır’ın ‘kararlarına’ gereksinimi yoktu, üstelik hiç yoktu! Üç puan Fenerbahçe’nin ‘spekülasyonlar’ ise Cüneyt Çakır’ın!..

https://twitter.com/asenaozkn

01 Mart 2014, Cumartesi 18:50
YAZININ DEVAMI